12. Ceza Dairesi 2013/27957 E. , 2014/16602 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Özel hayatın gizliliğini ihlal
Hüküm : CMK"nın 231/11. maddesi gereğince hükmün açıklanması ile TCK"nın 134/2, 62, 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, denetim süresi içinde sanığın suç işlemesi nedeniyle duruşma açılarak açıklanması suretiyle sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
CMK"nın 231. maddesinin 11. fıkrasında, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmesi halinde veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkemece hükmün açıklanacağı belirtilmiş olup, bu iki halin gerçekleştiğinin saptanması durumunda, mahkemece yapılacak işlem, önceden verilen ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu olması nedeniyle hukuki varlık kazanmayan hükmün açıklanmasından ibarettir. Bu iki şarttan birine aykırılık nedeniyle hükmün açıklanması halinde mahkemece, uygulanmasında yasal zorunluluk bulunduğu halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi nedeniyle uygulanamayan yasal hükümler hariç olmak üzere önceki hükümde bir değişiklik yapılmayacağından, yeniden kurulan hüküm de önceden verilen hükmün infazını sağlamaya yöneliktir. Yeniden hüküm verilmesi ise yalnızca sanığın “kendisine yüklenen yükümlülüklerin yerine getirilememesi” halinde mümkündür. Bu şart gerçekleştiğinde, sanığa yeni bir imkan sağlamayı düşünen yasa koyucu, yükümlülüğün yerine getirilememesi haline münhasır olarak mahkemeye, sanığın durumunun değerlendirilmesi suretiyle, cezanın kısmen infazına yada önceki hükümde yasal zorunluluk nedeniyle tartışılamayan erteleme veya seçenek yaptırımlara çevirme kurumlarının değerlendirilmesi suretiyle yeniden hüküm kurması imkanını sağlamıştır. Bu son halde dahi mahkeme, sübut ve nitelendirmenin değiştirilmesi veya önceki uygulamadan dönme yönünden bir imkâna sahip olmamakta, yalnızca önceki hükmün varlığı kabul edilerek, belirli bir kısmının infaz edilmemesi ya da önceki hükümde değerlendirilemeyen TCK’nın 50 veya 51. maddelerinin uygulanması yetkisine sahip olabilmektedir. Kural olarak hükümlerin açıklanması, duruşma açılmak ve taraf teşkili sağlanmak suretiyle yapılmak zorunda ise de, denetim süresi içinde kesinleşmiş bir yargı kararıyla kasten yeni bir suç işlediği sabit olan sanık hakkında, yapılan işlem önceki hükmün açıklanmasından ibaret olduğundan ve bu şartın gerçekleşmesi halinde kesin yargı halini almış bir hükmün varlığı nedeniyle başkaca araştırılacak bir husus bulunmadığından, duruşma açılmaması hakkın özünü zedelemeyecektir.
Bu açıklamalar ışığında, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan yapılan yargılama sonucunda, sanığın TCK’nın 134/2, 62, 53/1-2-3. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, CMK’nın 231/5. maddesi gereğince sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası uyarınca sanığın 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına dair Ödemiş 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.06.2011 tarih, 2011/153 esas, 2011/418 sayılı kararını müteakip denetim süresi içerisinde sanığın kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle hükmün CMK"nın 231/11. maddesi gereğince açıklanmasına ilişkin aynı Mahkemenin 14.02.2013 tarih, 2013/9 esas, 2013/101 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi;
Dosya içeriğine göre, sanık ..."in, mağdur Özlem ile cinsel ilişkiye girdikleri sırada, onun bilgisi dışında, taşınabilir telefonuyla çekim yapıp, elde ettiği mağdurun cinsel içerikli çıplak görüntülerini, mağdurdan habersiz ve onun rızası olmaksızın, bluetooth sistemi aracılığıyla, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen diğer sanık Ümit"in cep telefonuna gönderdiği iddia ve kabulüne konu olayda,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilmemesine, ertelenmemesine ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
Sanığa isnat edilen TCK"nın 134. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun, aynı Kanunun 139/1. maddesi gereğince soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi olup, mağdurun, soruşturma aşamasındaki 09.12.2010 tarihli ilk ifadesinin aksine, gerek Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan 24.01.2011 tarihli beyanında, gerek duruşmanın 25.05.2011 tarihli oturumunda, sanıktan şikayetçi olmadığını belirtmiş bulunması karşısında, dosya içeriği itibariyle de, CMK’nın 223/9. maddesindeki derhal beraat kararı verilmesini gerektirir şartlar bulunmadığı nazara alınarak, kovuşturmada şikayet koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle sanık hakkındaki davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, yeniden yargılama gerektirmeyen bu hususta aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki davanın TCK"nın 134, 139/1, 73 ve CMK"nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE, 07.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.