19. Hukuk Dairesi 2018/3597 E. , 2019/5492 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, taraflar arasında 27.10.2008 tarihinde imzalanan 3 yıl süreli ... Bayilik Sözleşmesinin davalı tarafından tek taraflı olarak 07.10.2010 tarihli ihtarname ile süresinden önce haksız bir şekilde feshedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin 29. maddesinde öngörülen kar mahrumiyeti alacağının şimdilik 20.000 TL’lik kısmı ile sözleşmenin 30.maddesinde öngörülen cezai şart alacağının şimdilik 40.000 TL lik kısmının fesih tarihi olan 12.10.2010 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının davalı ile imzalamış olduğu bayilik sözleşmesinden kısa bir süre sonra dava dışı ... Petrolcülük ile imzalanan 01.01.2009 tarihli sözleşmenin 14. maddesinin B-4 hükmü gereği dava dışı ... Petrolcülük tarafından iş bu sözleşmenin 04.08.2010 tarihli ihtarname ile feshedildiğini, bunun üzerine anılan şirket tarafından müvekkili ile davacı şirket arasındaki ... Bayilik Sözleşmesinin süresinin de 3 aylık feshi ihbar süresi sonunda kendiliğinden sona ermiş olacağını davalıya bildirdiğini, bu sebeple davalı tarafından davacıya keşide edilen 07.10.2010 tarihli fesih ihtarnamesi ile sözleşmenin feshedildiğini, bu itibarla husumetin davalıya yöneltilmesinin doğru olmadığını, talep edilen cezai şart ve kar mahrumiyetinin davalının ekonomik mahvına neden olacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece verilen davanın reddi kararı, Dairemiz 2015/3504 esas ve 2015/9732 karar sayılı, 01.07.2015 tarihli ilamı ile “ ... Taraflar arasındaki 01.01.2019 tarihli sözleşmenin “sona erme” başlıklı 14/b maddesinin 4. bendindeki düzenlemeye göre, dava dışı ... AŞ tarafından davacıya keşide edilen ve 06.08.2010 tarihinde davacıya tebliğ olunan 04.08.2010 tarihli ihtarnamesinde 3 ay sonra hüküm doğurmak üzere sözleşmenin feshedildiği bildirilmiştir. İhtarnamenin tebliğ tarihi gözetildiğinde feshin 06.11.2010 tarihinden itibaren geçerli olacağı sözleşme hükmü gereğidir. Davalı ise fesih tarihi gelmeden davacıya keşide ettiği 07.10.2010 tarihli ihtarı ile otogaz bayilik sözleşmesini feshettiğini bildirmiştir. Bu durumda davalı, dava dışı ... AŞ"nin davacıya yönelik feshin sonuç doğuracağı 3 aylık süre henüz dolmadan davacı ile aralarındaki bayilik sözleşmesini 1 ay önce feshetmiş olmaktadır. Zira, davalının sözleşmeyi fesih tarihi 07.10.2010 tarihi itibariyle davacı ile dava dışı ... AŞ arasındaki sözleşme feshin geçerli olacağı tarih gelmediğinden yürürlüğünü sürdürmektedir. Hal böyle olunca somut olay bakımından davalının fesihte haklı olduğunun kabulünde isabet görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, hükme esas alınan rapora göre davacının kar mahrumiyetinin 141.196,80 TL olarak hesaplandığı, kar mahrumiyetinden şimdilik 20.000TL, 261.785,70 TL cezai şart bedelinden şimdilik 20.000 TL olmak üzere toplam 40.000 TL’nin fesih tarihi olan 12.10.2010 tarihinden itibaren avans faizi üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne 20.000,00 TL cezai şart, 20.000,00 TL kar mahrumiyetinin 31.12.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalının bayilik sözleşmesini feshi haksız olmakla birlikte sözleşmenin sona ereceği süreden bir ay öncesinde feshedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının mahrum kaldığı kar buna göre hesaplanmalıdır. Cezai şarta gelince, TTK"nın madde 22. uyarınca tacir sıfatına haiz borçlu cezai şartın fahiş olduğu iddiasıyla indirilmesini isteyemez ise de Yargıtay içtihatlarıyla kabul edildiği üzere cezai şartın fahişliği borçlunun ekonomik mahvına sebep olacak nitelikte ise borçlunun talebi halinde bu hususun değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda davalı cezai şartın fahiş olduğunu belirttiğinden hesaplanan cezai şartın ödenmesi halinde borçlunun ekonomik mahvına sebep olup olmayacağı konusunda bilirkişiden ek rapor alındıktan sonra mahkemece durumun değerlendirilmesi ve davalının ekonomik mahvına sebep olacaksa buna göre makul indirim yapılması gerekir. Bu hususlar değerlendirilmeden karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 10/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.