8. Hukuk Dairesi 2011/1029 E. , 2011/5847 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ziynet Eşyası ve Katılma Alacağı
Şaride İnan ile ... aralarındaki ziynet eşyası ve katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Aile Mahkemesinden verilen 30.09.2010 gün ve 64/877 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, tarafların 1991 yılında evlendiklerini, vekil edeninin kişisel malı niteliğindeki 3 adet bilezik, 3 adet aynalı bilezik, 1 adet hasır gerdanlık ve 11 adet Cumhuriyet altınından oluşan ziynet eşyalarının davalı tarafından alınarak iade edilmediğini, yine evlilik birliği içerisinde 2004 yılında davalı tarafından satın alınarak daha sonra elden çıkarılan ev üzerinde de hakkı bulunduğunu ileri sürerek, 10.000 TL. ziynet eşyası alacağı ve 30.000 TL. katılma alacağının davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, ziynet eşyalarının davacıda kaldığını, 2004 yılında satın alınan taşınmazın tapusuz olup, senetle satın alarak daha sonra elden çıkardığını açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 6.650 TL. ziynet eşyası bedelinin davalıdan alınarak davacı ...’ye verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 15.11.1991 tarihinde evlenmişler, 23.03.2007 tarihinde açılan davanın boşanmayla sonuçlanması üzerine 19.10.2009 tarihinde kesinleşen hükümle boşanmışlardır. TMK.nun 225/2. maddesi uyarınca mal rejimi, boşanma davasının açıldığı 23.03.2007 tarihinde sona ermiştir. Evlenme tarihi ile 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihi arasında taraflar arasında mal ayrılığı, bu tarihten sonra ise edinilmiş mallara katılma rejimi (TMK.m.218-241) geçerlidir. Davaya konu Karaköprü Belediyesi sınırları içerisinde kalan ve tapusuz olduğu bildirilen taşınmaz, yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 2004 yılında davalı tarafından satın alınarak bilahare elden çıkarılmıştır.
HUMK.nun 76.maddesi hükmüne göre; davanın esası olan maddi olayların ileri sürülmesi taraflara, bunların nitelendirilmesi ve uygulanacak kanun maddelerinin belirlenmesi hakime aittir. Hakim, tarafların yargılama oturumlarında ve dilekçelerinde kullandıkları sözcükler ve nitelendirme ile bağlı değildir. Mahkemece dilekçenin içeriğine göre davacının isteğini ve amacını belirleyip uyuşmazlığın ona göre çözüme kavuşturulması gerekir. Davacı vekili, dava dilekçesi aşamalarındaki beyanları ve temyiz dilekçesinde vekil edenine ait ziynet eşyalarının bozdurulması ile dava konusu evin alındığını bildirmiştir. Davacıya ait altınlar, TMK.220/2. bendi gereğince onun kişisel malı olup, bozdurulan altın parası ise, aynı maddenin 4.bendi uyarınca kişisel malların yerine geçen değer niteliğindedir. O halde dava; TMK.nun 227. maddesi uyarınca değer artış payından kaynaklanan alacak isteğine ilişkin olup mahkemece usulüne uygun olarak araştırma ve inceleme yapılmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığa hatalı anlam yüklenerek farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Davacı tarafça taşınmazın davalı eş tarafından elden çıkarıldığı iddia edilmiştir. TMK’nun 227/2 “...Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde, hakim diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler” hükmünü içermektedir. Mahkemece, taşınmaza ilişkin dosya içerisindeki elektrik aboneliği vb. belgelerden ile diğer delillerden taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığının tespitine çalışılması, taşınmazın tapusuz olduğunun belirlenmesi halinde değer artış payı alacağının hesabı için öncelikle ziynet eşyalarının verildiği tarihteki değeri ile taşınmazın bu tarihteki sürüm (rayiç) değerinin ayrı ayrı saptanması, davacının katkı yaptığı tarihteki sürüm değeri ile katkıda bulunduğu miktarın (altın parası) toplamı gözetilerek davacı kadının yaptığı katkının sözü edilen toplam değer içindeki oranının bulunması, bu oranın tasfiye tarihindeki sürüm değeri ile çarpılarak çıkacak miktarın değer artış payı alacağı olarak karar altına alınması (TMK.nun 227). TMK.nun 232 ve 235/1. maddelerine göre taşınmazın tasfiye anındaki sürüm değeri, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihi olarak eldeki davanın karar tarihine en yakın tarih olarak kabul edilmesi, değer artış payı hesaplanıp taşınmazın tasfiye anında belirlenecek değerinden düşürüldükten sonra kalan bakımından TMK.nun 231 ve 236/1. madde ve fıkrası uyarınca davacının katılma alacağının saptanması, taşınmazın tapusuz olduğunun belirlenmesi halinde dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmış olduğundan davacı tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması gerekirken yetersiz araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 100,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 14.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.