21. Hukuk Dairesi 2014/11054 E. , 2014/14113 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gebze 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/03/2014
NUMARASI : 2014/95-2014/257
Davacı-karşı davalı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine,
Davalı-karşı davacı Şirket ise, 2009/4998 E. Sayılı icra dosyasından başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, davacı-karşı davalının davasının kısmen kabulüne, davalı-karşı davacının davasının reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, sigortalının iş kazasından sürekli iş göremezliği nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda, maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 24.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı işverenden(karşı davacı) tahsili ile davacı sigortalıya(karşı davalı) ödenmesine, birleşen davada davacı işverenin(karşı davalı) açtığı davanının reddine, asıl davada maddi tazminatın isteminin reddi nedeniyle davalı işveren(karşı davacı) lehine 1.000,00 TL vekalet ücretine, birleşen davanın reddi nedeniyle davalı sigortalı(karşı davacı) lehine 4.691,31 TL vekalet ücretine karar verilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Somut olayda, 20.11.2012 tarihli ilk hükümde davacı sigortalının(karşı davalı) maddi tazminat isteminin reddi nedeniyle davalı işveren(karşı davacı) lehine 400,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği, birleşen davanın reddi nedeniyle davalı sigortalı(karşı davacı) lehine vekalet ücreti takdir edilmediği, iş bu kararın taraf vekilerince temyizi üzerine 29.04.2013 tarihli bozma ilamında davacı vekilinin temyiz itirazlarının tamamının reddi ile hükmedilen manevi tazminat miktarının çok fazla olması nedeniyle davalı işveren(kaşı davac) lehine bozulmasına karar verildiği, bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonucunda verilen 25.07.2013 tarihli hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine ise 19.11.2013 tarihli bozma ilamında davacı vekilinin temyiz itirazlarının tamamının reddi ile hükmelidin manevi tazminat miktarının çok fazla olması nedeniyle davalı işveren(kaşı davac) lehine bozulmasına karar verildiği bu suretle asıl davadaki maddi tazminat isteminin ve birleşen davanın reddine dair kararların vekelat ücreti dahil tüm ferileri ile bozma ilamı kapsamı dışında kalarak kesinleştiği anlaşıldığından, Mahkemece asıl davada maddi tazminat istemi ile birleşen dava yönünden karar verilmesine yer olmağına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
O halde, tarafların bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmelidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, HMK"nın geçici 3. maddesi delaletiyle HUMK’nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Hüküm fıkrasının A/a bendinin tamamen silinerek yerine,
“ Maddi tazminat isteminin reddine dair kararın bozma ilamı kapsamı dışında kalarak kesinleştiği anlaşıldığında bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,”
Hüküm fıkrasının B bendinin tamamen silinerek yerine,
“ Gebze 2. İş Mahkemesine açılan 2010/441-549 sayılı birleşen davanının sübut bulmadığından reddine dair kararın bozma ilamı kapsamı dışında kalarak kesinleştiği anlaşıldığında bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,”
Hüküm fıkrasının davalı işveren(karşı davacı) lehine maddi tazminat istemi yönünden vekalet ücretinin kararlaştırıldığı A/6. bendinin 1. cümlesinin tamamen SİLİNMESİNE,
Hüküm fıkrasının davalı sigortalı(karşı davacı) lehine birleşen dava yönünden vekalet ücretinin kararlaştırıldığı B/3. bendinin tamamen SİLİNMESİNE, rakam ve sözcüklerinin yazılması ile hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalı-karşı davacıya yükletilmesine, 17.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.