10. Hukuk Dairesi 2015/4433 E. , 2015/7987 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Kurum işleminin iptali ve (birleşen) Kurum alacağının tahsili istemli davaların yapılan yargılaması sonunda; davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesini davacı/birleşen davanın davalısı ..."ın istemesi ve duruşma talep etmesi üzerine dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşıldı ve duruşma için 28.04.2015 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderildi. Duruşma günü ... ile karşı taraf adına Av. ... geldiler. Duruşmaya başlandı. Hazır bulunanların açıklamaları dinlenip duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) 22.12.2006 tarihinde meydana gelen trafik kazasında bekâr ve çocuksuz olarak vefat eden oğlu ve kızı üzerinden ayrı ayrı 01.01.2007 tarihinden itibaren 506 sayılı Kanun kapsamında ölüm aylığı bağlanan ..."ın, 13.03.2012 tarihinde yapılan işlemle, oğlu üzerinden bağlanan ölüm aylığının başladığı tarihten itibaren iptal edilerek ödenenlerin borç çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
Trafik kazasının meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte olan 506 sayılı Kanunun 69. maddesi; “Sigortalının ölümü tarihinde eşine ve çocuklarına bağlanması gereken aylıkların toplamı, sigortalıya ait aylıktan aşağı olursa, artanı, eşit hisseler halinde, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan ana ve babasına aylık olarak verilir. Ancak, bunların her birinin hissesi sigortalıya ait aylığın %25"ini geçemez." hükmünü içermektedir.
Somut olayda; aynı trafik kazasında bekâr ve çocuksuz olarak ölen sigortalı oğlu ve kızı üzerinden aynı tarihte ölüm aylığı bağlanmış olup; bu kapsamda çocukların başka hak sahibi olmaması ve ölüm aylıklarının bağlandığı tarihin öncesinden herhangi bir ad altında gelir veya aylık almadan sözetmenin mümkün olmaması nedenlerinden ötürü her iki sigortalı çocuk üzerinden ayrı ayrı ..."ın ölüm aylığına hak kazanması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Öte yandan 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması başlıklı 34. maddesinde; hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya aylık bağlanacağı belirtilmiş olup; bu çerçevede, çocukların başka haksahibi olmaması ve dosyadaki bilgi ve belgelere göre, her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olduğu anlaşılan ..."ın her iki çocuğu üzerinden de ayrı ayrı ölüm aylığı bağlanmasına hak kazandığının belirgin olduğunu ifade etmek gerekir.
2-)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 166. maddesinin 4. fıkrasında; “Davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantı var sayılır.”, 1. fıkrasında da; “Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir...” hükmü mevcuttur.
Diğer taraftan, aynı Kanunun 297. maddesinde; "(1) Hüküm “... Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar: ... c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri... (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmü bulunmaktadır.
Belirtilen yasal düzenlemelere göre; eldeki gibi aralarında var olan bağlantı nedeniyle birlikte görülen her bir dava için ayrı ayrı, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde birbiriyle çelişik olmayan hüküm kurulması gerekir.
Mahkemenin, bu maddi ve hukuki olguları gözetmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı/birleşen davanın davalısı ..."ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde Cemile Kabakcık"a iadesine, 28.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.