17. Hukuk Dairesi 2013/16832 E. , 2015/4459 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... Vekili, davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacıların sürücüsü ve işleteni olan araç içinde yolcu olan davacıların desteğinin yaşanan tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, kusurun tümünün davalı tarafta olduğunu belirterek davacı ... için 30.000,00 TL diğer davacılar için ayrı ayrı 15.000,00"er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, aracın uzun süreli kira sözleşmesi ile kiralandığından işleten sıfatının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı vekili, davacıların ceza davasında şikayetçi olmadıkları gibi şahsi haklarını da saklı tutmadıklarını, talebin de zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davanın kısmen kabulü ile davacı anne ... için 20.000,00 TL, davacı kardeş ... için 5.000,00 TL, diğer davacı karde... için 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden (20/12/2008) itibaren
işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davalı şirket vekili, davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK Madde 186-" (1) Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir." hükmünü içermektedir. Mahkemece , 16.04.2013 tarihli celsede, davalı...vekilinin mazeretinin belgesiz olması nedeni ile reddine karar verilmiş ve aynı celsede de tahkikat aşaması bitirilerek sözlü yargılama aşamasına geçilerek karar verilmiştir. Savunma hakkının kısıtlanmaması için, HMK 186. Madde hükmüne göre davalı...vekiline usulüne uygun, yukarıdaki ihtaratı içerir davetiye tebliğ edildikten sonra sözlü yargılama aşamasına geçilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekmektedir.
Kabulü göre de;
2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre, trafik kaydı "işletenin" kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, "İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır." şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, "Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, moturlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." hükmüne yer verilmiştir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarakda, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktirinde, gerekse Yargıtay"ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir.
Kazaya karışan aracın... tarafından 21.12.2006 teslim tesellüm belgesi ile uzun süreli olarak..."ye kiralandığı işleten sıfatının bulunmadığı savunması karşısında davalı araç maliki... ile.... arasında kira sözleşmesi düzenlenip düzenlenmediği, düzenlenmiş ise bu sözleşmenin uzun süreli ve 3.kişileri bağlayacak güçte bir kira sözleşmesi olup olmadığı, aracın teslim edilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, kira sözleşmesinin ve kira bedelinin maliye ve vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, gerektiğinde işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği davalının işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken sözleşmesinin onaylı olmadığı gerekçesiyle geçersiz olduğunun kabulü doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... Şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile verilen hükmün BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalılara geri verilmesine 19.03.2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.