20. Hukuk Dairesi 2016/14318 E. , 2019/3745 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ile davalı vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 13/01/2014 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; ..... yüzölçümlü, 229 parsel sayılı taşınmazın kapsadığı alanın önceden Mayıs-1325 tarih 71 ilâ 80 sıra sayılı daimi kayıtlarla 23/40 hissesinin muhtelif kişilere, 17/40 hissesinin Hazineye ait tapulu arazi iken 1926 yılında...... taksim ve ortaklığın giderilmesi davasında 11/01/1940 tarih 15/1 sayılı kararla taşınmazın tarla nitelikli 878,564 m²’lik bölümünün bölünerek taksimine ve taşlık-çalılık nitelikli 22.201,202 m²’lik bölümünde satılarak ortaklığın giderilmesine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, 22.201,202 m²lik bölümün açık artırma usulüyl..... satıldığı ve 01/04/1944 tarih 118 sıra sayılı tapuya tescil edildiği, 1946 yılında taşınmazın tamamının çevresi ile birlikte devlet ormanı sınırları içerisine alındığı, 1975 yılında Orman Kadastro Komisyonu tarafından 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. madde uygulaması ile taşınmazın orman sayılmayan makilik olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, dava konusu 229 parselin tamamının 2/B kapsamında kaldığından orman dışına çıkarılarak Hazine adına tespit gördüğü ancak ikiye ifraz edildikten sonra 590 parselin 2/B olarak, 229 parselin makilik alan olarak değerlendirildiği, vekil edenlerine ait tapunun 229 parselde kaldığından bahisle herhangi bir revizyon görmediği, 229 parselde kalan vekil edenine ait tapu miktarının da 2/B kapsamında kaldığı ve bedelsiz iadesi gerektiği halde Hazine tarafından iade edilmediği iddiasıyla 229 parselde kayıtlı taşınmazın Hazine adına kayıtlı tapusunun iptali ile 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca 192.000 m²’sinin davacı kayıt maliki adına tesciline, tescil talebi kabul edilmediği takdirde şimdilik 1.000 TL’nin dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 05/01/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile de tazminat talebini 20.000 TL’ye artırmış fakat ıslah harcı ödememiştir.
Mahkemece, tapulara ilişkin mülkiyet iddialarının kadastro mahkemesinin 24/05/2005 tarih 2004/1 Esas - 2005/5 Karar sayılı kesinleşmiş kararıyla reddedildiği, dava konusu tapulara ilişkin davacılarca açılan dava reddedildiğinden ve kesin hüküm olduğu anlaşıldığından davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında dava konusu taşınmazın bedelsiz iadesi, aksi takdirde TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece usul ve kanuna aykırı olarak hüküm kurulmuştur.
......
Dava 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra 13.01.2014 tarihinde açılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hukukumuzda ilk derece yargılamasının beş temel aşamadan oluşması öngörülmüştür. Bunlar sırası ile dilekçelerin karşılıklı verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hükümdür. HMK’nın “ön incelemenin kapsamı” başlıklı 137. maddesinde “Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, 138. maddesi dikkate alınarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, gerektiği takdirde bu konuda karar verilmeden önce, tarafların ön inceleme duruşmasında dinlenebileceği, ön inceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyebileceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği belirtilmiştir. Ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar ile sınırlı olmak üzere tanık dinleme, belge inceleme, bilirkişi görüşü alma, keşif yapma ve yemin teklif etme gibi işlemler yapılabilir, ancak tahkikata yönelik işlemler yapılamaz. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez (m.137/2). Taraflar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tahkikat için duruşmaya davet edilir (m.147/1).
Mahkeme, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder (m.184/2), sonra sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkarılacak davetiyede belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir (m.186/1). Sözlü yargılamada mahkeme, tarafların son sözlerini sorar ve hükmünü verir (m.186/2).
Temyize konu davada, yargılamanın 03.05.2016 tarihli son celsesinde tahkikatın bittiği tefhim edilip sözlü yargılama için gün ve saat tayin edilmeden hüküm verilmiştir. Mahkemece, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 186 ve devamı maddeleri gereğince sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara tebliğ edilerek ve sözlü yargılamada taraflara son sözleri sorularak hükmün açıklanması gerekirken açıklanan sıra izlenmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 297/2 maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi mevcuttur. Davacının dava dilekçesindeki taleplerinin 229 parselde kayıtlı taşınmazın Hazine adına kayıtlı tapusunun iptali ile 6292 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca 192.000 m²’sinin davacı adına tesciline, tescil talebi kabul edilmediği takdirde tazminat istemine ilişkin olmasına rağmen davacının tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış olması da bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 28/05/2019 günü oy birliği ile karar verildi.