Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı, kadastroca adına tespit ve tescil edilen 506 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydının davalıların maliki olduğu 507 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünü de kapsamına aldığını, bu bölüme davalıların fidan dikmek suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, tapu iptal-tescil, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Müdahil S., çekişme konusu 507 parsel sayılı taşınmazın ferağa icbar davası sonucu hükmen adına tesciline karar verildiğini ve kesinleştiğini, davalıların sıfatlarının kalmadığını belirterek husumet yokluğu nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tapu iptal ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, müdahil S.vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu kaydı ve zilyetliğe dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, kadastroca dava konusu 507 nolu parsele uygulanan Şubat 1934 tarih 1758 nolu tapu kaydının sınırlarının iki yönü itibariyle zemine uyduğu, diğer iki yönü açısından açık kaldığı, böylece tapu kaydının miktarı ile geçerli olduğu 507 nolu parseli kapsadığının söylenemeyeceği, diğer taraftan, 507 nolu parsele uygulanan Şubat 1934 tarih 1758 nolu iskan tapusunun kayıt maliklerinin ölüm tarihleri ile kadastro tespit tarihi dikkate alındığında, bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm üzerinde davacı yararına 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 13/c maddesinde öngörülen şartların oluştuğu gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak 1.100 m²"lik bölüm yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, çekişme konusu 507 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin Şubat 1934 tarih 1758 tarihli tapu kaydına dayalı olarak 14.6.1979 tarihinde davalılar adına yapıldığı 15.1.1986 tarihinde kesinleşen kadastro komisyon kararı uyarınca davalılar adına sicil kaydının oluştuğu; eldeki davanın 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 31.1.1994 tarihinde açıldığı; davacı adına kadastro komisyon kararı uyarınca 14.2.1986 tarihinde tescil edilen 506 nolu parsele uygulanan ve davada dayanılan 29.11.1985 tarih, 4 sıra nolu tapunun geldisini oluşturan 1934 tarih 760 sıra nolu iskan tapusu maliklerinin ise K.oğlu Z., zevcesi Z., kızı M.iken, yapılan satış işlemleri sonucunda davacının malik olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, davalılar tarafından, yargılamanın devamı sırasında çekişmeli 507 parsel sayılı taşınmazın 26.11.1999 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile S. İ.e satışının vaad edildiği, bu sözleşme uyarınca açılan ferağa icbar davası sonucunda, S. İ. adına hükmen tesciline karar verildiği ve 23.10.2000 tarihinde kararın kesinleştiği; S. İ."in de eldeki davada yer aldığı görülmektedir.
Mahkemece, yapılan uygulama sonucunda, fen bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve krokide (A) harfi ile gösterilen bölümün, davacının tutunduğu tapu kapsamında değil, davalı tarafa ait 507 sayılı parselin tespitine esas Şubat 1934 tarih 1758 nolu tapu kaydı kapsamında kaldığı saptanmış durumdadır.
Her nekadar, Mahkemece, çekişmeli bölüme davalının dayandığı tapu kaydının uymadığı, davalı tapusunun hukuki değerini yitirdiği kabul edilmiş ise de, bunun doğru olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Ş. dava konusu 507 sayılı parselin tespitine esas alınan Şubat 1934 tarih, 1758 nolu tapu kaydının iskanen oluştuğu, 1934"te iskanen oluşan bu tapunun maliklerinin, R. oğlu M., eşi H.ve oğlu H.i olduğu; tapu kaydının tedavül etmediği, malikleri R.oğlu M.in 28.07.1944 tarihinde, eşi Havva"nın 30.9.1969 tarihinde, oğlu Hasbi"nin ise 23.01. 1961 tarihinde "de öldüğü kayden sabittir.
Bu durumda, ölüm tarihleri dikkate alındığında, tapu maliklerinden M."in payı yönünden tapu hukuki kıymetini kaybetmiş ise de, tapu maliklerinden H. ve H.yönünden 3402 sayılı Kadastro Yasanın 13/ B- c, TMK"nun 713/ 2 maddesinde öngörülen koşullarının oluştuğunu, bir başka ifadeyle 507 sayılı parselin kadastro tespitine esas alınan 1934 tarih 1758 nolu tapu kaydının hukuki kıymetini kaybettiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Bilindiği üzere, iskan yasaları uyarınca verilen yerler, müşterek mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan, tapu maliklerinden H. ve H..yönünden tapunun hukuki değerini koruduğu kuşkusuzdur
Hal böyle olunca, değinilen hususlar gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, eksik tahkikatle yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı Hazinenin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.