
Esas No: 2015/5035
Karar No: 2015/7862
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/5035 Esas 2015/7862 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkeme, bozma ilamına uyduktan sonra yaptığı yargılama sonucu bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ... Başkanlığı avukatı ve davalı ... Turizm ve İnş. San. Aş. avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm, davacı avukatının sair temyiz itirazlarının REDDİNE;
2-1086 sayılı HUMK’nun 83. ve devamı maddelerinde ıslah kurumu ayrıntılı şekilde düzenlenmiş; 83. maddede, davanın her iki tarafının da yargılama usulüyle ilgili bir işlemini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, ancak aynı dava içerisinde bu yola sadece bir kez başvurulabileceği; 84. maddede, ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikatın bitimine kadar yapılabileceği belirtilmiştir (benzer hükümlere 6100 sayılı HMK"nın 176, 177/1. maddelerinde yer verilmiştir).
Bilindiği üzere ıslah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir yoldur.
Eş söyleyişle ıslah, iyiniyetli tarafın davayı açtıktan veya kendisine karşı bir dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni deliller sunabilmesine olanak sağlayan bir kurumdur (YİBK’nun 04.02.1948 gün ve E:1944/10, K:1948/3; HGK’nun 16.03.2005 gün ve E:2005/13-97, K:150 sayılı ilamları).
Islahın amacı; yargılama sürecinde şekil ve süreye aykırılık sebebiyle ortaya çıkabilecek maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmak olduğundan, hak ve alacağı bu sürecin dışında,ortadan kaldırmış olan işlemlerin, yani maddi hukuk işlemlerinin ıslah yoluyla düzeltilebilmesi elbetteki mümkün değildir. Bir başka deyişle, maddi hakkı sona erdiren maddi hukuk işlemleri ıslahla düzeltilemez. Feragat, kabul, sulh gibi işlemler, velev ki dava içinde yapılsın, asıl hakkı ortadan kaldırdıklarından usul işlemi olduğu kadar (davayı etkilediği için usul işlemidir) maddi hukuk işlemi mahiyeti taşımaktadır. Açık bir irade beyanı ile terk edilen haklar, maddi gerçeğin şekle feda edilmesi gibi bir sonuç doğurmadığı için ıslahın konusu olamaz (HGK’nun 14.01.1953 gün ve E:1/8, K:3;14.3.2007 gün ve E:2007/2-99, K:141 sayılı ilamları). Bu sebeple, talebini açık ve yorumu gerektirmeyecek bir şekilde belirterek sınırlayan davacının, bu talebini ıslah yoluyla düzeltmesi mümkün değildir. (HGK."nun 10.10.2012 gün ve E:2012/853, K:2012/706 sayılı ilamı)
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında, tahkikata tabi olan davada; uyuşmazlığın çözümüne yönelik olarak 506 sayılı Kanunun 26. maddesi çerçevesinde kusur raporu alınması ve buna göre davalının tazminle sorumlu oldukları Kurum zararının belirlenmesine ilişkin Dairemizin bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılamada, tahkikat evresinin bitmemiş olması nedeniyle davacının davasını ıslah etmesinin mümkün olduğu gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının tamamen silinmesine ve yerine;
"1- Davanın kabulü ile; 7405.42 TL peşin değerli gelirin onay, 319,72 TL geçici iş göremezlik ödeneğinin ödeme ve 71,60 TL tedavi masrafının sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine.
2-Alınması gereken 505,864 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına.
3-Davacı davada kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 1.500 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine;
4-Davacı tarafça dosyaya yapılan 8 tebligat gideri 48 TL, 3 yazı gideri 30 TL, 1 dosya posta gideri 35 TL, 4 bilir kişi ücreti 720 TL olmak üzere toplam 833 TL bozma öncesi, 750 TL bilirkişi ücreti ve 130 TL iki dosya posta masrafı olmak üzere toplam 1.713 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," hükmünün yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıdan alınmasına, 27.04.2015 günü oybirliğiyle karar verildi.