Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/1636
Karar No: 2017/1046
Karar Tarihi: 31.05.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/1636 Esas 2017/1046 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/1636 E.  ,  2017/1046 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 9. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 09.06.2011 gün ve 2009/768 E.-2011/727 K. sayılı kararın incelenmesi davalı T.C. Ziraat Bankası vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12.12.2013 gün ve 2011/43422 E.- 2013/33106 K. sayılı kararı ile;
    "...A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, 04.01.1982, 30.04.2002 tarihleri arasında 1475 sayılı Yasaya tabi olarak çalıştığını, bu dönem için kıdem tazminatına hak kazandığını, hizmet akdinin sona ermesinden sonra 657 Sayılı Yasaya göre memur olarak çalışmakta iken 31.03.2003 tarihinde emeklilik sebebiyle işten ayrılma talebinde bulunduğunu, T.C. Ziraat Bankası ve T. Halk Bankası Mensupları Emekli ve Yardım Sandığı Vakfından aylık almaya hak kazandığı halde emeklilik dilekçesinin T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü tarafından değerlendirilerek tüm çalışma süresi üzerinden emekli ikramiyesinin de ödendiğini, T.C. Ziraat Bankası ve T. Halk Bankası Mensupları Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı ve T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü aleyhine Ankara 5. İş Mahkemesinde 2004 / 571 E. sayılı dosyada verilen 2004 / 848 sayılı karar ile ".. davacının Emekli Sandığı"ndan değil T.C. Ziraat Bankası ve T. Halk Bankası Mensupları Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı"ndan emekli olmasına" karar verildiğini, bu kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, kesinleşen karar uyarınca davacıya Vakıfça yaşlılık aylığı bağlandığını ancak davacının Emekli Sandığından aldığı emekli aylıklarının iptal edilerek geri alındığını ayrıca hizmet akdine tabi olarak çalıştığı dönem için ödenen emekli ikramiyesinin de 10.598,59 TL olarak davacıdan tahsili için yasal işlem başladığını, davacının yaşlılık aylığı talebi ile işten ayrılması nedeni ile iş yasasına tabi olan çalışma dönemi için kıdem tazminatına hak kazandığını ileri sürerek, kıdem tazminatını istemiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı, yaptığı işlemlerin yasaya uygun olduğunu, davacının işçi statüsünde değil, sözleşmeli personel statüsünde çalıştığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davalı temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda iş mahkemesinin görevi noktasında toplanmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4 üncü maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
    Sorun daha çok statü hukukuna tabi kamu çalışanları ile yine kamuda çalışan işçiler arasındaki ayrım noktasında ortaya çıkmaktadır. T.C. Anayasasının 128 inci maddesi, “Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir” şeklindedir.
    657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 4 üncü maddesinde, kamu hizmetlerinin memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle görüleceği hükme bağlanmıştır. Değinilen maddenin (A) bendinde, mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen aslî ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenlerin bu Kanunun uygulanmasında memur sayılacağı, ayrıca maddede tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanların memur oldukları belirtilmiştir.
    Memur, sözleşmeli personel ve işçinin ortak noktası, ücret karşılığı bağımlı çalışmalarıdır. Memur genel idare esaslarına göre yürütülen aslî ve sürekli kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde görevlendirilir. İşe alınması (atama) idarî işlemle olur. Yine memurların çalışma koşulları, hakları, ödev ve sorumlulukları ve memurluğun sona ermesi yasa ile belirlenmiştir. Bu konularda memur ile onu atayan idare arasında farklı bir uygulamanın kararlaştırılması söz konusu olamaz.
    399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinde, teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda hizmetlerin memurlar, sözleşmeli personel ve işçiler eliyle gördürüleceği belirtilmiştir. Anılan maddenin (b) bendinde, “Teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda, Devlet tarafından tahsis edilen kamu sermayesinin kârlı, verimli ve ekonominin kurallarına uygun bir şekilde kullanılmasında bulunduğu teşkilat, hiyerarşik kademe ve görev unvanı itibariyle kuruluşunun kârlılık ve verimliliğini doğrudan doğruya etkileyebilecek karar alma, alınan kararları uygulatma ve uygulamayı denetleme yetkisi verilmiş aslî ve sürekli görevler genel idare esaslarına göre yürütülür. Teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken aslî ve sürekli görevleri; genel müdür, genel müdür yardımcısı, teftiş kurulu başkanı, kurul ve daire başkanları, müessese, bölge, fabrika, işletme ve şube müdürleri, müfettiş ve müfettiş yardımcıları ile ekli (1) sayılı cetvelde kadro unvanları gösterilen diğer personel eliyle gördürülür. Bunlar hakkında bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen hükümler dışında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır” şeklinde kurala yer verilerek, anılan kurumlarda çalışanlar bakımından memur kavramı ortaya konulmuş, (c) bendinde ise, “(b) bendi dışında kalan sözleşmeli personel, teşebbüs ve bağlı ortaklıkların genel idare esasları dışında yürüttükleri hizmetlerinde bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen hukukî esaslar çerçevesinde akdedilecek bir sözleşme ile çalıştırılan ve işçi statüsünde olmayan personel” sözleşmeli personel olarak ifade edilmiştir.
    Bu anlatıma göre; 657sayılı Yasanın 4/B maddesinde açıklanan işlerde, özel bir meslek bilgisi ve uzmanlığı olan kişilerin, Bakanlar Kurulu Kararı ile geçici olarak çalıştırılan ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3/b maddesi uyarınca genel idare esaslarına göre hizmet yürüten memur ve işçi sayılmayan çalışanlar, sözleşmeli personel olarak ifade edilmelidir. 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre sözleşmeli personele 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu uygulanır. Ayrıca 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Kamu İktisadi Teşebbüslerinde sözleşmeli personel çalıştırılmasının esasları belirlenmiştir.
