10. Hukuk Dairesi 2014/27593 E. , 2015/7965 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, 2926 sayılı Kanun ile 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma üzerine, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dairemizin 2013/6413-19302 sayılı bozma ilamımızın ilişkin olduğu ilk kararda 01.09.1994-30.01.2011 dönemi hakkında tespit hükmü verildiği, ancak 2001-2009 yılları arasına dair araştırmaya yönelik olarak hükmün bozulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 Esas, 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki KURU, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 ..., 1974, sayfa 395 vd.)
Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden, hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılması bu kısımların bağımsız bir şekilde onandığını
göstermez ise de, hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır.
Bu hukuki kuralın ancak iki istisnası bulunmaktadır. Bunlardan biri, mahkemece Yargıtay bozma kararına uyulduktan sonra görülmekte olan davaya uygulama imkanı olan yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı çıkması; diğeri de, 04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirlendiği üzere, hükmüne uyulan bozma kararından sonra görevle ilgili yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olmasıdır. Olayda; bozma kararına uyulmakla, meydana gelen usuli kazanılmış hakkın sonuç doğurmayacağı haller de söz konusu değildir.
Böylece, ilk karar hakkında bozmaya konu edilmeyen 01.09.1994 - 31.12.2000 dönemi yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınmaksızın hüküm tesisi isabetsizdir.
2-Yapılan yargılama sonunda, davacının 2009 yılında teslim ettiği ürün bedellerinden yapılan prim kesintisinin 11.8. 2009 tarihinde yapıldığının anlaşılması ve 2926 sayılı Kanunun "...Ancak, 7. maddede belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülükleri kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlar" şeklindeki 5. maddesi karşısında, davacının 2009 yılındaki tarım Bağ-Kur sigortalılığının 01.9.2009 tarihinde başlatılması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi;
3-1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 74’üncü maddesinde, Medeni Kanun ile belirtilen hükümler saklı olmak üzere, hakimin her iki tarafın iddia ve savunmalarıyla bağlı bulunduğu, ondan fazlası veya başka bir şey hakkında karar veremeyeceği, 01.10.2011 günü yürürlüğe girerek 1086 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26"ncı maddesinde de, hakimin, tarafların istem sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği şeklindeki “Taleple bağlılık ilkesi” gözetilmeksizin, 6111 sayılı Kanundan yararlandırılmasına dair karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraflar vekilerinin bu yönlerini amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 28.04.2015 günü oybirliği ile karar verildi