20. Hukuk Dairesi 2013/6845 E. , 2013/8575 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı .... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 2009 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında .... Köyü 128 ada 5 parsel sayılı 29705,12 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, orman vasfı ile Hazine adına tespit edilmiş olup ayni şekilde tapuda kayıtlıdır.
Davacı 31.05.1931 tarih 90 nolu tapu kaydı ve vergi kaydına dayanarak taşınmazın kendisine ait olduğu iddiası ile dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir; hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 05/12/2011 gün 2011/14950 - 13996 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: “Mahkemece öncelikle dayanılan 31.05.1931 tarih 90 nolu tapu kaydı tüm geldi ve gitti kayıtlarıyla birlikte getirtilmeli, kadastro sırasında herhangi bir parsele revizyon görüp görmediği araştırılmalı, davacının dayandığı 1936 tarihli vergi kayıt suretiyle varsa komşu parsellerin dayanağı tapu ve vargi kayıtları ile en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenejman planı ilgili yerlerden getirtilip önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir fen elamanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır. Dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da komşu parsellerin kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu veya vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileriyle, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarıyla, tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15-20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket
haritası bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler bilirkişi kurulu aracılığıyla dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, emlak beyannamesi ve vergi kaydı uygulanan parsellerde sınırı yazılı olmayan 1977-1981 tarihli emlak vergi beyannamelerinde yazılı miktara değil zilyetlikle birleşen 1936 tarihli vergi kayıtlarına yüzölçümüne değer verilerek bu kayıtlara 3402 sayılı Kanunun 20/C maddesi gereğince kapsam tayin edilmesi gerektiği ve tapunun 4785 sayılı Kanun kapsamında hukuki değerini yitirip yitirmediği düşünülmeli, önceki keşifte dinlenen orman ve ziraat bilirkişi tarafından düzenlenen raporlardaki bulgular da değerlendirilerek karar verilmeli" denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın H.M.K."nun 150. maddesi uyarınca 23/08/2012 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre orman kadastrosu yapılmış, çekişmeli taşınmaz orman parseli olarak sınırlandırılmıştır.
Mahkemece, davacı tarafından açılan davayı takip etmediği gerekçesiyle H.M.K."nun 150. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de Dairenin 05.12.2011 tarihli ve 2011/14950 - 13996 sayılı bozma kararı sonrası, davacı gerçek kişiye duruşma gün ve saatini bildirir meşruhatlı davetiye tebliğ edilmeden mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 01/10/2013 günü oy birliği ile karar verildi.