Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/246
Karar No: 2019/4164
Karar Tarihi: 16.04.2019

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2018/246 Esas 2019/4164 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2018/246 E.  ,  2019/4164 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil ve Katkı Payı Alacağı

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, duruşma istemi değerden reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı ... vekili boşanma dava dilekçesi ile birlikte, evlilik birliği içerisinde davalı ve annesinin zorlaması ile davacının kişisel malı olan taşınmazların satımından gelen para kullanılarak bir adet taşınmazın satın alındığını ve davalı adına tescil edildiğini, yine kişisel malların satımından gelen paranın davalı adına banka hesabına yatırıldığını belirterek taşınmazın davacıya verilmesi, paranın ise faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Hükümle birlikte tefrik edilerek yeni esas üzerinden devam eden davada, davacı vekili birinci celse alınan beyanında taşınmaz yönünden davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili bu mümkün görülmediği takdirde bedelinin tahsili, bankaya yatırılan 15.000,00 TL paranın tamamının iadesi olarak taleplerini açıklamıştır.
    Davalı ... Yalçın vekili, davacıya ait taşınmazların zorla satılarak davalı adına tescil edilen taşınmaz bulunmadığını, böyle bir husus gerçek olsa dahi olayın rızaen vuku bulmuş ve davacının kendi isteği ile gerçekleştiğini, aksi durumun hayatın olağan akışına aykırı bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, verilen ilk kararda davacı iddialarını ispat edemediğinden, ayrıca taşınmazın alımında ve bankada bulunan paranın tamamının davacı tarafında verildiği kabul edilse bile bunların gizli bağış niteliğinde olduğu kabul edildiğinden davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından temyiz itirazı üzerine Dairenin 2015/11367 Esas ve 2017/1809 Karar sayılı ilamla davanın, taşınmaz yönünden mal rejiminin tasfiyesi ile tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde katkı payı alacağı isteğine ilişkin olduğu, dosya kapsamı incelendiğinde hüküm kurmaya elverişli olmadığı, davacı tarafın, kişisel malı olan taşınmazlarının satımından gelen para ile davaya konu taşınmazın alındığın yönelik savunması üzerinde gereği gibi durulmadığı izah edilerek, davacının sattığını belirttiği taşınmazların tedavül kayıtlarının bulunduğu yerden getirtilerek taşınmazların satış tarihi ile davaya konu taşınmazın edinme tarihinin gözetilmesi, iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanarak ve hayatın olağan akışıda gözetilerek taşınmazın davacının kişisel malı ile alınıp alınmadığı hususu açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek hüküm bozulmuş, diğer temyiz itirazlarının ise reddedilmiştir.

    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama, neticesinde davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya kapsamı incelendiğinde bozma sonrası yapılan yargılamada, bozmaya uygun şekilde davacının dava konusu 3 parsel alımında satış bedelleri kullanıldığını ileri sürdüğü tapu kayıtlarının getirtildiği, fakat davacının evlenmeden önce edindiği dava dışı dört adet taşınmazın satış tarihleri ile dava konusu 3 parsel sayılı taşınmazın alım tarihi arasındaki geçen sürenin fazla olmasının yanı sıra dava dışı taşınmazların satış bedeli ile dava konusu taşınmazın alım bedeli arasında büyük fark olduğu gerekçe gösterilerek Mahkemece bozmadan önceki hükümde belirtildiği şekli ile davacı iddialarını ispat edemediğinden ve ayrıca taşınmazın alımında paranın tamamının davacı tarafından verildiği kabul edilse de bunun gizli bağış niteliğinde olduğu kabul edildiğinden davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bozmadan sonra yapılan yargılamada, davalı asılın duruşmaya gelerek davacının kendi isteği ile taşınmazı kendisine devrettiği beyanları yönünden davalı tarafın yargılamanın en başında verdiği cevap dilekçesinde dahi bu hususu vurgulayarak taşınmazın davacı tarafından kendi isteği ile kendisine verildiğini beyan ettiği ve önceki verilen ret kararından sonra davacının temyiz dilekçesinde de bu hususlara değinildiği ancak Yargıtay bozma ilamında belirtilen tek husus dışındaki temyiz taleplerinin ret edilmiş olması karşısında kabul beyanına Mahkeme tarafından itibar edilmediği açıklanmıştır.
    Ne var ki dosyadaki bilgi, belge ve beyanlar birlikte incelendiğinde; Mahkemenin yaptığı değerlendirmelerin aksine, davalı tarafın bozmadan önce sundukları dilekçeler ve beyanlarında davacının iddialarının doğru olmadığını ve davanın reddini savunduğu, ilk kararda hem banka hesabı hem taşınmaz yönünden davanın kanıtlanamadığından ret kararı verildiği, katkı kanıtlansa bile gizli bağış kabul edileceğinin belirtildiği, temyiz incelemesinde eksik araştırma yapıldığına işaret edilip sadece taşınmaz yönünden kararın bozmaya sevk edildiği, banka hesabına yönelik temyiz itirazlarının reddedildiği görülmektedir. Bozma sonrası yapılan yargılamada ise getirtilen tapu kayıtlarından dava konusu 3 parsel sayılı taşınmazın eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu 28.04.1998 tarihinde üçüncü kişiden satış yolu ile davalı eş adına tescil edildiği, davacının kişisel malı olan dava dışı taşınmazların evlilik birliği içinde dava konusu taşınmaz alınmadan evvel satıldığı sabit olup; birinci, üçüncü ve dördüncü celselerde davalı asıl verdiği ifadelerinde açıkca davacının kendi isteği ile taşınmazı kendisine devrettiği yönünde beyanda bulunmuştur.
    Davalı asılın kabule yönelik beyanları ve dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın bedelinin tamamı davacı tarafından ödenerek davalı adına satın alındığının ve davacının katkısının %100 olduğunun kabulü gerekirken yazılı şekilde davanın ispatlanamadığından reddi hatalı olmuştur.
    Mahkemenin ret gerekçesinde davanın ispatlanamadığı ancak katkı iddiasının ispatlansa bile gizli bağış niteliğinde olacağı şeklinde yaptığı değerlendirme Yargıtay ve Daire"nin yerleşik uygulamalarına uygun düşmemektedir. Devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir. Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır. Somut olayda, davacı tarafça bedelin ödenmesinin bağış olduğunu çağrıştıracak bir kavram, kelime veya söze dosya kapsamında rastlanılmadığı gibi davacı tarafın bağış amacıyla taşınmazın davalı kadın adına tescil edildiğine ilişkin irade açıklaması da bulunmamamaktadır.

    Mahkemece, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin tamamı üzerinde davacının alacak hakkı bulunduğu gözetilerek ve talep miktarı da dikkate alınmak suretiyle katkı payı alacağı isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde usule ve yasaya aykırı, dosya kapsamına uygun düşmeyen şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozma nedeni yapılmıştır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
    16.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi