19. Hukuk Dairesi 2019/3224 E. , 2019/5496 K.
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın davalı S.S. ... ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi yönünden kısmen kabulüne, diğer davalı ... yönünden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı S.S. ... ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, davacı ile davalı S.S ... ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde diğer davalı ..."nın kefil olarak yer aldığını, anılan kredi sözleşmesi gereğince davalıya kredi kullandırıldığını, kredi geri ödemelerinin aksaması üzerine hesabın kat edilerek borçlulara noter kanalıyla ihtarname keşide edildiğini, alacağın tahsili için davalılar aleyhine başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve davalılar aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ..., davanın yasal süresinde açılmadığını, davalı kooperatifin yönetim kurulu üyesi sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, bu sözleşmeden kaynaklı borcun ödendiğini, yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini, yeni kurul üyelerinin davacı banka ile yeni bir sözleşme imzaladığını, dava konusu borcun da bu sözleşmeden kaynaklandığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istenmiştir.
Davalı ... ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi vekili, kooperatif ana sözleşmesinde genel kurulca verilecek yetkiye istinaden kooperatifin borç altına sokulabileceği hükmü bulunmasına rağmen genel kurul kararı olmaksızın yönetim kurulunca yetkisiz olarak kooperatifin borçlandırıldığını, dolayısıyla davalının borçtan sorumlu tutulamayacağını belirterek, davanın reddini ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın yasal süresi içinde açıldığı, kooperatif ana sözleşmesinin 35/r maddesinde yönetim kuruluna borçlanma yetkisi vermenin genel kurulun görevleri arasında sayıldığı, kooperatif genel kurulu tarafından yönetim kuruluna borçlanma yetkisi verildiğine ilişkin herhangi bir genel kurul kararının bulunmadığı, bu şekilde usulsüz çekilen kredi borcundan kooperatifin sorumlu tutulamayacağı, davacı bankanın yönetim kurulunun yetkisiz olduğunu bilecek durumda olmasına rağmen davalı kooperatif hakkında kötüniyetli olarak icra takibi başlattığı, diğer davalının kredi borcundan kefil olarak sorumlu olduğu gerekçesiyle davalı S.S. ... ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi yönünden davanın reddine, davacı banka aleyhine kötü niyet tazminatına, davalı ... yönünden davanın kısmen kabulüne davalının takibe itirazının 70.647,13 TL asıl alacak, 25.850,99 TL işlemiş faiz, 1.292,55 TL BSMV olmak üzere toplam 97.790,67 TL üzerinden iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmiş, hükmün davacı ... davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 2015/2641 esas ve 2016/231 karar sayılı ve 18/01/2016 tarihli kararı ile; "1-Davacı banka vekilinin temyizi yönünden; Dava kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı kooperatifin yetkili temsilcilerinin davacı bankadan kredi temin etmek üzere sözleşme imzaladıkları, bu sözleşme kapsamında kredi tutarının davalı hesabına aktarıldığı ve ayrıca davalı kooperatif yönetim kurulunca temsilcilerine bankadan kredi çekmek üzere yetki verildiği hususları dosya kapsamı ile sabittir. Davalı kooperatif tarafından ana sözleşmesi uyarınca genel kurulca verilecek yetkiye istinaden kooperatifin borç altına sokulabileceği ve fakat böyle bir karar olmaksızın yönetim kurulunca yetkisiz olarak borçlandırma yapıldığı ileri sürülmüş ise de kredi ilişkisi nedeni ile menfaat temin eden kooperatifin ana sözleşmesindeki yetki iç ilişkiye yönelik olup, davacı bankaya karşı ileri sürülemez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, konusunda uzman bir bilirkişi vasıtasıyla gerektiğinde banka kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle takip tarihi itibariyle davacı alacağının hesaplanması gerekirken bu hususlar gözetilmeksizin yazılı gerekçelerle eksik inceleme sonucunda bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. 2-Davalı ... vekilinin temyizi yönünden; davacı banka ile davalı kooperatif arasında 22.05.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış olup, anılan bu sözleşmeyi davalı kefil olarak imzalamıştır. Öte yandan davacı banka ile asıl borçlu davalı kooperatif arasında 05.03.2009 tarihli kredi sözleşmesi de imzalandığı ancak bu sözleşmede davalının kefaletinin bulunmadığı, ayrıca davalı kefaletinin bulunduğu kredi sözleşmesinden doğan borcun da ödendiğini savunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda takibe konu kredi borcunun hangi sözleşme ya da sözleşmelerden kaynaklandığı hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece anılan bu husus ve davalının savunması üzerinde durularak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. " gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda benimsenen bilirkişi raporuna göre davanın yasal süresi içinde açıldığı, davacı ile davalı kooperatif arasında iki adet genel kredi sözleşmesi olduğu, bu kredi sözleşmelerinden 2008 tarihli olanda davalı ...’nın kefil olduğu, 2009 tarihli sözleşmeye kefil olmadığı, icra takibine dayanak teşkil eden alacağın 2009 tarihli sözleşmeden kaynaklandığı, davalı ...’nın bu sözleşmede kefaleti olmadığından ... yönünden açılan davanın reddine ve davalının kötüniyet tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiş, diğer davalı S.S. ... ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi yönünden yapılan değerlendirmede, davalı kooperatifin, genel kurulu tarafından yetkilendirilmeden usulsüz şekilde kredi kullandığı ileri sürüldüğü, bu hususun kooperatifin iç işleyişi ile ilgili olduğu, davalının 70.647,13 TL asıl alacak, 25.676,84 TL temerrüt faizi, 1.283,84 TL temerrüt faizinin BSMV"si, 450,96 TL masraf olmak üzere toplam 98.058,78 TL borçtan sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmiş hüküm davacı vekili ve davalı S. S. ... ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı S. S. ... ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi vekilinin yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı, davalı ...’ya yönelik icra takibinde haksız ise de kötüniyetli olduğuna ilişkin herhangi bir veri ve delil bulunmadığından davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesi doğru olmayıp bu durum bozmayı gerektirmekteyse de yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanun"un geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 5236 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı S. S. ... ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi vekilinin yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının B/2 paragrafında yer alan "İcra ve İflas Kanunu"nun 67/2. maddesi gereğince asıl alacak miktarının %40"si oranında (28.258,85 TL) kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalı ..."ya verilmesine," şeklindeki cümlenin hükümden çıkarılarak hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacı ... davalı S. S. ... ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi"ne iadesine, 10/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.