8. Hukuk Dairesi 2011/1895 E. , 2011/5945 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ve dahili davacılar ... ve müşterekleri ile Hazine ve Babaderesi Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.06.2009 gün ve 53/84 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... Geçin dava dilekçesinde; 122 ada 1 ve 123 ada 2 sayılı parseller arasında yol olarak bırakılan taşınmazın esasen yol olmadığını, bu yerin babalarından kaldığını, kendilerine ait 122 ada 1 sayılı parseli birlikte kullandıklarını belirterek adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş, 03.12.2008 tarihli dilekçesiyle de dava dışı kalan murisin diğer mirasçıları olan...,...,... ve ...’yi harç yatırmak suretiyle davaya katılmalarını sağlamıştır. Taraf teşkili bu haliyle yerine getirilmiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... kişiliğine dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, teknik bilirkişilerin 08.07.2008 tarihli raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 70.84 m2 yüzölçümlü taşınmaz bakımından davanın kabulüyle, murisin tüm mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm davalılardan Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Paftasında yol olarak bırakılan krokide A harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün 123 ada 2 ve 122 ada 1 nolu parseller arasında yer aldığı görülmektedir. Anılan parsellerin kadastro tutanakları 19.01.2006 tarihinde düzenlenmiş olup, dava ise 04.04.2007 tarihinde açıldığına göre dava konusu yerin anılan tarihte paftasında yol olarak gösterildiğinin kabulü gerekir. Paftasında yol olarak gösterildiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar yaklaşık bir yıl üç ay gibi bir süre geçtiğinden davanın makul süre içerisinde açıldığının da kabulü gerekmektedir. Kural olarak; kadastro tespitinin yapılmasıyla kadastrodan önceki zilyetlik kadastro tespitinden sonra başlayan zilyetliğe eklenmez. Kadastro tespitinin yapılmasıyla kadastrodan önceki zilyetlik kesintiye uğrar. Ancak, Daire uygulaması gereğince makul sayılabilecek süre içerisinde açılan bu tür davalarda kadastrodan önceki zilyetlik, kadastrodan sonraki zilyetliğe eklenir. Toplanan deliller, yapılan keşif, dinlenen yerel bilirkişi beyanları ve dosya kapsamı ile paftasında yol olarak bırakılan krokide A harfi ile gösterilen yer bakımından davacılar yararına kazanma koşullarının oluştuğu anlaşıldığından Hazine vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır.
Hazine vekilinin harç ve yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince: Dava TMK.nun 713/1. fıkrası gereğince açılan tescil davası olup aynı maddenin 3. fıkrası gereğince Hazine ve ilgili kamu tüzel kişileri kanuni hasım durumunda bulunduklarından her türlü yargılama giderleriyle ve vekalet ücretiyle sorumlu tutulamazlar. TMK.nun 713/1-3. fıkralarına dayalı olarak açılan tescil davalarında eksik harcın davacı taraftan alınmasına, yargılama giderlerinin tümünün davacı üzerinde bırakılmasına, dava; davacı yararına olumlu sonuçlansa bile vekalet ücreti taktirine yer olmadığına karar verilir. Sapma göstermeyen Yargıtay ve Daire uygulaması da hep bu yöndedir. Bu bakımdan bakiye harcın davacıya iadesine, yargılama giderlerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesi doğru değildir. Ancak, yargılama giderleri ve harç yönünden kurulan hüküm HUMK.nun 438/7 (6100 sayılı HMK. m.370/2) maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasının 4 nolu bendinde yer alan, “…bakiye 72.15 TL harcın davacıya iadesine, 5 nolu bendinde davacı tarafından yapılan toplam 595.14 TL yargılama giderlerinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine…” ibarelerinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, bunun yerine “…bakiye 72.15 TL harcın davacıdan alınmasına, davacı tarafından yapılan toplam 595.14 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına…” ibarelerinin yazılmasına, hükmün HUMK.nun 438/7. (HMK. m.370/2) fıkrası gereğince düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA ve 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına 17.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.