22. Hukuk Dairesi 2017/20411 E. , 2019/4025 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi asıl ve birleşen dosyadaki davacılar vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirkete ait işyerinde 01/02/2006 tarihinden 31/03/2011 tarihine kadar çalıştıklarını, bu tarihte işverenin haksız olarak iş sözleşmesine son verdiğini, müvekkilin çalışma hayatı boyunca sürekli mesai yapmak zorunda kaldığını ancak ücretlerinin ödenmediğini, müvekkillerin izinlerini davalı tarafından kanuna uygun olarak kullandırılmadığını, tatil günlerini izin sürelerine dahil ettiğini, davalı işverinin yaptığı iş gereği 7 gün 24 saat çalışılması gerektiği için bayram tatilleri ve resmi tatillerde de müvekkilin çalıştığını, bu çalışmalara karşın ücret ödenmediğini belirterek kıdem tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkil şirketin asıl işveren ... Elektrik Dağıtım A.Ş."n"in alt işvereni durumunda olduğunu, müvekkil şirketin ihalesinin 31/12/2010 tarihinde bitecekken asıl işverenin ihale süresini üç ay daha uzatınca 31/03/2011 tarihinde sona erdiğini, müvekkil şirketin işten elini çektiğini, çoğu zaman müvekkil firmanın işi bitse de firma işçileri ihaleye alan yeni şirkete toplu olarak geçtiklerini yani işverenin işçisi olarak çalışmaya devam ettiklerini, davacının iş sözleşmesine son verilmediğini, bu sebeple kıdem tazminatının reddine karar verilmesi gerektiğini, fazla mesai ile ilgili olarak da kanunlar çerçevesinde fazla çalışmaları karşılığında ilgili personele izin kullandırılabileceğini, fazla mesai yapan personele izin verilerek bu durumun telafi edildiğini, bu nedenle fazla çalışma ücreti talebinin de reddi gerektiğini, davacıya asıl işverenin iş sözleşmesinin üç ay uzatıldığı ve başkaca bildirime gerek kalmaksızın iş sözleşmesinin 31/03/2011 tarihinde sona ereceğinin kendisine bildirildiğini ve imzasının alındığını, bu nedenle ihbar tazminatının da reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama, tüm dosya kapsamındaki delillere göre yazılı gerekçe ile asıl davanın ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında, davacılar tarafından ayrı ayrı açılan davaların birleştirilmesi ve davalı işverenin aynı olması sebebi ile birlikte görülerek sonuca bağlanmasının usul hukuku ilkelerine uygun olup olmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 166. maddesine göre aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Aynı Kanun"un 167. maddesine göre ise mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder.
Dava arkadaşlığı, zorunlu ve ihtiyari dava arkadaşlığı olmak üzere iki tür olup, 6100 sayılı Kanun’da düzenlenmiş bulunmaktadır. Kanun’un 59. maddesine göre, “Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hâllerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır. Yine Kanun’un 57. maddesine göre, “Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması, ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri ya da davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması hallerinde ihtiyari dava arkadaşlığı söz konusu olabilir. Birden fazla kimsenin dava arkadaşlığı şartları bulunmaksızın birlikte dava açabilmeleri ya da kendilerine karşı dava açılabilmesi usul hükümlerine göre mümkün değildir.
Belirtmek gerekir ki, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olsa bile, işçilik alacaklarına ilişkin uyuşmazlıkların özelliği gereği bu tür davaların birlikte görülmesi doğru değildir.
İddia ve savunmanın usule uygun şekilde araştırılması, delillerin tümüyle toplanıp ayrıntılı olarak değerlendirilmesi ve hukuki gerçekliğin tam olarak sağlanması ve ayrıca kararın, Yargıtay denetimine elverişli olabilmesi için dava dosyalarının ayrı ayrı görülüp sonuçlandırılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda, aynı işverene karşı ayrı ayrı açılan davalar birleştirilerek yargılama yapılmışsa da, dava konusu işçi alacakları bakımından davacıların hizmet sürelerinin, ücretlerinin ve yapılan iş ile çalışma bölümlerinin farklılığı dikkate alındığında bu tür davalarda birden fazla işçinin açtığı dava dosyalarının birleştirilerek, birlikte yargılama yapılıp, hüküm kurulması doğru olmamıştır. Zira dava konusu alacaklar işçinin hizmet süresi, ücreti, yapılan iş ve çalışma şekline göre ayrı ayrı belirlenmekte ve her işçinin durumuna uygun olarak hüküm kurulmaktadır. Davacıların her biri işverenle aralarındaki farklı iş sözleşmelerine göre davalı nezdinde çalışmışlardır. Her birinin talepleri de gerek sebepler ve sonuçlan gerekse diğer yönleri itibariyle bir diğerinden bağımsız niteliktedir. Bu itibarla dava arkadaşlığı şartları bulunmamasına rağmen davacı işçilerin davalarının birlikte görülmesi hatalı olup, davaların tefrikine karar verilerek ayrı ayrı yapılacak yargılama sonucuna göre hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Bu sebeple Mahkemece davalar tefrik edilmeli; her bir davacı için ayrı esasa kaydedilerek, yapılacak yargılama sonucuna göre karar verilmelidir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.