9. Hukuk Dairesi 2019/5960 E. , 2020/131 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 25. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ : GEBZE 1. İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi davalı avukatının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi"nin kararı süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının 03/07/2014-26/12/2016 tarihleri arasında davalı işyerinde vardiya amiri olarak çalıştığını, davalı işyerinde 30"un üzerinde işçi çalıştığını, yazılı fesih bildiriminde "21/12/2016 tarihinde işverenliğimizin bilgisi ve izni olmaksızın 20:29 ve 20:34 saatlerinde üretimde olan paletleri fabrika içinden fabrika dış alanına çıkardığınız, paletleri kırdıktan sonra kırdığınız paletleri siyah poşet ile taşıyıp arabanıza koyduğunuz tespit edilmiştir. 4857 sayılı yasanın 25/2 -e bendinde işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması halinde işverene haklı nedenle derhal fesih hakkı düzenlenmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, iş akdiniz 4857 sayılı iş kanununun 25/2-e maddesi uyarınca 26/12/2016 tarihinde haklı nedenle derhal feshedilmiştir." yazdığını, fesih gerekçesi yapılan eylemin 21/12/2016 tarihinde gece vardiyasında çalışırken, deponun bir kenarına atılı kırık tek bir paleti kullanmak için aldığını, küçük bir poşetle aracına koyduğu bu paletin zaten hurda olarak deponun kenarına bırakıldığını, davalı işyerinde daha öncede bu hurda paletlerin işçiler tarafından kullanılmasına izin verildiğini, iş yerinden kolileri, naylon poşetleri, yemekhanede kalan yemek ve ekmekleri dahi işçilerin alıp götürebildiklerini, işverenin bilgisi ve onayı ile gerçekleşen bu gibi sayısız durumda hiç bir işçinin iş akdinin sonlandırılmadığını, işverenlikçe aksine bununla ilgili duyuru ve ihtarda yapılmadığını, davacının bundan önce uyarıya konu olabilecek başka bir eyleminin olmadığını, olayın ertesi günü kendisinden savunma istendiğinde davacının durumu olduğu gibi ifade ettiğini, güveni kötüye kullanmak veya hırsızlık yapmak anlamında bir eylemde bulunmadığını yinelediğini, işyerinin uğradığı bir zarardan da söz edilemeyeceğini, davacıdan savunma alınmadığını, "sen istifanı ver, aksi halde ne tazminat alabilirsin ne de başka işe gidebilirsin" şeklinde kanuna ve ahlaka aykırı bir teklif sunulduğunu iddia ederek davacının işe iadesine, işe iade kararına ve yasal sürede başvurusuna rağmen işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının 8 brüt maaş tutan olarak belirlenmesine, işe iadesi için işverene müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve işe iade kararının kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre içinde doğacak 4 aylık giydirilmiş ücreti tutarının davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 03/07/2014-26/12/2016 tarihleri arasında davalı işyerinde vardiya amiri olarak çalıştığını, davacının iş akdinin dava dilekçesinde belirtilen hususlar yönünden fesih edildiğini, ancak davacı tarafın kırık olan tek bir paleti kullanmak için almış olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, davacının bir palet değil iki palet aldığını, bu paletlerin kolileri istiflemek için kullanıldığını, kullanım sırasında kırılan paletlerin ise fabrika dışında istiflenerek hurda bedeli olarak satıldığını, davacının işverenin izni ve onayını almadan bu paletleri aldığını, paletleri kırdıktan sonra siyah poşete koyup arabasına koyduğunu ve evine götürdüğünü, kırılan paletlerin fabrika dışında istiflenerek hurda bedeli ile satıldığını, davacının bu eylemi hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davalı şirketin kırılan veya depo içerisinde kullanılmakta olan paletlerin işçiler tarafından kullanabileceğine dair hiç bir zaman açık bir onayı yada izninin olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) İlk derece Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davalı tanıklarının, davacının atıl şekilde duran paletleri kırdığını görmediklerini, normalde davacı tarafından alınan paletlerin işe yarayanların tekrar kullanıldığını işe yaramayanların ise, satıldığını beyan ettikleri; davacı tanıklarının ise, davacının aldığı paletlerin kırık palet olduğunu, bu tür paletlerin işçiler tarafından zaman zaman alınıp götürebildiğini, işyerinde atıl paletlerin satışa konu edildiğine şahit olmadıklarını beyan ettikleri, dosyada yer alan tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davacının almış olduğu paletleri kırmış olduğu yönünde