19. Hukuk Dairesi 2017/5217 E. , 2019/5474 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonucunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalıların yönetimini üstlendikleri mimaroba - sinanoba konutlarına 01.03.1997 tarihli protokole göre 09.01.1999 ve 11.01.1999 tarihli faturalar ile akaryakıt satıldığını yakıt bedelinin ödenmemesi üzerine açılan 2000/679 esas sayılı dava sonucunda alacağın 28.01.2004 tarihinde tahsil edilebildiğini, BK"nın 105. maddesi uyarınca mal varlıklarında meydana gelen azalmanın munzam zarar olarak ödenmesi gerektiğini ileri sürerek 19.739,26 TL’nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Emlak Bankası vekili, talebin zamanaşımına uğradığını ve davacının alacağını tahsil ettiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Davalı ... İnş ve Tes. A.Ş. vekili, davanın zamanaşımına uğradığını beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının alacağını yargı yolu ile tahsil ettiği, yargılamanın uzun sürmesinin davalılara ait bir kusur olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2013/1703 esas ve 2013/18115 karar sayılı ve 18.11.2013 tarihli bozma ilamında, “Dava munzam zararın tahsili istemine ilişkindir. Munzam zarar BK"nın 105. (TBK 122) maddesinde; "Alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat edemedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir. " şeklinde düzenlenmiştir. Alacağın tahsili amacıyla açılan ilk davanın uzun sürmesi ve tahsilâtın geç yapılması munzam zarar talep edilemeyeceği anlamına gelmez. Bu durumda mahkemece alacaklının munzam zarara uğradığının ispatı yönünde sunduğu deliller incelenip konusunda uzman bir bilirkişiden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.” denilmek suretiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu neticesinde, davacının ... A.Ş. bayisi olarak davalı tarafa kalorifer yakıtı temin edip sattığının anlaşıldığı, davacının çalıştığı sektör göz önüne alındığında anılan iddiasının yerinde olduğu, davacının alacağını zamanında elde etmiş olabilseydi aynı miktar akaryakıt almasının hayatın olağan akışına uygun göründüğü, diğer bir deyişle, davacı, davalıdan zamanında alacağını tahsil etmiş olsaydı, elde edeceği miktar kadar akaryakıt alabilecek olduğu ve sonuç itibariyle para kaybından etkilenmeyecek şekilde akaryakıt temin etme imkânına kavuşacak olduğu, bu durumda davacının munzam zarar talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı, davalılara sattığı akaryakıt bedelinin ödenmediğini, bunun için dava açmak zorunda kaldığını, uzun süren yargılama sonucunda aldığı ilamın icrası sonucu eline geçen anapara ve faiz toplamının sattığı akaryakıt bedelini bile karşılamadığını belirterek munzam zarar talep etmiştir. Davacı munzam zararının sebebi olarak sattığı akaryakıtı yerine koyamama olarak bildirmiştir. Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, konusunda uzman bilirkişi heyeti oluşturularak önce davacının davalılara hangi tür akaryakıtı ne miktarda sattığı ve satış bedelinin ne zaman ödenmesi gerektiğini saptattırmak, satış bedelinin ödenmesi gerektiği tarihte davacının sattığı akaryakıt tür ve miktarında yeni akaryakıtı kendi tedarikçisinden kaç liraya tedarik edebileceğini buldurmak, daha sonra akaryakıt bedeli için açtığı davada tahsil ettiği anapara ve faiz toplamını tespit ettirmek olmalıdır.
Davacının davalılardan tahsil ettiği anapara ve faiz toplamının, davacının sattığı malı yeniden tedarik etmesi için ödemesi gereken bedelle kıyaslayıp arada davacı aleyhine bir fark varsa davacının munzam zararının bu olduğunun kabulü ile sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporu bu ilkelere uygun düzenlenmemiştir. Eksik soruşturmayla hüküm kurulamaz, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 09/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.