20. Hukuk Dairesi 2013/4056 E. , 2013/8464 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 21.2.2006 tarihli dava dilekçesi ile, sınırlarını bildirdiği 17.000 m2 taşınmazı müvekkilinin nizasız fasılasız malik sıfatı ile kanunun öngördüğü zamanaşımı süresince kullandığını belirterek tapusuz taşınmazın müvekkili adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde tapulama çalışmaları 02/05/1968 tarihinde kesinleşmiş, dava konusu taşınmaz tescil harici bırakılmıştır.
Mahkemece davacının Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki dava konusu yeri para ve emek sarf etmek sureti ile kültür arazisi haline getirmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmişse de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede daha önce orman tahdidi yapılıp yapılmadığı araştırılmamış, fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın (C) harfi ile gösterilen kısmının 365 nolu parsel içinde kaldığı bildirilmiş olmasına karşın, 365 parsel sayılıtaşınmazın kadastro tutanağı ve tapu kaydı dosya içerisine alınmamıştır. Ayrıca orman bilirkişi raporunda taşınmazın memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu bildirilmiş ve ekte gösterildiği yazılmış olmasına karşın rapor ekinde bahsedilen haritalar bulunmamaktadır. Eksik inceleme ve araştırmaya, çelişkili bilirkişi raporlarına dayalı hüküm kurulamaz.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazın bir kısmının içinde bulunduğu belirtilen 365 parsel sayılı taşınmaza ait kadastro tutanağı ve tespiti esas tutulan belgeler ile daha önce çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı sorularak,eğer yapılmışsa orman kadastrosuna ait tüm tutanaklar ve haritası, eski tarihli ve taşınmazın tespit dışı bırakıldığı tarihlere ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, dava tarihinden 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları ilgili yerlerden getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis, bir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, varsa kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumları duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmelidir.
Yukarıda açıklanan araştırma sonucu; taşınmazın bulunduğu yerde kesinleşmiş orman tahdidi olup davalı taşınmazın da kesinleşen Devlet Ormanlarının dışında kaldığının saptanması halinde, bu kez; eski tarihli ve taşınmazın tespit dışı bırakıldığı tarihlere ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları ile komşu parsellere ilişkin kadastro tespit tutanak ve dayanakları çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapıları, bitki örtüsü ve çevreleri incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, çekişmeli taşınmazların miktarı ve konumuna göre 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi gereğince orman içi açıklığı niteliğinde olup olmadıkları, orman içi açıklıklarının zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmeli; taşınmazların dere yatağı olup olmadığı yönünden jeolog bilirkişiden, zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadıkları yönünden ziraatçı bilirkişiden rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, (murisler) yönünden de Tapu ve ilgili Kadastro Müdürlükleri ile Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... ve davalı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 26/09/2013 günü oy birliği ile karar verildi.