10. Hukuk Dairesi 2020/10909 E. , 2021/3710 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Ankara 25. İş Mahkemesi
Dava, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 29.01.2007 tarihinden itibaren annesinden dolayı yetim aylığı aldığını, aylığın kesildiğini haricen öğrenmesi üzerine Kuruma başvurduğunu, Kurumun cevabi yazısında muvazaalı boşanma nedeniyle aylığın kesildiği ve 01.11.2008 tarihinden itibaren davacının almış olduğu aylıkların iadesinin talep edildiğinin belirtildiğini, davacının eski eşinden anlaşmalı boşanmadığını, boyandıktan 5 yıl sonra aylık talebinde bulunduğunu, eski eşiyle sadece müşterek çocukları dolayısıyla görüştüğünü, eski eşinin yurt dışında çalışmakta olduğunu ve Türkiye’ye geldiğinde çocuklarını görmek için davacıyı ziyaret ettiğini; ancak aynı evde yaşamadıklarını beyanla, kesilen aylığın kesilme tarihi itibariyle yeniden bağlanarak yasal faizi ile birlikte ödenmesini ve davacının Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Kurum işleminin yerinde olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi tarafından,
“Tüm dosya kapsamı, tanık ifadeleri, dosya içerisine celp edilen belgeler dikkate alındığında Davacı ile boşandığı eşi ..."in seçmen kütüklerinde yer alan ikamet adresleri aynı olması,,Davacı ile boşandığı eşi ... aynı okullarda oy kullanmış olmaları, Sosyal Güvenlik Kontrol Memuru tarafından düzenlenen rapordan sonra ... 14/01/1986 tarihinden itibaren Kerpiçhane Sok. 22/2 olan adresini 14/12/2011 tarihinde İsmetpaşa Mah. 83.Sokak Pala Apartmanı 26/5 Sultangazi-İstanbul adresine nakletdiği dikkate alınarak davacının yetim aylığını kesen kurum işleminin yerinde olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
Gerekçesiyle,
“1- Davanın reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından,
“Kurum kontrol memurlarınca tutulan aksi sabit oluncaya kadar geçerli bulunan tespit tutanağının somut verilere dayalı olduğu, aksinin ispatlanamadığı, davacının Kasım/2011 tarihine kadar aynı adreste oturdukları, dinlenen tanık Galip"in beyanının denetim raporuyla örtüştüğü, kurum işleminin yerinde olduğu, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.”
Gerekçesiyle,
“1)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,” şeklinde karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; sosyal güvenlik denetmeni tarafından düzenlenen raporun gerçeği yansıtmadığını, kurum denetmen raporunda beyanı bulunan komşuların davacıyı tam olarak tanımadıklarını, aralarında herhangi bir sosyal bağın bulunmadığını, davacının boşandıktan sonra engel abisi ile birlikte yaşadığını, davacının 2002 yılında boşandığını ve 2007 yılında maaş bağlanması için talepte bulunduğunu, Kurum denetmenleri tarafından yeterli araştırma yapılmadığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Bu aşamada, özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili nüfus müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili nüfus müdürlüğünden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, eşlerin boşanma sebebi, boşanma ilamında velayet, çocukla kişisel ilişki, nafaka, tazminat hükümleri varsa nasıl yerine getirildikleri belirlenmeli, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise ödeme için adına açılan banka hesabında kayıtlı yerleşim yeri saptanmalı, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, anılan mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Yargılama konusu somut olaya gelince; Mahkemece, Kurum denetmeni tarafından denetimin yapıldığı adreste denetmene, davacının çocukları ve boşandığı eşiyle birlikte yaşadığını beyan eden 6 ve 8 numaralı dairelerde ikamet eden komşuları kolluk ve muhtarlık vasıtasıyla araştırılıp tanıklıklarına başvurulmalı; davacının boşandığı eşinin uyuşmazlık konusu dönemde fiilen oturduğu adresler sorularak bu adres/adreslerde Emniyet Müdürlüğü/Jandarma Komutanlığı aracılığıyla araştırma yapılmalı; davacının boşandığı eşi adına su, elektrik, telefon abonelikleri olup olmadığı araştırılmalı; davacının uyuşmazlık konusu dönemde kayıtlı adreslerinde görev yapan mahalle muhtar ve azalarının kanaat edinmeye yetecek sayıda tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, çelişki oluşursa giderilmeli; davacı ve boşandığı eşinin uyuşmazlık konusu dönemdeki medula kayıtları celp edilip tespite konu sürede ayrı ayrı her ikisinin de hangi sağlık kuruluşlarına başvurdukları ve beyan ettikleri adresler araştırılmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığında şüphe bırakmayacak şekilde ortaya konulmalı ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 22/03/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.