Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2017/1663 Esas 2020/5078 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/1663
Karar No: 2020/5078
Karar Tarihi: 04.11.2020

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2017/1663 Esas 2020/5078 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacılar, çekişmeli taşınmazın zilyetliğinin kendilerine ait olduğunu iddia etmiştir. Mahkeme, yapılan incelemeler sonucunda taşınmazın kültür arazisi niteliğinde olduğunu ve imar-ihya işlemlerine 30-40 yıl önce başlandığını tespit etmiştir. Ancak, taşınmazın aşırı yağışların ve doğal etkilerin neden olduğu bozulmaları nedeniyle tarım için uygun olmadığı, son 15-20 yılda tarımsal faaliyetin yapılmadığı ve doğal hayata terk edildiği belirlenmiştir. Bu nedenle, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilmesi için gerekli koşulların oluşmadığı sonucuna varılmıştır. Yargıtay kararı, davacıların lehine verilen kararın doğru olmadığına hükmetmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinde, zilyetlikle kazanmanın koşulları belirtilmektedir. Buna göre, zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olan taşınmazların emek ve para harcanarak imar-ihya edilmesi ve kazanmayı sağlayacak sürenin geçmesi gerekmektedir.
16. Hukuk Dairesi         2017/1663 E.  ,  2020/5078 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Yargıtay bozma ilamında özetle; "eksik araştırma ve inceleme ile karar verilemeyeceği belirtilerek; dava konusu taşınmaza ilişkin kadastro tespit tarihinden en az 20 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları ile topografik haritaların, taşınmazın çevresinde bulunan taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları ve dayanak kayıtları ile kadasto sonucu oluşan tapu kayıtlarının ilgili yerlerden getirtildikten sonra, mahallinde aynı köy ve komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, ziraat mühendisi bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla keşif yapılması ve yapılacak bu keşifte, taşınmazın niteliğinin, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerine başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihlerinin ayrı ayrı saptanması, dava konusu taşınmazın öncesinin kadim ya da tahsisli mera niteliğindeki yerlerden olup olmadığı hususunun araştırılması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 109 ada 51 parsel sayılı taşınmazın davacılar adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece, çekişmeli taşınmaz üzerinde davacılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Taşınmazın zilyetlikle kazanılabilmesi için, öncelikle zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması, bundan sonra da 3402 sayılı Yasa"nın 14 ve 17. maddeleri uyarınca, emek ve para harcanmak suretiyle imar-ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilmesi ve bu işlemlerin tamamlanmasından sonra kazanmayı sağlayacak zilyetlik süresinin geçmesi zorunludur. Somut olayda; Ziraat, Harita mühendisi ve fen bilirkişilerinin ortak düzenledikleri raporlarda, her ne kadar soyut değerlendirme ile, taşınmaz içerisinde bulunan teraslardan geçmişte tarımsal amaçla kullanıldığının anlaşıldığı, taşınmazın kültür arazisi niteliğinde olduğu, imar-ihya işlemlerine keşif tarihinden 30-40 yıl öncesinden başlandığı ve imar-ihya edildiği belirtmiş ise de, aynı raporlarda, taşınmaz içerisinde bulunan terasların aşırı yağışların, sarp eğimin etkisi ve kuvvetli doğa olayları nedeniyle yer yer bozulduğu, taşınmaz üzerinde 15 ila 20 yıl herhangi bir tarımsal faaliyetin yapılmadığı ve doğal hayata terk edildiği, üzerinde yoğun çakıl, taş ve kayaların bulunduğu, taşınmazın eğiminin % 20 ila 40 arasında olduğu, üzerinde delice zeytin, çöğür, çalılık, meşe ve maki bitki örtüsünün bulunduğu, delice zeytin ağaçlarının ve çöğürlerin aşılanmadığının tespit edildiği belirtilmiş olup, raporlara ekli fotoğrafların da bu durumu teyit ettiği gözetildiğinde, zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının davacılar lehine gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca; Mahkemece, dava konusu taşınmaz üzerinde davacılar yararına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı dikkate alınarak, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.









    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.