19. Hukuk Dairesi 2018/3203 E. , 2019/5469 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı, 22/04/2009 tarihinde dava dışı ... "ın Gölcük Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefaret Kooperatifinden çektiği krediyi kefil olarak imzaladığını, dava dışı borçlu ..."ın krediye karşılık ipotek olarak gösterilen arsanın borcunu karşılamasına rağmen davalının, hakkında Gölcük İcra Müdürlüğü"nün 2010/2133 esas sayılı icra dosyası ile takip başlatarak 2011 yılı Mayıs ayından itibaren maaşı üzerine haciz konulmasına sebep olduğunu belirterek maaş haczinin kaldırılarak arsanın satışına karar verilmesi ve icra dosyasına yapılan ödemelerinin yasal faizi ile birlikte tahsiline ve % 40 "dan az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif, davada tüketici mahkemesinin görevli olmayıp asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, krediyi çekmek için mükellef olmanın şart olduğunu, icra takibine konu bononun çekilen esnaf kredisi nedeniyle krediye ilişkin olarak verildiğini, kredinin 25.000 TL için çekildiğini, bu kredi ile ilgili olarak 8 tane bono alındığını, söz konusu bonolar ile ilgili olarak davacının kefil olduğunu, takipten farklı olarak 7 tane daha bono bulunduğunu, sadece davacı ile ilgili olarak işlem yapmadıklarını, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla da takip yapıldığını belirterek, haksız davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kısmen kabulü ile, davacı taraf kefil için takip koşulu oluşmadığından Gölcük İcra Müdürlüğü"nün 2010/2133 esas sayılı takip dosyasında davacı kefil için başlatılan takipte takip tarihi itibariyle borçlu olmadığının tespitine, davacı hakkında yapılan icra takibinin davacı yönünden durdurulmasına, hüküm kesinleştiğinde icranın davacı bakımından eski hale iadesi ile davacıdan yapılan kesintilerin davacıya iadesine, davacı tarafın yasal koşulları oluşmadığından kötüniyet tazminatına ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Hüküm Yargıtay, 13. Hukuk Dairesi"nin 2013/2256 esas ve 2013/5963 karar ve 11/03/2013 tarihli ilamıyla; “Somut olayda, uyuşmazlığa konu kredi, tüketici kredisi niteliğinde olmadığından uyuşmazlığın 4077 sayılı Yasa kapsamında kalmadığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre uyuşmazlığın çözümü genel mahkemelerin görevindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde esasa girilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının davalı alacaklı SS Gölcük Esnaf Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Koop. ile ... arasında imzalanan esnaf kredisini kefil olarak imzaladığı, söz konusu kredinin aynı zamanda ipotek ile teminat altına alındığı, bu itibarla asıl borçluya başvurarak onun hakkında başlatılan takibin sonuçsuz kalması ve borç aciz vesikasına bağlandıktan sonra kefile müracaat edilebileceği, icra takip tarihi itibariyle takip koşulu oluşmadığı gerekçesiyle davacının borçlu olmadığının tespitine, davalı alacaklı tarafından yapılan icra takibinde takip şartının gerçekleşmemiş olması nedeni ile haksız olmakla birlikte kötüniyetli sayılamayacağından davacı tarafın bu talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Hüküm Dairemizin 2016/9803 esas ve 2017/5171 ve 19/06/2017 tarihli ilamında; “Adı geçen dosyada davalı kooperatif tarafından davacı aleyhine başlatılmış kambiyo senedine dayalı takip bulunmaktadır. Bu dosyada ipoteğin paraya çevrilmesi istemi bulunmamaktadır. Mahkemece, davaya konu edilmeyen Gölcük İcra Müdürlüğü"nün 2011/2116 sayılı icra takibi yönünden karar tesis edilmesi doğru görülmemiştir. Bunun dışında, Gölcük İcra Müdürlüğü"nün 2010/2133 sayılı icra dosyasındaki takibe konu olan senette lehdar, T. Halk Bankası A.Ş."dir. Dosyadaki senet örneğinden kooperatif lehine ciro olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece, senet aslı istenip, lehtar banka tarafından, davalı kooperatife yapılmış bir ciro olup olmadığı araştırılıp, ciro yoksa davalı kooperatifin kambiyo senedi nedeniyle alacak hakkı olmadığı saptanarak duruma göre bir karar verilmesi, şayet ciro varsa, ticari nitelikteki kredide ipoteği aşan miktar yönünden alacaklının talep hakkı bulunduğu gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabul kararı verilmesi doğru görülmemiş, mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, dava, kambiyo senedi nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu"nun 24.03.2005 tarih ve 188 sayılı kararının 11. fıkrasında, asliye ticaret mahkemeleri konusunda müstakil ticaret mahkemesi kurulmuş olan yerlerde İstanbul dışındaki yerler için büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki merkez ilçe ile diğer ilçelerin adı ile kurulu ağır ceza merkezlerinde oluşturulan müstakil ticaret mahkemelerinin yargı çevresinin, yalnız büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalan ilçeleri kapsamına alacak biçimde, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresi olarak tespitine karar verildiği, Gölcük İlçesi"nin adli yargı bakımından Kocaeli Ağır Ceza Mahkemesi"nin mülhakatı olduğu gibi büyükşehir belediyesi statüsünde olan Kocaeli ilinde müstakil ticaret mahkemesi bulunduğu için bu durumda uyuşmazlığın Kocaeli asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği ve görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Gölcük 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin Tüketici mahkemesi sıfatıyla 2012/347 esas ve 2012/488 karar ve 06/11/2012 tarihli kararı Yargıtay 13. Hukuk Dairesi"nin 2013/2256 esas ve 2013/5963 karar ve 11/03/2013 tarihli ilamıyla genel görevli asliye hukuk mahkemelerinin davaya bakmaya görevli olduğu gerektiğinden bahisle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla karar verilmiştir. Kararın yeniden temyizi üzerine Dairemizin 2016/9803 esas ve 2017/5171 ve 19/06/2017 tarihli ilamıyla bu kez esastan bozulmuştur. Daha önceden mahkemece uyulan göreve ilişkin Yargıtay 13. Hukuk Dairesi"nin kararı ile mahkemenin görevi kesinleştiğinden Dairemizin esasa ilişkin bozma gerekçeleri üzerinde durularak varılacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekir iken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 09/12/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.