17. Hukuk Dairesi 2018/4075 E. , 2020/3832 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, davacılardan ...’in eşi, diğer davacıların babası olan ...’in 28.09.2014 tarihinde vefat ettiğini, miras bırakanın 28.06.2013 tarihinde... Bahariye Şubesinden 48 ay vadeli 20.000,00 TL ihtiyaç kredisi kullandığını, önceden maktu olarak hazırlanmış olan kredi sözleşmesi ile birlikte, davalıya yıllık kredi hayat başvuru formu, hayat sigortası prim talimat formu, yıllık kredi hayat bilgilendirme formunun imzalatıldığını, yapılan poliçeye göre vefat tazminatının 21.000,00 TL olduğunu, 1 yıl sonra kredi hayat sigortasının davalı şirket tarafından yenilendiğini, 28.06.2014 başlangıç tarihli 1 yıl süreli kredi hayat sigortası yapıldığını, bu
poliçede vefat tazminatı olarak 17.096,00 TL kabul edildiğini, miras bırakanın 22.04.2014 tarihinde... Bahariye Şubesinden 36 ay vadeli 30.000,00 TL tutarlı ihtiyaç kredisi kullandığını, kredili hayat sigortası yapıldığını, vefat tazminatının 31.500,00 TL olduğunu, miras bırakanın tatil yaptığı sırada 28.09.2014 tarihinde kalp krizi geçirdiğini, tüm müdahalelere rağmen vefat ettiğini, miras bırakanın iki kredi dışında da, ... Bankası A.Ş, ..., ..., ... Bankası ve ... Bankasından da değişik miktarlarda krediler kullandığını, davalı şirket ile birlikte tüm sigorta şirketlerine ayrı ayrı başvurulduğunu, davalı şirket dışındaki tüm sigorta şirketlerinin hayat poliçelerinden kaynaklanan vefat tazminatlarını davacılara ödediğini, davalı şirketin 03.12.2014 tarihli davacıların poliçelerden kaynaklanan vefat tazminat taleplerinin reddine karar verildiğini bildirdiğini, ret gerekçesinde, miras bırakanda, 28.03.2013 tarihinden önce Diabetez Mellitus (Şeker Hastalığı) mevcut olduğunun, bu konuda müteveffa tarafından şahsen doldurulup imzalanan 22.09.2014 ve 28.06.2013 tarihli kredi hayat sigortası başvuru formunda bahsedilmediği, mevzuat gereği beyan yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olduğunun bildirildiğini, 19.01.2015 tarihli ihtarname ile miras bırakanın kalp krizi nedeniyle öldüğü, mevcut şeker hastalığının ölüme bir katkısı bulunmadığı, ölüm raporunda ölüm nedeni olarak kalp krizinin açıkça belirtildiği, yasal mevzuat gereği vefat tazminatının ödenmesi gerektiği, kullanılan kredinin bir başka bankadan kredi çekmek suretiyle tamamen kapatıldığını, davalı şirketin vefat tazminat bedellerinin tamamını ödemekle yükümlü olduğunu iddia ederek, hayat sigortaları poliçelerinden kaynaklanan 48.762,00 TL vefat tazminatının ödeme ret tarihi 03.12.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara miras payları oranında verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili müteveffanın kullandığı kredi ile ilgili olarak, müvekkili şirket nezdindeki kredi grup hayat sigortası kapsamına girmek için 22.09.2014 tarihli yıllık kredi hayat sigortası başvuru formunu doldurduğunu, imzalayarak tamamen sağlıklı olduğunu beyan ettiğini, müvekkili şirketin sigortalının sigorta başvuru ve sağlık beyan formdaki bu beyanlarını esas alarak mevcut risk kabul yönetmeliği kapsamında değerlendirme yaparak, sigorta
teminatı verme doğrultusunda karar aldığını, 27-70 Yaş Kredili Hayat Sigorta Poliçesi düzenlediğini, yine aynı şubeden kullandığı kredi ile ilgili olarak sigorta poliçesinin düzenlendiğini, müteveffanın Diabetis Mellitus hastalığı bulunmasına rağmen, sağlık beyan formlarındaki soruları hayır olarak yanıtlayarak ilgili formları imzaladığını, ölüm belgesinde sigortalının Diyabetes Mellitus hastalığı nedeniyle vefat ettiğinin tespit edildiğini, birinci dereceden alacaklı... Bahariye Şubesine, beyan yükümlülüğüne aykırı davranılması nedeniyle poliçeden doğan vefat tazminatının ödenmeyeceğinden bahisle davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bölge Adliye mahkemesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b/1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dava, hayat sigorta sözleşmesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Poliçenin tanzim edildiği ve rizikonun gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesi ile sigorta sözleşmesinin kurulması sırasındaki sigortalının doğru bilgi verme (beyan) yükümlülüğü düzenlenmiştir. Sigorta hukukuna ilişkin genel düzenleme mahiyetinde olan bu hüküm, hayat sigortalarında da uygulanmaktadır.
6102 sayılı TTK"nun 1435. maddesinde "Sigorta ettiren, sözleşmenin yapılması sırasında bildiği veya bilmesi gereken tüm önemli hususları sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Sigortacıya bildirilmeyen, eksik veya yanlış bildirilen hususlar, sözleşmenin yapılmamasını veya değişik şartlarda yapılmasını gerektirecek nitelikte ise, önemli kabul edilir. Sigortacı tarafından yazılı veya sözlü olarak sorulan hususlar, aksi ispat edilinceye kadar önemli sayılır" denilmek suretiyle; sigorta ettirenin, sözleşmenin kurulması sırasındaki doğru beyan yükümlülüğünün kapsamı düzenlenmiştir.
Somut olayda davacılar murisinin kullanmış olduğu 2 ayrı banka kredisi nedeniyle, 28.06.2014-28.06.2015 ve 22.09.2014-22.09.2015 tarihleri için 2 ayrı hayat sigorta
sözleşmesi düzenlenmiş; poliçelerin düzenlenmesinden sonra 28.09.2014 tarihinde davacıların murisi vefat etmiştir.
Davalı taraf, davacılar murisinin poliçe tanziminden önce mevcut olan şeker hastalığını bildirmeyip sözleşmenin kurulması sırasında beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu aykırılık nedeniyle de zararın teminat dışı kaldığı savunmasında bulunmuştur. Mahkemece sigortalı murisin önceden var olan şeker hastalığı ile kalp krizi sonucu ölümü arasında, illiyet bağının bulunduğu yönünde görüş bildiren bilirkişi raporu benimsenerek davanın reddine karar verilmiştir.
Hükme esas alınan 28.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda; Muris ..."in poliçelerin başlangıç tarihlerinden önce 14.09.2009 tarihinde Şeker "Diabetes Mellitüs" teşhisinin olduğu bu tarihten şeker hastalığı ilaçlarını kullandığı ve sigortalı tarafından şeker hastalığının bilindiği ölüm sebebi olan kalp krizi ile beyan etmediği şeker hastalığı arasında illiyet bağının olduğu rapor edilmiştir.
Davacılar murisi tarafından imzalanan Yıllık Kredi Hayat Başvuru Formunda, herhangi bir rahatsızlığı olmadığı bildirilmiş; poliçeden önce mevcut olan şeker hastalığı beyan edilmemiştir. Davacılar murisinin poliçe öncesinde mevcut bu hastalığı nedeniyle düzenli ilaç kullandığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Sigortalının ölüm belgesinde ölüme yol açan sebebler bölümünde Miyokart İnfarktuse ve altta yatan sebebler bölümünde de Diabetes Mellitüs"ün yazıldığı ve kalp krizi esnasında diyabete müdahale edilmediği ölüm nedenin kalp krizi olduğu belirtilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda şeker hastalığı ile kalp krizi arasında illiyet bağının var olduğu tespiti dikkate alındığında riskin kapsamı konusunda değerlendirme yapma hakkı bulunan sigortacıya bildirilmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda mahkemece öncelikle, dosyanın Adli Tıp Kurumu"na gönderilerek, dosya kapsamındaki tedavi belgeleri ve davacılar murisinin yaşı değerlendirilmek suretiyle, müteveffanın kalp krizi nedeniyle ölümü ile poliçe öncesinde var olduğu anlaşılan şeker hastalığı arasında illiyet bağı olup olmadığının kesin olarak tespiti yönünden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarıının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 23.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.