10. Hukuk Dairesi 2020/7842 E. , 2021/7572 K.
"İçtihat Metni" : Ankara 13. İş Mahkemesi
Dava, kurum işleminin iptali ile yeniden aylık bağlanması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili özetle, davacının şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşandığını, eski eşi ile birlikte yaşamadığını, anne ve babasından aldığı dul aylığının kesilmesine ve geriye dönük olarak daha önce alınan maaşların iadesine ilişkin haksız ve yersiz gerçekle bağdaşmayan hukuksuz kurum kararının iptali ile müvekkilinin maaşlarının bağlanmasına, maaş kesilme ve geri iade edilme kararının tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili, davacının talebini kabul etmeyerek, muvazaalı bir boşanma söz konusu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, davanın kabulü ile, davalı kurumun davacı ile ilgili yapmış olduğu işlemin iptali ile davacının annesinden dolayı almış olduğu, aylıkla ilgili olarak kurum işleminin iptaline ve davacıya yeniden iptal edilen aylığın bağlanmasına karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Özetle; tüm dosya kapsamına göre davacı ile boşanılan eşin birlikte yaşadıklarına ilişkin son kurum tespitinin aksinin ispat edildiği, böylece mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı kurum vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı kurum vekili kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, davacının hak sahibi sıfatıyla aldığı ölüm aylığının kesilmesine yönelik kurum işleminin iptali ile yeniden aylık bağlanması istemine ilişkindir.
Hakkında verilen boşanma kararı 07.03.2003 tarihinde kesinleşen davacıya, yaşamını yitiren sigortalı üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, davalı Kurumca gerçekleştirilen işlemle kesildiği ve yersiz olarak ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında; eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri Ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıklar ile kurum raporunda belirtilen komşularının tespit edilerek ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, adres hareketleri ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, özellikle Kurum Rapor’u öncesi döneme ilişkin seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Emniyet Müdürlüğü araştırması yapılmalı, uyuşmazlık konusu dönemde boşanan eşlerin kayıtlı oldukları adresleri yönünden anılan yerde görev yapmış/yapmakta olan, mahalle/köy muhtar ve azalarından kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
İnceleme konusu davada; davalının eski eşinin davacıdan boşandıktan sonra 12.05.2003 tarihinde başka birisi ile evlendiği, bu kişiden çocuğunun bulunduğu ve bu kişi ile de 06.05.2008 tarihinde boşandığı, davacı ile eski eşi arasında nafaka artırım davaları olduğu anlaşılmakla, dava tarihleri de dikkate alınarak bu dönemlerde davacı ile eski eşinin ayrı yaşadıkları sabit ise de, 26.01.2011 öncesi dönem yönünden davacının ikametgahında yeterli araştırma yapılmadığı görülmekle, İstasyon Mahallesi adresinde kolluk tarafından usulüne uygun olarak, bilgi veren kişilerin isimleri ile birlikte yaşama olgusu araştırılmalı, ayrıca İstasyon Mahallesi muhtar ve azaları dinlenerek bu dönem yönünden bir kanaate ulaşılmalıdır. Diğer taraftan 5510 sayılı Kanunun 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanakların aksi sabit oluncaya kadar geçerli olup, aksinin ancak eş değer belgelerle ispatlanmasının gerektiği göz önünde bulundurularak, toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, somut davada Kurum denetim raporunun aksinin ispat edilemediği ve 26.01.2011 tarihi itibariyle davacı ve eski eşinin birlikte yaşadıklarının sabit olduğu göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının, HMK"nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.