görgü tanığı bulunmadığı, bu durumda davacının aldığı paletin kırk vaziyette ve atıl durumda olduğunun kabulünün gerekeceği; davacı tanıklarının beyanları ve davalı tanıklarının palet alımı nedeniyle daha önce işten çıkartılan işçi olmadığı yönündeki beyanları doğrultusunda, kırık paletlerin işçiler tarafından alınmasının işveren tarafından işyeri uygulaması haline getirilmiş olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu durumda davacının paleti alıp eve götürmesinin hırsızlık veya güven sarsıcı eylem olarak değerlendirilmeyeceğinin kabulünün gerektiği, hal böyle olunca, davalı işveren tarafından, iş akdinin haklı nedenle feshedilmiş olduğu yönündeki iddiasının ispatlanamadığı ve davacı işçinin eyleminin hakkaniyet ilkesi gereği geçerli fesih sebebi de sayılamayacağı gerekçesiyle feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
D) İstinaf Dairesi Kararı:
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonunda, yargılama sırasında dinlenen davacı tanık beyanlarına göre, davalı iş verenin, kırık ve işe yaramayan paletleri çalışanlarının almasına müsaade ettiği ve özellikle bu alımlar nedeni ile daha önce hiç bir çalışanın işten çıkarılmadığı hususunun da davalı tanık beyanları ile doğrulandığı, istinaf aşamasında dosyaya sunulan, davacı işçi hakkındaki, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesi"nin, 2018/944 Esas sayılı, feshe konu yapılan olayla ilgili ceza dosyasındaki nihai kararında da, davalı iş verenin, hurda paletleri çalışanlarının kullanmasına izin verdiği gerekçesi ile suç kastı bulunmadığı sonucuna ulaşılıp, davacı işçi hakkında, güveni kötüye kullanma suçlaması açısından beraat kararı verildiği, görülmüş olup, davacı hakkında daha önce de işten çıkarmaya yönelik gündem olduğu bu durumda olan bir çalışanın daha dikkatli olması gerekir iken herkesin göreceği şekilde, işverene ait bir malzemeyi kurallara aykırı olarak almasının beklenen bir davranış olmadığı , hurda paletlerle ilgili olarak iş yerinde tüm işçilerin bilgisi dahilinde, tutarlı bir uygulama olmadığı, en azında işverenlik tarafından işçilerin bu konuda yeterli düzeyde bilgilendirilmediği, bu itibar ile davalı işverenin, çalışanlar arasında eşit davrandığını, keyfi olunmadığını ve fesihte ölçülü davranılıp, feshin son çare olma ilkesine de uyulduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
E) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
F) Gerekçe
6100 sayılı HMK’nın 165/1. maddesi uyarınca “Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir”.
Somut olayda davacının iş akdi 26.12.2016 tarihli fesih yazısıyla "21/12/2016 tarihinde işverenliğimizin bilgisi ve izni olmaksızın 20:29 ve 20:34 saatlerinde üretimde olan paletleri fabrika içinden fabrika dış alanına çıkardığınız, paletleri kırdıktan sonra kırdığınız paletleri siyah poşet ile taşıyıp arabanıza koyduğunuz tespit edilmiştir. 4857 sayılı yasanın 25/2 -e bendinde işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması halinde işverene haklı nedenle derhal fesih hakkı düzenlenmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, iş akdiniz 4857 sayılı iş kanununun 25/2-e maddesi uyarınca 26/12/2016 tarihinde haklı nedenle derhal feshedilmiştir." denilerek feshedilmiştir.
Bölge adliye mahkemesi tarafından davacı işçinin feshe konu edilen eyleminin aynı zamanda ceza davasına da konu edildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Ceza Dairesi’nin 2018/944 esas ve 2018/2017 karar nolu ilamında davacı işçinin işyerine ait kullanım dışı paletleri işverene haber vermeden alıp götürebilmesi bakımından davalı işverenin genel bir kabulünün olduğu, bunun bir yönüyle işyeri uygulaması haline geldiği gerekçesiyle beraat kararı verildiğine göre davalı işverenin kendisinin izin verdiği uygulama nedeniyle gerçekleştirdiği ve feshin haklı veya geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle işe iade kararı verilmişse de temyize de konu edildiği üzere bölge adliye mahkemesi ceza dairesinin kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurulmuş olup karar henüz kesinleşmemiştir. Kesinleşmemiş kararın adeta kesinleşmiş gibi davanın kabulüne gerekçe yapılması yerinde değildir. Mahkemece yapılacak iş ceza davası sonunda verilen kararın kesinleşmesi beklenerek davacının hukuki durumunu kesinleşen ceza davası sonucuna göre değerlendirmektir.
G) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine 13.01.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.