10. Hukuk Dairesi 2020/7851 E. , 2021/7562 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : ... 3. İş Mahkemesi
Asıl dava, borçlu olmadığının tespiti ile tekrar aylık bağlanması, birleşen dava ise itirazın iptali, takibin devamı ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı-birleşen dava davalısı ve davalı-birleşen dava davacısı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun asıl dava yönünden esastan reddine, birleşen dava yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı-birleşen dava davalısı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Asıl davada davacı-birleşen dava davalısı vekili özetle, davacı-birleşen dava davalısı ve eski eşinin fiilen birlikte yaşamadıklarını hak sahibi sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının kesilmesi nedeniyle davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti ile tekrar aylık bağlanmasını; birleşen dava ile davacı Kurum, yersiz ödenen aylıkların tahsiline ilişkin Kurumca yapılan takibe itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAPy
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, asıl dava yönünden davacı-birleşen dava davasının davasının reddine, birleşen dosya yönünden ise Kurumun davacıya yapılan yetim aylığı ödemeler sonucu iptali istenen kısmın 38.452,63 TL olduğu, sağlık harcamalar nedeniyle iptali istenen kısmın 1.343,40 TL olduğu anlaşıldığından bu miktarlar üzerinden iptaline karar vermek gerektiğinden birleşen dosyada davanın kısmen kabulüne ve %20 oranında icra inkar tazminatı verilmesine" karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Dosyadaki yazılara, yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve özellikle aksi kanıtlanamayan kurum denetim memuru raporu ile muhtar ve aza beyanları, zabıta araştırması içeriğine göre davacının boşandığı eşiyle boşanmadan sonra fiilen birlikte yaşadığı hususunun sabit olduğunun anlaşılmasına göre usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan asıl dava yönünden verilen hükme yönelik davacı-birleşen dava davalısı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,
Birleşen dava yönünden, davacı kurum açısından karar tarihi itibariyle reddedilen bölümünün değeri 203,97 TL olup yasada öngörülen kesinlik sınırının altında olduğu bu itibarla kararın davacı yönünden kesin olduğu anlaşıldığından davacı-birleşen dava davalısı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kesin karar nedeniyle reddine, takip konusu alacağın tartışmalı olduğu açık olup icra inkar tazminatına hükmedilmesi isabetli olmadığından davacı vekilinin birleşen dava yönünden verilen hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
-Asıl dosya yönünden davacının davasının reddine,
-Birleşen dosya yönünden davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile;
a)... İcra Dairesinin 2016/24087 esas sayılı icra takip dosyasında davalının itirazının kısmen iptali ile, takibin 39.796,03 TL asıl alacak ile bu asıl alacaklardan 38.452,63 TL sinin borcun doğuş tarihi olan 26/08/2015 tarihinden, 1.343,40 TL sine borcun doğuş tarihi olan 09/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte takibin devamına, b)İcra inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı-birleşen dava davalısı vekili kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Asıl davada, davacı-birleşen dava davalısı borçlu olmadığının tespiti ile tekrar aylık bağlanmasını, birleşen davada ise davacı-birleşen dava davalısı Kurum itirazın iptali, takibin devamı ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Hakkında verilen boşanma kararı 13.06.2012 tarihinde kesinleşen davacı-birleşen dava davalısına, yaşamını yitiren sigortalı üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, davalı Kurumca gerçekleştirilen işlemle kesildiği ve yersiz olarak ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin ikinci fıkrasında; eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle Anayasa"nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanununun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıklar ile kurum raporunda belirtilen komşularının tespit edilerek ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, adres hareketleri ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, özellikle Kurum Rapor’u öncesi döneme ilişkin seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Emniyet Müdürlüğü araştırması yapılmalı, uyuşmazlık konusu dönemde boşanan eşlerin kayıtlı oldukları adresleri yönünden anılan yerde görev yapmış/yapmakta olan, mahalle/köy muhtar ve azalarından kanaat edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
İnceleme konusu davada; davacı-birleşen dava davalısının boşandıktan sonra adresini 03.07.2012 tarihinde İzmir’e aldırdığı ve bazı tanıkların davacıyı boşandıktan sonra bir süre (1 yıla yakın) görmediklerini beyan etmeleri karşısında, davacının İzmir adresinde kolluk araştırması yapılarak, bu adreste ikamet edip etmediği, etmiş ise kiminle ve hangi tarihte ikamet ettiği belirlenip, çocukların okul kayıtları da getirtilerek karar verilmesi gerekirken eksik araştırma sonucu tüm sürenin reddi isabetsizdir. Diğer taraftan sonraki dönem yönünden mahkemece yapılan inceleme yerinde olup, belirtilen eksiklikler giderildikten sonra boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı-birleşen dava davalısı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının, HMK"nın 373/2. maddesi gereğince yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 03.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.