22. Hukuk Dairesi 2016/5901 E. , 2019/4013 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde işe başladığı 07/06/1999 tarihinden önceki hizmetleri dikkate alınmadan hatalı olarak intibakının yanlış yapıldığını, davacının işe alındığı 07/06/1999 tarihi itibariyle derecesinin 9. dereceden olduğunun tespiti ile anılan tarihten sonra intibaklarının buna göre yapılması gerektiği ve fark ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı ilkokul mezunu olarak 2160 günlük yani dört yıllık ödediği primler nedeniyle 5. ücret derecesinden işe başlatıldığını, 9. dereceden işe başlatılması için dokuz yıllık çalışmasını belgeler ile kanıtlaması ve bu süreyi Sosyal Sigortalar Kurumu prim ödeme belgesi ile kanıtlaması gerektiğini, davacının bu şartları sağlayamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkeme kararında yazılacak hususlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Maddeye göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Öte yandan, kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararın hüküm fıkralarının, açık, anlaşılır, çelişkisiz ve uygulanabilir olması gerekmekle birlikte, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi sebeple haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 298/2. maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde özellikle düzenlenmiştir.
Gerekçe - hüküm çelişkisi, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık bozma sebebidir
Somut olayda, mahkeme kararının gerekçesinde “...Toplu İş Sözleşmesinde düzenlendiği şekilde, 9. dereceden işe başlaması şeklinde intibakının yapılması için gereken 9 yıl meslekte çalıştığını çalışma belgeleri ile ispat edemediği gibi, dava aşamasında da 9 yıl meslekte çalışmasına ilişkin çalışma belgelerini dosyaya sunamamıştır. Davacı, Toplu İş Sözleşmesinde aranan şartları yerine getirmiş olması halinde, 9. dereceden intibak hakkını elde edebilecektir. Davalı kurumun savunmasında belirttiği gibi, Toplu İş Sözleşmesinde aranan şartları yerine getirememiştir. Dolayısıyla Toplu İş Sözleşmesinde düzenlenen, 9. dereceden işe başlama ve intibak hakkını elde ettiğini ispatlayamamıştır.” belirtilmiş, hüküm kısmında ise davanın reddine şeklinde hüküm kurulmuş ancak devamındaki 1. fıkrada “Davacının, davalı işyerinde işe başladığı 07.06.1999 tarihinden önceki hizmetlerinin dikkate alınmadan hatalı olarak intibakının yanlış yapıldığının, davacının işe alındığı 07.06.1999 tarihi itibariyle derecesinin 9. dereceden olduğunun tespiti ile anılan tarihten sonra intibaklarının buna göre yapılması gerektiğinin tespiti,” şeklinde hüküm kurulduğu anlaşılmakla, bu duruma göre gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunduğu gibi hükmünde kendi içinde çelişkili olması sebebiyle Mahkemece verilen kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21/02/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.