Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2021/415
Karar No: 2021/731
Karar Tarihi: 01.03.2021

Danıştay 13. Daire 2021/415 Esas 2021/731 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/415
Karar No:2021/731

MÜDAHALE İSTEMİ HAKKINDA KARAR
... İnşaat Mimarlık Mühendislik Petrol Ürünleri Sanayi Ticaret Ltd. Şti. ve... İnşaat Sanayi Ticaret Ltd. Şti. vekili Av. ... tarafından, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı'nca 17/07/2020 tarihinde açık teklif usulü ile gerçekleştirilen "Mevcut Vahşi Depolama Sahasının Rehabilitasyonu, Gaz Depolama Sistemi, Toplanan Çöp Gazından (LFG) Elektrik Üretim Santralinin Kurulması ve EKAY Tesislerinin Yapımı ve İşletilmesi" işi ihalesine ilişkin olarak yapılan itirazın zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle ...Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na karşı açılan davada, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararına karşı davacı şirketlerce temyiz isteminde bulunulması üzerine, ... Atık Yönetim ve Enerji Üretim Sanayi Ticaret A.Ş. vekili Av. ... tarafından verilen davalı idare yanında davaya müdahale istemini içeren dilekçe incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde, üçüncü kişilerin davaya katılması konusunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş; 6100 sayılı Kanun'un 66. maddesinde ise, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukukî yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, fer'î müdahil olarak davada yer alabileceği kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, müdahale isteminde bulunan ... Atık Yönetim ve Enerji Üretim Sanayi Ticaret A.Ş.'nin davaya müdahalede hukukî yararının bulunduğu anlaşıldığından, davalı idare yanında MÜDAHALE İSTEMİNİN KABULÜNE, 01/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/415
Karar No:2021/731

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1. ... İnşaat Mimarlık Mühendislik Petrol Ürünleri Sanayi Ticaret Ltd. Şti.
2. ... İnşaat Sanayi Ticaret Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. ...

KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...

