3. Hukuk Dairesi 2013/12682 E. , 2013/12675 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup Gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, davalıya ait dükkan niteliğindeki taşınmazı 16.08.2010 tarihli sözleşme ile satın aldığını, satış bedeli olarak belirlenen 28.000 TL den 10.000 TL sinin imza sırasında davalıya ödendiğini, bakiye kalan 18.000 TL için ise davalıya 30.05.2011 vade tarihli bononun verildiğini, satış sonrasında müvekkilinin taşınmaza pvc pencere taktırdığını, ancak bir süre sonra satıştan vazgeçerek peşin ödenilen 10.000 TL ile taktırılan pencere için 1.890 TL yi müvekkilinin banka hesabına yatıran davalının bonoyu ise iade etmeye yanaşmadığını ileri sürerek; 30.05.2011 vade tarihli ve 18.000 TL bedelli bononun iptali ile borçlu bulunmadığının tespitini, ayrıca peşin ödenilen 10.000 TL nin faizi olan 660 TL, pencere bedelinden bakiye kalan 40 TL ve 4.000 TL maddi tazminattan ibaret olan 4.700 TL ile 3.000 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalı taraftan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin, maliki bulunduğu taşınmazı 16.08.2010 tarihli sözleşme ile davacıya sattığını, ancak tapunun devri ile birlikte zilyetliğin davacıya devredileceğinin kararlaştırılmasına ve taşınmazın müvekkili tarafından kullanılmasına rağmen davacının bu yerde tadilat yaptırmak istediğini, bu nedenle çıkan tartışma nedeniyle satıştan vazgeçen müvekkilinin bonoyu ve aldığı parayı davacıya iade etmeye çalıştığını, ancak iadenin kabul edilmemesi üzerine bononun müvekkili tarafından davacının huzurunda yırtılarak imha edildiğini, akabinde müvekkilinin satış bedeli olarak ödenilen 10.000 TL ile uğradığı zarara karşılık 2.000 TL yi davacının banka hesabına yatırdığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacı tarafça yemin teklifinde bulunulmadığı için bononun imha edildiği yönündeki savunmanın kabulünün gerektiği, ayrıca sözleşmenin geçersiz olmasına rağmen davalının davacının zararlarını karşıladığı gerekçesiyle davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.
TMK. nun 6. maddesine göre; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”. Bu kural, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190/1 maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” şeklinde tekrarlanarak vurgulanmıştır.
Somut olayda davalı, satış bedelinden bakiye kalan kısım için verilmiş olan bonoyu davacının huzurunda yırtarak imha ettiğini savunmaktadır. Bu savunma, davacı tarafça kabul edilmemiş olduğuna göre, ispat yükü bu vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran davalı tarafa aittir.
Bu durumda, mahkemece; davalı tarafın bu vakıaya ilişkin delillerinin değerlendirilmesi suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, ispat yükünün tersine çevrilerek davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı tarafın yargılama giderlerine yönelen temyiz isteminin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 16.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.