17. Hukuk Dairesi 2018/5620 E. , 2020/3838 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkili tarafından trafik sigortası yapılan davalıya ait aracın, 03.02.2009 tarihinde sürücü belgesi olmayan ...ın sevk ve idaresinde iken tek taraflı trafik kazasına karıştığı, müvekkilince araçta bulunan ve yaralanan üçüncü kişiler için toplam 7.041,32 TL ödendiğini yapılan icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiği gerekçesi ile itirazın iptaline ve %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece Dairemizin ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
1-Dava, tek taraflı kazada davalıya ait aracın içindeki dava dışı yolcu ..."nın yaralanması sonucunda davacı ... tarafından 3. kişiye ödenen tazminatın sigortalı davalıdan rücuen tazminine yönelik icra takibine ilişkin itirazın iptali davasıdır.
KTK"nun 95. maddesinde "Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın
kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir" hükmüne yer verilmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4.b maddesinde ise; tazminatı gerektiren olayın, aracın Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevkedilmesi sonucunda meydana gelmesi halinde, sigortacının işletene kusur oranında rücu edebileceği belirtilmiştir.
Bu durumda mahkemece yukarıda Anılan bu düzenlemelere göre; davalı sigortalıya ait araç sürücüsünün kazadaki kusuru oranında davacının rücu hakkının doğacağı da gözetilerek; davaya konu trafik kazasında kaza anında aracı kullanan sürücünün ehliyet durumunun araştırılması, konusunda uzman makina mühendisi bilirkişiden kazanın oluşumunda davalı sürücüsünün kusur oranının ne olduğu konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alındıktan sonra, aktüer bilirkişiden rücuya konu alacak yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli hesap raporu alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 20/d bendi "Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir" hükmünü içermektedir. Görüldüğü gibi Yasa"nın 20/d bendinde tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin ancak noterler tarafından yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ancak böyle bir satış ve devir işlemi araç üzerindeki mülkiyet hakkını devre elverişlidir. Bu devrin yöntemince aracın kayıtlı olduğu, tescil müdürlüğüne bildirilmemesi yüzünden aracın tescil kaydında bir değişiklik yapılmaması satışa konu aracın mülkiyetinin geçişini engellemez ise de, anılan yasa maddesinde belirtilen türden resmi bir satış ve devir işlemi yapılmaksızın, satış işlemine dayalı olarak işleten sıfatının ve araç üzerindeki mülkiyet hakkının devredildiğinin kabulü mümkün değildir.
Somut olaya bakıldığında; Zorunlu Trafik Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi getirtilmeden, mahkemece, kazaya karışan
aracın, dava konusu aracın harici satış yoluyla kayıt maliki olan davalı ... tarafından dava dışı..."ya satıldığı bu kişinin de yine harici olarak ... isimli şahsa sattığı kazanın ise aracın ..."in fiili hakimiyetinde ... isimli şahsın sevk ve idaresinde iken gerçekleştiği, dolayısıyla davalının bahse konu aracın fiili hakimiyetini ve ekonomik yararlanmasını dava dışı ..."ya devrettiğinin sabit olduğu, davalı ..."in işletenlik sıfatının kalmadığı dosya arasındaki bilgi ve belgelere göre sabit olduğuna göre davalı ..."ye husumet yöneltilmesinin mümkün olamayacağından bahisle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç yukarıda yazılı yasal düzenleme ve dosya içeriğine uygun olmamıştır.
Bu durumda mahkemece, kazaya karışan aracın sigorta poliçesinin davacı ... şirketinden istenmesi ve kaza tarihinden önce aracın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesinde öngörülen biçimde devrini gerçekleştirmeyen kaza tarihinde kayden malik görülen araç sahibi ..."nin KTK"nın 3-85 maddeleri uyarınca, araç sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı gözetilerek sorumluluğunun bulunduğunun kabulü gerekirken, yazılı gerekçelerle davalı yününden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 23/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.