23. Ceza Dairesi Esas No: 2016/2693 Karar No: 2016/4228 Karar Tarihi: 07.04.2016
Dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2016/2693 Esas 2016/4228 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, kendisini farklı isimlerle tanıtarak çevresindeki kişilere taksitli ev satabileceğini ve ev sahibi yapabileceğini söyleyip güven kazandıktan sonra kapora adı altında 3020 TL alarak ortadan kaybolmuştur. Bu eylemi sebebiyle sanık dolandırıcılık suçundan 10 ay hapis ve 80 TL adli para cezasına çarptırılmıştır. Dolandırıcılık suçunun serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinde kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilirken, sanığın yürüttüğü gayrimenkul yatırım danışmanlığı faaliyetinin serbest meslek faaliyeti olarak kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak, TCK'nın 157/1, 62, 52/2, 53. maddeleri, Gelir Vergisi Kanunu'nun 65/2, 66. ve 37/4. maddeleri verilmiştir.
23. Ceza Dairesi 2016/2693 E. , 2016/4228 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 62, 52/2, 53 maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 80 TL adli para cezası, hak yoksunluğuna ilişkin.
Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Gayrimenkul ve Danışmanlık alanında faaliyet gösteren sanığın kendisini farklı isimde tanıtıp, çevresindeki kişileri ev sahibi yapabileceğini, onlara taksitli ev satabilceğini söyleyerek telkin ettiği güven kapsamında kendisinin iş yerinde çaycı olarak çalışan katılandan kapora adı altında 3020 TL alarak ortadan kaybolduğu anlaşıldığından dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde isabetsizlik görülmemiştir. 237 sayılı TCK’nın 158/1-i bendinde dolandırıcılık suçunun serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesinin nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edildiği, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu"nun 65/2 maddesinde serbest meslek faaliyetinin “sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya meslek bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması” şeklinde tanımlandığı, aynı Kanun"un 66. maddesinde ise “serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır” denildiği, aynı yasanın 37. maddesinin 4. bendinde ise “gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle uğraşanların bu işlerinden doğan kazançlarının bu kanunun uygulanmasında ticari kazanç sayılacağının” belirtildiği, bu bilgiler ışığında her ne kadar yasada kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri halinin nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlendiği görülmüş ise de, bu bendin uygulanabilmesi için failin serbest meslek mensubu olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesinin gerektiği, somut olayda gayrimenkul yatırım danışmanlığı faaliyetini yürüttüğü anlaşılan sanığın yerine getirdiği bu görevin serbest meslek faaliyeti olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığının anlaşılması karşısında tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 07/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.