    Sözleşmeli personel kural olarak sosyal güvenlik sistemi açısından memurlar gibi Emekli Sandığına tabidir. Ancak Kamu İktisadî Teşebbüslerinde çalışanlar açısından, işçilikten sözleşmeli personel statüsüne geçiş veya daha önce sözleşmeli personel olarak görev yapanların daha sonra işçi statüsü ile çalıştırılmaları mümkündür. Daha önce işçi olarak çalışan ve Sosyal Sigortalar Kurumuna prim ödeyen çalışanın, görev ve unvanında yükselme sonucu sözleşmeli personel olarak atanması sonrasında dahi, sosyal güvenlik yönünden önceki uygulamaya devam edildiği ve primlerini adı geçen kuruma ödediği görülmektedir. Bazen de bunun aksine Emekli Sandığına bağlı sözleşmeli personelin, sonradan işçi statüsüne geçmiş olmasına karşın, anılan sosyal güvenlik kurumu ile olan bağlantısı devam etmektedir. Bu itibarla, sosyal güvenlik açısından bağlı olunan kurum, çalışanın hukukî statüsünü belirlemek açısından tek başına yeterli olmamaktadır. Dairemizin 25.7.2008 gün ve 2007/22173 E, 2008/ 22066 K. sayılı kararı da bu yöndedir.
    Memur ve sözleşmeli personelin konumu statü hukukunu ilgilendirdiğinden, idare ile çıkacak olan uyuşmazlıklar iş mahkemeleri yerine idarî yargı yerinde çözümlenmelidir. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 1995/1 Esas 1996/1 Karar sayılı ilke kararında, özelleştirme kapsamında olsun veya olmasın Kamu İktisadi Teşebbüslerinde sözleşmeli personel statüsünde çalışanların kurumları ile olan ilişkilerinden doğan anlaşmazlıkların çözüm yerinin idarî yargı olduğu hükme bağlanmıştır. Çalışmaların bir kısmının sözleşmeli personel bir kısmının da işçilikte geçmesi halinde, iş hukukunun uygulanması sadece işçilikte geçen dönemle sınırlı kalır.
    Somut olayda, davacının sözleşmeli personel olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, sözleşmeli personelin konumu statü hukukunu ilgilendirdiğinden, idare ile çıkacak olan uyuşmazlıklar iş mahkemeleri yerine idarî yargı yerinde çözümlenmelidir. Davanın yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle usulden reddi yerine davanın kabulü hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir..."
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava kıdem tazminatı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin iş sözleşmesi ile 04.01.1982 tarihinden 657 sayılı Kanuna göre Meteoroloji Genel Müdürlüğü Zonguldak Bölge Müdürlüğüne memur olarak atamasının yapıldığı 30.04.2002 tarihine kadar davalı Banka nezdinde çalıştığını, son çalıştığı kurumdan emeklilik nedeni ile ayrıldığını, işçilikte geçen hizmet süresi için kıdem tazminatı ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatının davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı banka vekili 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesine göre tüm özlük hakları ile birlikte Devlet Personel Başkanlığına bildirildiğini, atamasının yapıldığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü emrinde çalışmakta iken emekli olarak işten ayrıldığını, 1475 sayılı İş Kanunu hükümlerine göre kıdem tazminatından son çalıştığı kurumun sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece davacının 1475 sayılı Kanuna tabi olarak geçen çalışmaları için kıdem tazminatına hak kazandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı T.C. Ziraat Bankası vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece önceki gerekçe genişletilmek sureti ile direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davalı T.C. Ziraat Bankası vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Hukuk Genel Kurulunda uyuşmazlığın esasının görüşülmesinden önce mahkemenin ilk kararında "Davalı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 317,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine," şeklinde karar verilmesine rağmen Özel Dairece hükmün bozulması üzerine verilen direnme kararında "Alınması gereken 1.457,15 TL den peşin alınan 317,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.139,55 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDEDİLMESİNE," karar verilmesi karşısında usulüne uygun bir direnme kararı bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak ele alınmıştır.
    Mülga 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olan 429 uncu maddesine göre bozma kararı üzerine kendiliğinden tarafları duruşmaya davet eden mahkeme tarafları dinledikten sonra Yargıtay bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verecektir.
    Mahkeme bozma kararına uyduktan sonra bu karardan dönemeyeceği gibi direnme kararı verdikten sonrada ilk karardan farklı bir karar vermesi mümkün değildir. Gerekçe genişletilebilir ise de verilen hükmün ilk karardan farklı olmaması zorunludur.
    Somut olaya gelince, mahkemece 09.06.2011 gün ve 2009/768 E.-2011/727 K. sayılı ilk kararda "..."Davalı kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan 317,60 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine," karar verilmiş iken, kararın Özel Dairece bozulmasından sonra verilen 29.05.2014 gün ve 2014/80 E.-2014/298 K. sayılı direnme hükmünde "Alınması gereken 1.457,15 TL den peşin alınan 317,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.139,55 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat KAYDEDİLMESİNE," karar verilmiştir.
    Bu durumda direnme kararı verildikten sonra mahkemece yapılması gereken HMK"nun 294 ve 297 nci maddelerine uygun şekilde verilen ilk karar gibi yani 09.06.2011 gün ve 2009/768 E.-2011/727 K. sayılı karar gibi hüküm fıkrası oluşturmak ve buna uygun gerekçeli karar yazmaktır.
    Şu halde usulüne uygun bir direnme kararından sözetmek mümkün değildir.
    Hal böyle olunca usulüne uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davalı T.C. Ziraat Bankası vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 31.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi