10. Hukuk Dairesi 2014/10307 E. , 2015/7839 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, Kurumca resen tahakkuk ettirilen fark işçilik ve prim borcunun ihtirazi kayıtla ödenmesinden sonra yersiz olduğu ididiası ile iadesi ve Kuruma karşı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, davacı şirketin T.C.Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde oluşturulan TSK Elele Vakfı ile yaptığı 25.10.2007 tarihli sözleşme kapsamındaki ihaleli işi, davacı şirket tarafından tescil ettirilip de 26.03.2008 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa kapsamına alınan 1129679 Sicil numaralı işyerinden 26.03.2008-21.07.2008 tarihleri arasında işçilik bildirimi yapılmak suretiyle bitirmesinden sonra; ilişiksizlik belgesinin alınması talebine istinaden, davalı Kurumca henüz müfettiş incelemesine gidilmeden asgari işçilik değerlendirmesi esnasında alınan hakediş tutarı olan 4.870.000,00 TL üzerinden Kurumca esas alınan %6,75 oranı ile birlikte çıkartılan fark 312.179,07 TL "lik işçilik bildirimi sonrasında davacı şirketin süresinde ve yasal prosedür kapsamında itirazı nedeniyle, bu kez, %25 indirim uygulanmaksızın yapılan müfettiş incelemesi sonrasında 312.179,07 TL yerine, 421.754,07 TL fark işçilik tahakkuk ettirildiği, davacı şirketin bu tutarı, ihtirazi kayıt koyarak 11.08.2010 tarihinde ödediği, davacı şikretin prm tahakkukundan sonra süresinde yaptığı itirazın Kurum Komisyon kararındaki "davacı şirkete ait 1133899 ve 10130953 sicil numaralı işyeri sigortalıları haricinde ve ihale makamı nezdinde çalıştırılan sigortalılarla yapılan mobilya işi harici işlerin yapıldığının tespit edilmesi" gerekçesi ile reddedildiği anlaşılan olayda; mahkemece, aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda 26.06.2008 tarihli ihale makamından alınan yazının 15.maddesinde "davacı şirketin işin konusu olan mefruşat, züccaciye, her türlü elekrtikli ve elektronik donanımları piyasadan hazır halde satın aldığının" belirtilmesi nedeniyle davacı şirketin davacının devamlı işyeri işçileri ile davaya konu işleri yapabileceğinin kabul edildiği ve somut veriler içermediği kabul edilen müfettiş raporu nedeniyle, davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmakta ise de; verilen kararın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye tabi olduğu anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasanın 79. maddesi, “Bu Kanunun 83 üncü maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar tarafından ihale yoluyla yaptırılan her türlü işler, gerçek veya tüzel kişilerce yapılan inşaatlardan dolayı yeterli işçilik bildirmiş olup olmadığı Kurumca araştırılır….” düzenlemesini içermekte olup; aynı Yasanın 83. maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar ise, “Genel ve katma bütçeli kuruluşlar, il ve belediyeler veya sermayesinin en az yarısı genel ve katma bütçeli kuruluşlar ile il ve belediyelere ait olan teşekkül ve müesseseler, kamu iktisadi kuruluşları ve bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri, Kanunla ve Kanunların verdiği yetkiye dayanarak kurulan kurum ve kuruluşlar, döner sermayeli kuruluşlar…” olarak belirtilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun “Prim Belgeleri” başlığını taşıyan 79’uncu maddesinin 12’nci fıkrasında; bu Kanunun 83’üncü maddesinde belirtilen kurum ve kuruluşlar tarafından ihale yoluyla yaptırılan her türlü işlerden dolayı yeterli işçilik bildirmiş olup olmadığının Kurumca araştırılacağı, usul ve esasları yönetmelikle belirlenecek bu araştırma sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğunun anlaşılması durumunda, bildirilmemiş olan işçilik tutarı üzerinden hesaplanan prim tutarının, gecikme zammı ile birlikte sigorta müfettişince inceleme yapılması istenilmeksizin işveren tarafından ödendiği takdirde, işyeri hakkında sigorta müfettişine inceleme yaptırılmayabileceği belirtilmiş; 16’ncı fıkrasında; Kuruma, yeterli işçilik bildirilmiş olup olmadığının araştırılmasına ilişkin yöntem, işin yürütümü için gerekli olan asgari işçilik tutarının tespitinde ve Kuruma yeterli işçilik bildirmiş olup olmadığının araştırılmasında dikkate alınacak asgari işçilik oranlarının saptanması ve asgari işçilik oranlarına yönelik itirazların incelenerek karara bağlanması amacıyla Kurum bünyesinde Asgari İşçilik Tespit Komisyonu kurulduğu açıklanmıştır.
01.10.2008 tarihinden itibaren uygulanan 5510 Sayılı Kanunun 85’inci maddesinde de benzer düzenlemelere yer verilmiş olup; dava konusuna ilişkin olarak öncelikle belirtilmelidir ki; çeşitli tarihlerde Kurumca çıkarılan genelge ve genel tebliğlere ekli listelerde asgari işçilik oranları belirlendiğinden, işin yapıldığı dönemde yürürlükteki asgari işçilik oranlarının dikkate alınması gerekir. Kurumun düzenleyici nitelikteki bu işlemine karşı idari yargı yoluna başvurarak iptal kararı alınmadıkça bir başka işçilik oranına dayanılarak hesaplama yapılamayacağı gibi, listede açıklanan işi bölümlere ayırıp her biri için ayrı işçilik oranları alınması da mümkün değildir. Ancak, ihaleli işlerde bölümler halinde keşif özetine bağlanmış farklı ihale konuları varsa, her biri için listede belirlenen asgari işçilik oranının esas alınması gerektiği kabul edilmelidir.
12.05.2010 tarihinde yürürlüğe giren ve 5510 Sayılı Yasaya dayalı olarak çıkartılmış yeni Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde de benzer hükümler öngörülmüş olup, 110.vd maddelerinde ihaleli işlerde asgari işçilik uygulaması yapılırken, ihale konusu işlerde kesin kabulün ya da geçici kabulün noksansız yapıldığı tarihe kadar Kuruma bildirilmiş olan işçilik miktarının dikkate alınacağı, ilgili Kurum ünitesince ihale konusu işlerde yapılan araştırma sonucunda tespit edilen ve Kuruma bildirilmediği anlaşılan asgari işçilik miktarı üzerinden hesaplanan prim tutarının, aksine bir tespit olmaması hâlinde, ihale konusu işin faaliyet süresinin son ayına mal edilerek tahakkuk ettirilmek suretiyle gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte ödenmek üzere işverene tebliğ olunacağı ve bu tebliğden sonra itiraz prosedürü açıklanmış ve 5510 sayılı Yasanın konu ile ilgili benzer düzenlemeyi öngören 85. maddesinde; “Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrasında belirtilen usûllerle Kuruma bildirilmediği tespit edilen asgarî işçilik tutarı üzerinden Kurumca re"sen tahakkuk ettirilen sigorta primleri, 88 inci ve 89 uncu maddeler dikkate alınarak işverene tebliğ edilir. İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazın reddi halinde işveren, kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz.” hükmü yer almaktadır.
Eldeki davada ise; Mahkemece, öncelikle, davacı şirketin, asgari işçilik oranına itirazı nedeniyle Kurumca Asgari işçilik Tespit komisyonundan alınan %9 oranının hangi kriterler esas alınarak %9 olarak belirlendiğinin sorulması ve denetlenmesi gerekir. Sonrasında ise; şayet oran genelgelere göre uygun belirlenmiş ise, bu kez davacı şirketin itirazı nedeniyle %25 oranında indirim yapılmaksızın şirketin istihkak bedellerinden dışarıdan temin edilen malzemeli işçilik faturaları ve bildirimler düşülmek suretiyle, hesap yapabilecek nitelikte aralarında yeminli mali müşavirinde bulunduğu bilirkişi heyetinden 5510 sayılı Yasanın 85’inci maddesine uygun şekilde, denetime elverişli bir rapor aldırılarak davacı şirketin Kuruma fark işçilikten kaynaklanan prim borcunun olup olmadığını yapılacak bir hesap ile tespit etmek; diğer taraftan, davacı şirketin ihale konusu işleri devamlı işyeri işçileri dışında, ihale makamı nezdindeki işçiler tarafından yapıldığına dair Kurumca yapılan bir tespit, kontrol tutanağı veya başkaca bir delilin varlığı da araştırılarak tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna istinaden hüküm verilmesi isabetsizdir. Aldırılacak bilirkişi raporunda; şayet, farklı tutarlar belirlenirse, Kurumca belirlenen tutardan hangi yönleri ile ayrıldığı ve aradaki farkın kaynağının gösterilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.