Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1746
Karar No: 2011/5947
Karar Tarihi: 17.11.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/1746 Esas 2011/5947 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/1746 E.  ,  2011/5947 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

    ... ve müşterekleri ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair .. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.10.2010 gün ve 340/338 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:


    KARAR

    Davacılar vekili dava dilekçesinde; vekil edenlerinin 102 ada 6 nolu parselin maliki olduklarını, taşınmazın vekil edenlerinin annelerinden kendilerine intikal ettiğini, üzerinde 40 – 50 yaşlarında fındık ağaçlarının bulunduğunu, davalı adına tapuda kayıtlı bulunan 102 ada 7 parselinde 4 – 5 yıl önce bahçe haline getirildiğini, tarıma açıldığını, hudutları üzerindeki bitki örtüsünün rahatlıkla bilinebilecek durumda olduğunu, 102 ada 6 nolu parselle birlikte kullanılan taşınmazın bir kısmının 102 ada 7 parsel içerisinde ve onunla birlikte tespit ve tescil edildiğini açıklayarak 7 sayılı parsel içinde kalan kısım bakımından davalının tapu kaydının iptali ile vekil edenlerine ait 102 ada 6 parsele ilavesi suretiyle tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; 102 ada 6 ve 7 nolu parsellerin arasındaki sınırın sabit olduğunu, 30 yılı aşkın süreden beri vekil edeninin zilyet ve tasarrufunda olduğunu, Kadastro Mahkemesinde açılan davada sınıra itiraz etmediklerini belirterek yerinde bulunmayan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, “…102 ada 7 nolu parsele ait tapunun teknik bilirkişiler .. ile ...’in 2.8.2010 tarihli rapor ve krokisinde mavi çizgiler ile taranmış ve yeni fındıklık olarak gösterilen yer dışında kalan kısmın iptaline, iptal edilen kısmın 102 ada 7 nolu parselden ayrılmasına ve ayrılan bu kısmın 102 ada 6 nolu parsele ilave edilmesine…” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava; kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli olmadığı gibi kurulan hüküm ve hükme esas alınan teknik bilirkişilerin krokisi infazda duraksama yaratmaktadır.
    Davacılar vekili, dava konusu 102 ada 6 nolu parselin vekil edenlerinin annesi ...’dan kaldığını, davacının mirasçılarına intikal ettiğini, bu parselle birlikte kullanılan taşınmazın bir bölümünün davalıya ait 102 ada 7 sayılı parselle birlikte davalı adına tespit ve tescil edildiğini belirterek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı vekili ise, Kadastro Mahkemesinde görülen davada davacılar ile murislerinin sınırın tespitine bir itirazda bulunmadıklarını, bu hususu şimdi ileri sürdüklerini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
    Görüldüğü gibi taraflar arasındaki uyuşmazlık ortak sınırdan kaynaklanmaktadır. Her iki ada ve parselin kadastro tutanakları 1998 tarihinde düzenlenmiş, ancak aynı köyde bulunan bazı şahıslar tarafından dava konusu parsellerle birlikte diğer bir çok parselin köyün merası oldukları gerekçesiyle Kadastro Mahkemesinde tespite itiraz davasını açmışlar, daha sonrada tespite itiraz davasını açanların davadan feragat etmeleri nedeniyle dava konusu yapılan ada ve parsellerin tespit gibi tescillerine karar verilmiştir. Anılan Kadastro Mahkemesinin 10.10.2002 tarih ve 1999/9 Esas, 2002/10 Karar sayılı kararı temyiz edilmeksizin 29.11.2002 tarihinde kesinleşmiştir. Davacıların miras bırakanı ... ile 102 ada 7 sayılı parselin maliki Kadastro Mahkemesinde davalı tarafta yer almışlardır. Bu nedenle aralarında hukuki yarar çatışması bulunmadığından kendileri açısından Kadastro Mahkemesinin kesinleşmiş kararı kesin hüküm oluşturmaz.