MÜDAHİL
(DAVALI İDARE YANINDA) : ... Atık Yönetim ve Enerji Üretim Sanayi Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN_KONUSU : ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı'nca 17/07/2020 tarihinde 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulü ile gerçekleştirilen "Mevcut Vahşi Depolama Sahasının Rehabilitasyonu, Gaz Depolama Sistemi, Toplanan Çöp Gazından (LFG) Elektrik Üretim Santralinin Kurulması ve EKAY Tesislerinin Yapımı ve İşletilmesi İşi" ihalesine ilişkin olarak 31/08/2020 tarihinde yapılan itirazın zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı'nın ... tarih ve ... sayılı yazısı ile ihalenin dava dışı iş ortaklığı üzerinde kaldığının davacılara bildirildiği, davacılar tarafından 31/08/2020 tarihinde davalı idare kaydına giren dilekçe ile "en yüksek iki teklifi veren isteklilerin tekliflerinin geçersizliğinin tespit edilerek ihalenin tarafları üzerinde bırakılması" istemiyle itiraz başvurusunda bulunulduğu, yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine de 03/11/2020 tarihli dilekçe ile başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle iş bu davanın açıldığı, davalı idare tarafından 10/08/2020 tarihli bildirim işleminin davacılara tebliğ edildiği tarihin ortaya konulamamış olması sebebiyle davalı idareye itiraz başvurusunda bulunulan 31/08/2020 tarihi itibarıyla davacıların ihale kararından haberdâr olduklarının, dolayısıyla dava açma süresinin 31/08/2020 tarihini izleyen günden itibaren başladığının kabulü gerektiği, bu durumda, öğrenme tarihi olarak kabul edilen 31/08/2020 tarihini izleyen günden itibaren otuz günlük dava açma süresi içinde dava açılması gerekirken, 03/11/2020 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasının incelenmesine imkân bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle süre aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Davacılar tarafından, davalı idarece dava konusu ihale ile ilgili usule uygun bir bildirim yapılmadığı, ihale işlemlerine karşı ne kadar sürede ve hangi kanun yollarına başvuruda bulunulabileceğinin belirtilmediği, bu durumda dava açma süresinin işlemeye başlamadığı ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı'nca 17/07/2020 tarihinde 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulü ile gerçekleştirilen "Mevcut Vahşi Depolama Sahasının Rehabilitasyonu, Gaz Depolama Sistemi, Toplanan Çöp Gazından (LFG) Elektrik Üretim Santralinin Kurulması ve EKAY Tesislerinin Yapımı ve İşletilmesi İşi" ihalesi gerçekleştirilmiştir.
... tarih ve ... sayılı Encümen kararı ile ihalenin, ... Atık Yönetim ve Enerji Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş.- ... İnşaat Taahhüt ve Ticaret A.Ş.- ... iş ortaklığı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş olup, bu karar ... tarih ve... sayılı işlemle 24/08/2020 tarihinde davacılara tebliğ edilmiştir.
Bu bildirim üzerine 31/08/2020 tarihli dilekçe ile davacılar tarafından, ihale üzerinde bırakılan iş ortaklığı ile diğer istekli tarafından mesleki ve teknik yeterliği tevsik etmek için sunulan belgelerin, ihalede istenen kriterleri haiz olmadığı belirtilmek suretiyle Encümen kararının hukuka aykırı olduğundan bahisle davalı idareye itiraz başvurusunda bulunulmuştur.
Davalı idarece bu başvuruya cevap verilmemesi üzere 03/11/2020 tarihli dilekçe ile davacılar tarafından, davalı idareye yapılan itirazın zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Öte yandan, gerek ... tarihli Encümen kararında gerekse bu kararın bildirimine ilişkin olarak davacılara gönderilen ... tarih ve ... sayılı yazıda, davacıların hangi kanun yollarına ve mercilere başvurabileceği ve dava açma süresi belirtilmemiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu; "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" başlıklı 40. maddesine, 03/10/2001 tarih ve 4709 sayılı Kanun'un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkrasında, Devlet'in, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu; 125. maddesinin üçüncü fıkrasında ise, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Anayasa'nın 40. maddesine eklenen ikinci fıkranın gerekçesinde, bu değişikliğin, bireylerin yargı ya da idarî makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanması amacıyla ve son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline gelmesi nedeniyle yapıldığına değinilmiştir.
Anayasal düzenlemeler ve değinilen gerekçeden; Devlet'in, kurumları vasıtasıyla tesis edilen her türlü işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak yargı yeri veya idarî makamlar ile başvuru süresinin gösterilmesinin bir anayasal zorunluluk hâline getirildiği anlaşılmaktadır. Anayasa'nın bağlayıcılığı karşısında, bu zorunluluğa; yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının uymakla yükümlü oldukları sonucuna ulaşılmaktadır.
Anayasal düzenlemeler, kural olarak doğrudan uygulanacak hükümlerden olmayıp, kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılarak yaşama geçirilirler. Ancak, öğretide ve Anayasa Mahkemesi'nin kimi kararlarında, yürürlüğe konulması gereken yasal düzenlemede yer verilmesi gereken konuların Anayasa metninde açıkça kurala bağlandığı durumlarda, bir özel kanun ya da yürürlükteki kanunlarda uygun değişiklik yapılması gerekmeksizin Anayasa hükümlerinin doğrudan uygulanacağı kabul edilmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasının doğrudan uygulanması gerektiğini, 08/12/2004 tarih ve E:2004/84, K:2004/124 sayılı kararında; 5225 sayılı Kanun'da, başvurulacak kanun yolu ve süresinin özel olarak düzenlenmemiş olmasının, Anayasa'nın 40. maddesine aykırılık oluşturmadığını belirterek benimsemiş ve kararında; bireyler hakkında kurulan işlemlere karşı kanun yolları, başvurulacak merciler ile sürelerin belirtilmesi yönünden Devlet'e verilen görevin bir zorunluluk içerdiğine, bu zorunluluk nedeniyle her kanunda özel bir düzenleme yapılması gerekmediğine değinerek, Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasının doğrudan uygulanır nitelik taşıdığını kabul etmiştir.
Devlet'in, işlemlerinde, bireylerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu düzenleyen Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasının, ayrı bir yasal düzenlemenin varlığını gerektirmeyen, doğrudan uygulanabilir nitelik taşımasından dolayı, yasama, yürütme ve yargı organlarının, idare makamlarının ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının işlemlerinde, bu işlemlere karşı başvurulacak idarî mercileri ve kanun yolları ile sürelerini belirtmeleri zorunludur.
Bu kapsamda, Anayasa'nın 125. maddesinin üçüncü fıkrası ile 40. maddesinin ikinci fıkrasının birbirleriyle olan ilişkisine de değinmek gerekmektedir.
Anayasa'da yer alan düzenlemeler, normlar hiyerarşisinde aynı düzeyde yer aldığından bu kuralların birbirine üstünlüklerinden söz etmek mümkün olmamakla birlikte, Anayasal normlar değerlendirilirken normun kabul edildiği tarihe bakılarak yorum yapılabilmesi mümkündür. Bu kapsamda, her ne kadar Anayasa'nın 125. maddesinde, idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı belirtilmiş ise de; 40. maddeye eklenen fıkrayla, idarî işlemlerde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağının ve sürelerinin belirtilmesi zorunluluğu getirildiğinden, kişilere bildirilen idarî işlemlerde başvuru süresi ve başvuru yerinin de gösterilmesi gerekmektedir. Dava açma süresini başlatacak olan bildirim, Anayasa'nın amir hükmü gereğince başvuru mercii ve süresini de gösteren yazılı bildirimdir. Bunun dışındaki yazılı bildirimler, Anayasa'nın 40. maddesinin amir hükmüne uygun olmadığından, dava açma süresini başlatmayacaktır.
Bu itibarla, Devlet'in, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğunu öngören Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenlemeye rağmen, 17/07/2020 tarihli Encümen kararı ile bu kararın bildirimine ilişkin olarak davacılara gönderilen 10/08/2020 tarih ve 21066 sayılı yazıda, davacıların hangi kanun yolları ve mercilere başvurabileceği ve dava açma süresi belirtilmediğinden, idarenin doğru bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve hak arama özgürlüğünün ihlâl edilmiş olması karşısında, söz konusu işlemin tebliğ edildiği tarihte dava açma süresinin işlemeye başlamadığı anlaşıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Temyiz aşamasında fazladan yatırılan ... -TL harcın istemi hâlinde davacılara iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 01/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi