20. Hukuk Dairesi 2013/3908 E. , 2013/8613 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
2012 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununa 5831 sayılı Kanunun 8. maddesi ile eklenen Ek 4. madde uyarınca 2/B madde alanlarında yapılan kadastro sırasında ... Mahallesi 4918, 4922, 4929 ve ... Mahallesi 4937, 4940, 4942 ve 4943 parsel sayılı taşınmazlar, beyanlar hanesine 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulamasıyla belgesizden Hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldığı ve kullanıcısı kişilerin adları yazılmak suretiyle ham toprak niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı ... Belediye Başkanlığı, taşınmazların belediyenin zilyedliğinde olduğu iddiasıyla, tesbitlerin iptali ve belediye adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, kesin süre içinde keşif gideri yatırılmaması nedeniyle davanın reddine, tesbit gibi tesciline karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 08.11.2012 günlü oturumda 26.12.2012 gününde keşif yapılmasına karar verilerek, kesin süre içinde masrafların yatırılması kararlaştırılmışsa da keşif ara kararı usûlüne uygun değildir. Şöyle ki; mahkemece çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosunun yapılıp yapılmadığı; yapılmışsa kesinleşip kesinleşmediği araştırılmamış, buna ilişkin kadastro tesbit tutanakları getirtilmemiş, yalnızca Ek 4. madde çalışmasına ait tesbit tutanakları getirtilmiştir. Bu durumda uyuşmazlığın mülkiyete ilişkin mi yoksa kullanım kadastrosunda belirlenen zilyedlik şerhine mi ilişkin olduğu dahi anlaşılamamaktadır. Dolayısıyla dosya keşfe hazır olmadığı halde keşif kararı verilmiştir.
Yargıcın dava konusu şeyi inceleyerek onun hakkında bütün duygularıyla bilgi edinmesi olarak tanımlanabilen keşif; taşınmazlarla ilgili davalarda, dava konusunun yerinde görülüp incelenmesi biçiminde gerçekleşir . Keşfe gidilebilmesi için mahkemenin bu konuda bir ara kararı oluşturması zorunludur. Bu kararda keşif giderlerinin, keşif giderini yatıracak tarafın ve bunun için gerekli süre veya kesin sürenin avukatla kendini temsil ettirmeyen taraf keşif istemişse, kesin süre içerisinde giderleri yatırmamanın sonuçlarının açıklıkla anlatılması; tanık dinlenip, bilirkişi incelemesi yapılacak ise, bu hususun ve keşif günü ile saatinin belirtilmesi; bunun doğal sonucu olarak; hâkim, katip ve götürülecekse mübaşir için yol tazminatının (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 34); keşif isteyen taraftan keşif aracını bizzat sağlaması istenemeyeceğinden; mahkeme, yapacağı işe, süresine ve gideceği yere göre gerekli gördüğü aracı kendisi belirleyip, temin edeceğinden, araç için ödenecek para miktarının; keşifte dinlenecek bilirkişi ve tanıkların isimlerinin ve ücretlerinin; bilirkişi ve tanıklarla, gerekiyorsa taraflara keşif gününün haber verilebilmesi için gönderilecek davetiye giderlerinin gösterilmesi yanında; yatırılacak avansın tutarı ile yatıracak tarafın ekonomik gücü, keşif tarihi ve tebligatların ulaşması için geçecek süre gözetilerek keşif gününden önceye rastlayan bir tarihin belirlenmesi ve bunda Tebligat Kanunu ile Tebligat Tüzüğü hükümlerinin gözönünde tutulması zorunludur.
Anılan hususları kapsamayan ve belirlenecek bir miktarın keşif gününe kadar yatırılması biçiminde kurulacak ara kararı ve buna dayalı olarak verilecek süre ve kesin sürenin uygulamada sonuç doğurması olanağı bulunmamaktadır (H.G.K. 26.02.1975 T. 1972/1-1273 E. 1975/258 K; H.G.K. 18.02.1983 t, 1980/1-1284 E. 1983/141 K. H.G.K. 30.12.1992 t. 1992/16-666 E., 1992/769 K.; 20.H.D. 14.12.1992 t, 1992/16198-7040).
Öte yandan, bu koşulların tam olarak yerine getirilmemesi, keşif giderlerine itiraz hakkı olan gider yükümlüsünün bu hakkını kullanmasına da engel oluşturur.
Kadastro mahkemelerinde belirtilen genel hükümler, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 29. maddesi kıyas yoluyla, aynı Kanunun 36. maddesine göre işlem yapılması hallerinde de aynen uygulanır.
Yukarıda açıklanan kanuna ve yerleşmiş Yargıtay uygulamasına aykırı olarak kurulan ara kararlar sonucu verilen süre ve kesin sürelere dayanılarak, keşif giderlerinin kanunî sürede yatırılmadığından söz edilerek yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 01.10.2013 günü oybirliği ile karar verildi.