    Dava konusu 102 ada 6 ve 7 sayılı parseller belgesizden tespit malikleri adına tespit ve tescil edilmişlerdir. 29.6.2010 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ile tanıklar; taşınmazlar arasındaki ortak sınırı bilmediklerini, ancak teknik bilirkişi Selim Dirik ve arkadaşının raporunda yeni fındıklık olarak belirtilen alanın davalıya ait olduğunu, eski fındıklık yeri olarak işaretlenen alanın ise davacıların babası Mehmet Nur tarafından 40 yıl önce fındık ağaçlarının dikildiğini bildirmişlerdir. Teknik bilirkişiler uyuşmazlık konusu olan alanları B, F, G ile işaretlemişler ve bir bölümünü ise işaretsiz bırakmışlardır. Mahkemece de, sadece “…2.8.2010 tarihli rapor ve krokide mavi çizgiler ile taranmış ve yeni fındıklık olarak gösterilen yer dışında kalan kısmın iptaline…” denilmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Açıklandığı gibi iptal edilen kısmın neresi olduğu, harflerle işaretlenen yerler mi, yoksa bunlarla birlikte harfsiz görünen yer mi olduğu konusunda duraksama söz konusudur. Hükmün bu haliyle Tapu Sicil Müdürlüğünde infazı güçtür.
    TMK. nun 713/7. fıkrasında “Kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokileri eklenir” denilmektedir. Şu halde, teknik bilirkişilerce hazırlanacak ölçekli krokinin anılan fıkrada belirtilen hususları içermesi ve hüküm fıkrasının da anılan fıkraya uygun olarak kurulması zorunludur. Her ne kadar davalı vekili, davacı tarafından tanık olarak gösterilen isimlerin keşif yerinde yerel bilirkişi olarak dinlendiklerini ve bunların bu şekilde dinlenmesinin usule aykırı olduğunu bildirmiş ise de, aynı bilirkişiler mahkemece, idari makamdan istenen listede isimleri bulunan kişiler olduğundan bu kişilerin yerel bilirkişi olarak dinlenmelerinde bir sakınca bulunmamaktadır.
    Taşınmazlar arasındaki ortak sınır kayıt ve belgelerin uygulanmasıyla ya da dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarıyla saptanamadığı taktirde iki taşınmaz arasında uyuşmazlık konusu olan bölümün miktarının saptanması ve davacılar ile davalı tarafa ait tapu kayıtlarındaki miktarlara oranlanması ve bu şekilde bölünmesi suretiyle sorunun çözümlenmesi yoluna gidilmelidir. Daire ve Yargıtay uygulaması da bu tür olaylarda bu yöndedir. Yani uyuşmazlık konusu alan; tarafların sahip oldukları tapu kayıtlarındaki miktar esas alınarak oranlama suretiyle bölüştürülür. Somut olayda da, dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar ortak sınırı bilmediklerini bildirmiştir. Bu durum karşısında yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda sorunun çözüme kavuşturulması düşünülmelidir.
    Bundan ayrı, her ne kadar dosya arasında bulunan 102 ada 6 sayılı parselin tapu kaydı ile resmi akit tablosuna göre, davacıların taşınmazı 17.11.2009 tarihinde satın aldıkları görülmekte ise de, esasen dava konusu parselin anneleri ...’dan kaldığı, malik tarafından çocuklarına tapuda intikal yapılırken satış gibi gösterildiği, anneye ait tüm hakların halefiyet kuralı gereğince davacı çocuklarına geçtiği gözetildiğinde somut olayda, TMK. nun 719. maddesinin uygulama yeri olamaz. Yani davacıların şahsi hakkı satın alınan tapu kaydının miktarıyla geçerlidir, ilkesi açıklanan durum karşısında somut olayda uygulama yeri bulamaz.
    Saptanan bu somut olgular karşısında yerel mahkemenin hükmü eksik araştırma ve incelemeye dayalı olup, usul ve yasaya aykırıdır.
    Davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici madde 3’ün yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 134,00 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 400,60 TL"nin temyiz eden davalıdan alınmasına 17.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi