20. Hukuk Dairesi 2013/7168 E. , 2013/8500 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... Köyü 127 ada 10 nolu 2082,25 m2 yüzölçümlü taşınmaz, belgesizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak fındıklık niteliği ile davalı ... adına tesbit edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu iddia ederek, orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Müdahil davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu iddia ederek davaya katılmıştır.
Mahkemece, taşınmazın (G) harfi ile gösterilen bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu, (B) harfi ile gösterilen bölümünün orman sayılan yerlerden olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne ve 127 ada 10 nolu taşınmazın bilirkişi raporuna ekli krokide (G) harfi ile gösterilen 1495,84 m2 yüzölçümlü bölümün orman niteliği ile Hazine adına tesciline, aynı krokide (B) harfi ile gösterilen 586,41 m2 yüzölçümlü bölümün tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi ve Hazine tarafından taşınmazın (B) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik olarak, davalı gerçek kişi tarafından taşınmazın (G) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda; çekişmeli taşınmaz memleket haritası ve hava fotoğraflarında kısmen orman sayılan yerlerden olduğu açıklanmakla birlikte, Dairemizin geri çevirme kararı üzerine aynı orman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ekindeki aplikeli memleket haritası ve hava fotoğrafında davalı taşınmaz, yeşil renkli ormanlık alanda işaretlenmiş olup, raporda tamamının orman sayılan yerlerden olduğu belirtilmekle, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı yönünde duraksama olmuştur. Bu durumda, karara dayanak alınan uzman orman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor çelişkili olduğundan, taşınmazın öncesinin orman niteliğini belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz. Bu nedenle;
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 30.09.2013 günü oy birliğiyle karar verildi.