10. Hukuk Dairesi 2014/17321 E. , 2015/7820 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının Kuruma borçlu olmadığının tespiti ile yaşlılık aylıklarından yapılan kesintinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Kurum vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-01.01.2001 tarihinde gerçekleşen trafik kazasında, kesinleşen ceza mahkemesi kararı ile 3/8 oranında kusurlu bulunan davacının yaşlılık aylıklarından, Kurumca sigortalıya yapılan geçici iş göremezlik ödeneğinin tahsili için 5510 sayılı Kanunun 96. Maddesi gereği kesinti yapıldığı anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasanın 96. maddesi, “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a)Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b)Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren (Değişik ibare:13.02.2011-6111 S.K./44.mad) yirmi dört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, (Değişik ibare:13.02.2011 - 6111 S.K./44.mad) yirmi dört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermektedir. Madde metninden de anlaşıldığı üzere, anılan maddeye dayalı mahsup yada genel hükümlere göre geri alma işlemi, işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen ödemeleri kapsamakta olup sigortalılara uğradıkları zararlardan dolayı yapılan yardımların işveren yada 3. kişilerden kesinleşmiş bir mahkeme kararı bulunmadan anılan madde kapsamında mahsup yada tahsili mümkün değildir.
1479 sayılı Kanunun 67. maddesinde “Bu Kanun gereğince bağlanacak aylıklar, nafaka borçları dışında, haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez.
Ancak, sigortalılara veya hak sahibi kimselerine Kurumca fuzulen ödendiği anlaşılan her türlü aylık yardımlar 55 inci maddenin son fıkrası saklı kalmak kaydiyle, ilgililerin, sonraki her çeşit istihkaklarından, kesilmek suretiyle geri alınır.” hükmüne yer verilmiş, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 93. maddesinin 1. fıkrasının “Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88 inci maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez. …” hükmü ile de, gelir, aylık ve ödeneklerin hangi hallerde haczedilebileceği belirlenmiştir. Davacıya, 1479 sayılı Kanun kapsamında 01.09.1999 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı belirgin olup anılan maddelerde sayılan istisnalar kapsamına girmeyen davaya konu Kurum alacağı yönünden davacının yaşlılık aylığından haciz ve benzeri yollarla kesinti yapılamayacağı da açıktır.
Kaldı ki, 01.01.2001 tarihinde meydana gelen trafik-iş kazasına dayalı Kurumca tahakkuk ettirilen borç nedeni ile açılan davada, davacının Kurum alacağının zamanaşımına uğradığını da ileri sürmesi nedeni ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109. Maddesinin “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.” hükmü de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki davanın dayanağını oluşturan olayın gerçekleşme tarihinden itibaren 10 yıl geçtiği anlaşılmakla, Kurumca, davacının yaşlılık aylıklarından yapılan kesintilerin dayanağını oluşturan alacağın zamanaşımına uğradığı da belirgindir.
Hal böyle olunca, davacının davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.