Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/1521
Karar No: 2015/4341
Karar Tarihi: 17.3.2015

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/1521 Esas 2015/4341 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2015/1521 E.  ,  2015/4341 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; İİK"nin 283/2.maddesi gereğince ispat davası 3.kişinin elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa bu değer nispetinde davacının alacağından fazla olmamak üzere 3. kişinin nakden tazmine mahkum edileceğinin belirtildiği, dava konusu malı, borçludan devralan 3.kişi bunları dava sırasında hatta davadan önce bir başkasına satmak, bağışlamak gibi tasarruflarla elinden çıkarmışsa, davacı alacaklının iki seçeneği olduğu, birincisi, şeyi 3.kişiden devralan kişiye de iptal davasını yöneltmek; ikincisi, İİK 283/2 madde uyarınca 3.kişiden nakten tazminat isteminde bulunmak olduğu, somut olayda dava konusu iki adet taşınmazın 21/4/2009 ve 27/4/2009 tarihlerinde borçlu tarafından davalı ..."a onun tarafından da eldeki davadan önce 11/6/2009 tarihinde dava dışı 4. kişi ..."ya satıldığı, davacının davasını 3. kişi ..."a yönelttiğinden öncelikle davacıya dava konusu taşınmazların davadan önce 4.kişi ..."ya satılmış olması nedeniyle son malik ... aleyhine dava açıp açmayacağının sorularak, açtığı takdirde ... aleyhine açılacak davanın bu dava ile birleştirilmesi, açılmadığı takdirde davalı ... hakkındaki davanın yasa gereği İİK 283/2. madde gereğince bedele dönüştüğü göz önüne alınarak işin esasının incelenmesi ve dava konusu tasarrufların İİK 277, 278, 279 ve 280. maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının tespitine yönelik tarafların tüm delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisinin isabetli olmadığı gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve bozma ilamı gereğince davacı alacağına konu ....İcra Müdürlüğünün 2010/13798 sayılı dosyasında takip konusu sözleşmenin 28.8.2009 tarihinde yapıldığı, senedin ise 28.8.2009 tanzim tarihli olduğu,iptali istenen tasarrufların ise takip konusu borçtan önce 21.4.2009 27.4.2009 tarihinde yapıldığından bu icra dosyası yönünden davanın reddine, alacağa konu ....İcra Müdürlüğünün 2010/9487 sayılı takip dosyası yönünden senet tanzim tarihinin 28.8.2009 olmasına rağmen sözleşme tarihinin 18.8.2008 olduğu, dolayısıyla takip konusu borcun tasarruftan önce doğduğu, ancak dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunmaması, davalılar ... ve ..."nın kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması nedeniyle esas ve birleştirilen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine, dava konusu 2010/13798 sayılı takip dosyasındaki borcun 28.8.2009 tarihli sözleşmeden doğmuş olması nedeniyle iptali istenen tasarrufların takip konusu borçtan önce 27.4.2009 ve 21.4.2009 tarihlerinde yapılmış olmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2-Mahkemece dava konusu 2010/9487 sayılı takip dosyası yönünden dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değeri arasında misli fark bulunmaması, davalılar ... ve ..."nın kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması nedeniyle esas ve birleştirilen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
    İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir Borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
    İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
    Somut olayda 2010/9487 sayılı takip dosyası yönünden borcun 18.8.2008 tarihli sözleşme ile doğduğu, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiği, 11.8.2010 tarihli haciz tutanağının İİK 105 anlamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu,iptali istenen 21.4.2009, 27.4.2009 ve 11.6.2009 tarihli tasarrufların borçtan sonra yapıldığı, alacağın gerçek olduğu ve davanın süresinde açıldığı dolayısıyla dava önkoşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedellerine ipoteklerle de ilave edildiğinde bilirkişi tarafından belirlenen bedeller arasında misli fark bulunmadığı anlaşılmakta ise de davalı ... vekili 15.4.2011 tarihli savunmasında davalı borçlu ile iki yıldır ticari ilişkileri olduğunu, borçludan alacaklı olduklarını, dava konusu taşınmazlar için 160.000 TL ipotek bedeli ödediklerini 20.000 TL"yi de alacaklarına mahsup ettiklerini belirtmiştir. Bu durumda davalı ..."ın borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle dava konusu 21.4.2009 ve 27.4.2009 tarihli tasarrufların İİK 280/1.madde gereğince iptale tabi olduğunun gözönüne alınması gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
    Davalı ... ise dinlenen tanık beyanlarına göre borçlu ile aynı sitede (toptancılar sitesinde) madeni yağ üzerine faaliyet gösteren işletmenin sahibidir. Borçlu ile davalı 4.kişi ..."nın tacir olması, aynı sitede faaliyette bulunmaları gözönüne alınarak dükkanları arasındaki mesafe, arkadaşlık, dostluk ilişkileri, aralarında ticari faaliyet olup olmadığı hususunda tanıkların yeniden dinlenmesi, gerektiğinde ticari defterlerinin incelenmesi veya bildirecekleri delillerin toplanarak değerlendirilmesi ve sonucuna göre davalı ..."nın İİK 280/1 madde kapsamında borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olup olmadığının belirlenmesi; borçlunun durumunu bilebilecek kişilerden olduğunun belirlenmesi halinde dava konusu 11.6.2009 tarihli tasarrufun da davacının 2010/9487 sayılı takip dosyasındaki alacak ve fer"ileriyle sınırlı olarak iptaline, aksi takdirde yani kötüniyetli olduğunun ispatlanamaması halinde davalı ..."ın İİK 283/2 madde gereğince davacının 2010/9487 sayılı dosyasındaki alacak ve fer"ileriyle sınırlı olarak dava konusu taşınmazları elden çıkardığı tarihteki değeri nispetinde nakten tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle esas ve birleştirilen davanın reddi isabetli görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle hüküm BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17.3.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi