Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5754
Karar No: 2011/5810
Karar Tarihi: 14.11.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/5754 Esas 2011/5810 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/5754 E.  ,  2011/5810 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil


    ... ile Hazine ve Ormaniçi Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki dava hakkında...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 24.05.2010 tarih ve 32/71 sayılı hükmün Dairenin 14.04.2011 gün ve 5540/2197 sayılı ilâmiyle onanmasına karar verilmişti. Davacı tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan ve HUMK.nun 440. maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin REDDİNE ve anılan kanunun 442. maddesi uyarınca (6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi gereğince 1086 sayılı HUMK.nun 427 ila 454. maddeleri yürürlükte bulunduğundan) takdiren 185,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazineye irad kaydına ve aşağıda müfredatı yazılı 38,20 TL red harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 18,40 TL’nın istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine 14.11.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacı kendisine ait yaklaşık 6 dönümlük taşınmazını Ormaniçi Köyü kadastro çalışma alanı sınırları içinde bırakılmak suretiyle Hazine adına sazlık ve bataklık niteliğiyle 103 ada 120 sayılı parsel olarak tespit ve tescil edildiğini, kendisinin ise Taşmış Köyü’nde nüfusa kayıtlı olduğunu ve bu köyde ikamet ettiğini açıklayarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunması nedeniyle reddine karar verilmesi ve hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yüksek Dairece onanmıştır.
    Davacı bu sefer karar düzeltme dilekçesiyle onama kararının yerinde bulunmadığını, bu nedenle onama kararının kaldırılmasıyla karar düzeltme dilekçesinde belirtilen hususlar gözetilerek yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
    Uyuşmazlık konusu 103 ada 120 sayılı parsel 28.07.1993 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında sazlık ve bataklık niteliğiyle senetsizden 654800 m2 yüzölçümlü olarak Hazine adına tespit edilmiş, kadastro tutanağı 30.11.1993-30.12.1993 tarihleri arasında Ormaniçi Köyü’nde askıya çıkartılmış ve itiraz edilmeksizin 31.12.1993 tarihinde kesinleşmiştir. Tutanaktan ve tapu kaydından da anlaşıldığı üzere; dava konusu taşınmaz davacının ikamet ettiği Taşmış Köyü idari sınırları içerisinde bulunduğu halde komşu Ormaniçi Köyü’nde yapılan kadastro çalışmaları sırasında bu köyün kadastro çalışma alanı kapsamına alınmak suretiyle kadastro tutanağı düzenlenmiştir. Tüm ilanlar Ormaniçi Köyü’nde yapılmıştır. Davacının ikamet ettiği Taşmış Köyü’nde ise kadastro çalışmalarının 2008 yılında yapıldığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır.
    3402 sayılı Kadastro Kanununun 4/4.fıkrası uyarınca; kadastro ekibi, kadastro çalışmalarına başlamadan önce, “Kadastro çalışma alanı sınır krokisi ve tutanağını” düzenler. Bu tutanak tarih konularak hazır bulunanlar tarafından “Okudum” ibaresi konulmak suretiyle imzalanır. Kural olarak; kadastro çalışma alanı belirlenirken il ve ilçelerin belediye sınırları ile köylerin idari sınırları esas alınır. Ne var ki, çalışma alanı sınır krokisi düzenlenirken sınıra rastlayan taşınmaz malların bütünlüğünün bozulmaması gözetilerek sınır çizgisine göre büyük kısmın bulunduğu tarafta bırakılır. Bu şekilde belirlenen kadastro çalışma alanı sınırı belediye veya köy idari sınırı ile tam örtüşmeyebilir. Bundan dolayıdır ki, 3402 sayılı Kanunun 4/4.fıkrasının son cümlesinde; “Belirlenen kadastro çalışma alanı sınırını, mahalle, belediye ve köy idari sınırları sayılamayacağı” açıklanmıştır (Kadastro Çalışma Alanının Belirlenmesi Hakkındaki Yönetmelik m.3/5, 7/son fıkraları). O halde kadastro çalışma alanı belirlenirken idari sınırlara uyma zorunluluğu bulunmamaktadır.
    Bunun dışında; 1987 tarihli ve 3402 sayılı Kanunun 11/1.fıkrasında, “Kadastro tutanaklarına göre yapılan tespitlere dayanarak düzenlenen askı cetvelleri ve pafta örnekleri müdüriyette ve ayrıca muhtarın çalışma yerinde 30 gün süre ile ilan edilir. İtirazı olanların ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabilecekleri belirtilir” biçimindedir. (Kadastro İlanları Hakkında Yönetmelik m.7/1) Aynı Kanunun 11/son fıkrasında ise; “Bu kanun gereğince yapılan ilanlar, ilgili gerçek kişilere, kamu ve özel hukuk tüzel kişilerine şahsen tebliğ edilmiş sayılır”, denilmiştir.
    Her ne kadar 3402 sayılı Kanunun 4/2.fıkrasında; “Kadastro müdürü, kadastrosuna başlanacak mahalleyi veya köyü en az 15 gün önce bölge merkezi ile çalışma alanı ve komşu köy, mahalle ve belediyelerde alışılmış vasıtalarla duyurur. Bu duyuruda çalışma sınırlarının tespitine hangi gün ve saatte başlanacağı belirtilir” hükmüne yer verilmiş ise de, sözü edilen fıkrada açıklanan ilan genel nitelikte olup, aynı Kanunun 11.maddesi gereğince yapılan kadastro sonuçlarının ilanı ile bir ilgisi bulunmamaktadır. 11.madde gereğince yapılan ilanların hiçbirisinin davacının köyünde yapıldığı söylenemez. Genel ilanlara dayalı olarak sonuca ulaşmak mümkün değildir. 4/2. fıkrada açıklanan ilan sadece kadastro çalışma sınırlarının tespitine ilişkin ilan ve buna yapılacak itirazla sınırlıdır. Yani kadastro yapılacak yerlere ilişkin hazırlık çalışmalarıyla ilgilidir. Tespit dışı bırakılmayla ve kadastro tutanaklarının askıya çıkarılmasıyla ilgili olmadığı açıktır. 1966 tarih ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 10, 11, 18 ve devamı maddelerinde; tapulama bölgelerinin tayini ve ilanı, tapulama birliklerinin tayini ile ilanı ve birlik sınırının tayini konularında getirilen hükümler, 3402 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan hükümleriyle benzerlik taşıdığı ve aynı nitelikte bulundukları görülmektedir.
    Açıklanan kanun hükümleri tamamen tapulamanın (kadastronun) hazırlık (ön) çalışmalarına ilişkindir. Bu nedenle davacıyı bağlamaz. Kişinin dava ve itiraz hakkı; ancak, 766 sayılı Tapulama Kanununun 26, 27, 28 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 11.maddelerinde açıklandıkları biçimde tapulama (kadastro) tutanakları ile bunlara ilişkin cetvellerin askıya çıkarılması için yapılacak 30 günlük ilan ve itiraz ile doğar. Bu kanunların belirtilen maddelerine göre yapılması gerekli ilanların hiçbiri davacının köyünde yapılmamıştır. Bu bakımdan kişinin itiraz ve dava hakkı istisnai durumlar dışında doğma olanağı bulunmamaktadır. (İstisna; kişi askı ilanlarından önce de durumu bildiği takdirde görevli ve yetkili kadastro mahkemesinde dava açabilir. Bu dava kadastro tespitine itiraz niteliğini taşır.)
    Saptanan hukuki ve somut olgular karşısında davacının nüfusa kayıtlı olduğu ve ikamet ettiği kendi köyünde ilanların yapılmadığı, buna karşılık 103 ada 120 sayılı parselin bulunduğu Ormaniçi Köyü’nde tüm ilanların, davacının ikamet ettiği Taşmış Köyü’nde ise sadece genel ilanın yapıldığı anlaşıldığına göre yapılan bu tür ilanların davacıyı hukuken bağlamayacağının kabulü gerekir. Aksi halde hakkın kendisi yani özü şekle feda edilmiş olunur. Yapılan hata davacıdan kaynaklanmamaktadır. Tapulama Kanununun bir Tasfiye Kanunu olması da hakkın özünü ortadan kaldıramaz. Bu bakımdan somut olayda ve olayın özelliği gereği 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 ve 766 sayılı Tapulama Kanununun 31/2.maddesinde öngörülen on yıllık hak düşürücü sürenin somut olayda uygulanması hakkın teslimi bakımından yerinde bulunmamaktadır.
    Ne var ki dava konusu taşınmaz sazlık ve bataklık niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Mahkemece bu yönde yani taşınmazın niteliği konusunda gerekli araştırma ve incelemenin yapılmasından sonra istek hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekmektedir. Şu halde, karar düzeltme dilekçesinde belirtilen hususlar ile az yukarıda yapılan açıklamalar gözetilerek karar düzeltme isteğinin kabulüyle onama ilamının kaldırılması ve araştırmaya yönelik bozma yapılması gerekirken karar düzeltme isteğinin reddi şeklinde gerçekleşen değerli çoğunluğun görüşlerine açıklanan nedenlerle katılmıyorum. 14.11.2011










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi