MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların .... Aile Mahkemesinin 04.12.2009 tarih ve 2009/1067 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını ve müşterek çocuğun velayetinin davacıya verilerek, çocuk lehine aylık 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede nafakanın yetersiz kaldığını ileri sürerek, halen 150 TL olan nafakanın 400 TL"ye artırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; talebin fahiş olduğunu, müvekkilinin nafaka takdir edildiği tarihte daha yüksek ücretle çalışırken işyerinden ayrılmak zorunda kaldığını ve şimdi daha düşük bir ücretle çalışmaya başladığını, yeniden evlendiğini ve kirada oturduğunu, nafakanın artırılmasını gerektirecek nedenlerin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile aylık 150 TL olan iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren aylık 330 TL"ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
TMK."nun 182/2 maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.
Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir.

Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların...... Aile Mahkemesinin 12.01.2010 tarihinde kesinleşen 2009/120 E. 2009/1067 K. sayılı kararı ile boşandıkları, 2004 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin anneye verildiği, karar ile müşterek çocuk lehine aylık 150 TL iştirak nafakasının davalıdan tahsiline karar verildiği görülmüştür.
Taraflar hakkında yaptırılan sosyal ekonomik durum araştırmalarında; davalının ... Etiket isimli işyerinde asgari ücretle çalıştığı ve başkaca geliri bulunmadığı, 350 TL karşılığında asgari ücretle çalışan ikinci eşi ile kirada oturduğu, adına kayıtlı 10 dönüm tarlası olduğu, davacının ise grafiker olarak asgari ücretle çalıştığı, annesine ait evde kira ödemeden müşterek çocuk ile birlikte oturduğunun tespit edildiği görülmüştür.
Davalı vekilinin mahkemeye sunmuş olduğu çalıştığı işyerinden alınan yazılı belgede, davalının iş akdine 21.12.2012 tarihinde son verildiğinin belirtildiği görülmüştür.
Dosyada dinlenen davalı tanıkları davalının iş akdine, yaşanan ekonomik kriz sonrası işveren tarafından son verildiğini beyan etmişlerdir.
Müşterek çocuk...18.12.2012 tarihi itibariyle ilkokul 3. sınıf öğrencisidir.
Yukarıda izah olunan nedenlerle; somut olayda, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim ile ..’in yayınladığı ...artış oranı, davacının tespit edilen gelir durumu ve özellikle nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) tespit edilen gelir durumu nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı fazla olup, TMK"nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.