21. Hukuk Dairesi 2016/10882 E. , 2018/473 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, maluliyet oranın tespitiyle, emekliliğe hak kazandığına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Sağlık Bakanlığı yönünden temyizde hukuki yarar bulunmadığından davalı Sağlık Bakanlığı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2- Davalı SGK vekilinin temyizine gelince;
Davacının talebi, çalışma gücü kaybı nedeniyle vergi indiriminden yararlanarak yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ilişkindir.
Mahkemece, davacının davasının kısmen kabulü kısmen reddi ile, davacının Sağlık Bakanlığı aleyhine açtığı davada Sağlık Bakanlığının iş bu davada husumet düşmemesi nedeniyle husumet yokluğu nedeniyle reddine,davacının SGK yönünden açtığı davasının ise; davacının Çalışma Gücü ve Meslek Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ek 1 bölüm A/3 madde kapsamında çalışma gücü en %60"nı kaybettiği ve yine 31/05/1985 tarihi ve 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü ek 1 bölüm A4 madde kapsamına çalışma gücünün en az 2/3"nü kaybettiğinin tespitine, maluliyet başlangıcı olan 30/10/2010 tarihini takip eden ay başı itibari ile 506 sayılı yasanın geçici 81/C maddesi gereğince 3600 gün prim, 15 yıl sigortalık süresi ve engelli vergi indiriminden yararlanarak emekliği hak ettiği ve yine 5510 sayılı yasanın 25 ve 26. maddelerine göre 10 yıllık sigortalık süresi 1800 gün prim ve 2/3 iş günü kaybı nedeniyle emekliliği hak ettiğini ve davacıya aylık bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunun 31/1. maddesinde; çalışma gücünün asgari % 80"ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece sakat, asgari % 60"ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece sakat, asgari % 40"ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü derece sakat sayılarak aynı maddenin ikinci fıkrasındaki oranlarda indirime gidileceği, 31/son maddesinde ise sakatlık derecelerinin tespit şekli ile uygulamaya ilişkin esas ve usuller Maliye, Sağlık ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarınca bu konuda müştereken hazırlanacak bir yönetmelik ile belirleneceği düzenlenmiştir. Yasanın verdiği yetkiye dayanılarak Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hazırlanmış ve 16.07.2007 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Üstelik 30.03.2013 tarihli Resmi Gazete"de yayınlanan en son tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükmünün 8. maddesi raporların düzenlenmesi ve özür oranının belirlenmesine ilişkin olarak özür oranlarının cetvelde bulunan oranlara göre özürlü sağlık kurullarınca belirleneceğini ifade etmektedir ve devamı maddelerinden 10. maddede özürlü sağlık kurulu raporuna itiraz başlıklı bölümde "farklı bir sağlık kurulu raporu alacak kişi en yakın farklı bir özürlü sağlık kurulu raporu vermeye yetkili hastaneye gönderilir,aynı yönde ise özürlü sağlık kurulu raporu kesinleşir. Özürlü sağlık kurulu raporlarının farklı olması durumunda, Sağlık Bakanlığınca belirlenmiş olan hakem hastanelerden, kişinin ikamet ettiği yere en yakın bir hakem hastaneye, kişi yeniden muayene edilmesi ve özürlü sağlık kurulu raporu tanzim edilmesi amacıyla yine il sağlık müdürlüğü kanalıyla gönderilir. Hakem hastanenin özürlü sağlık kurulunca verilen kararı kesindir." 13. maddede özürlü sağlık kurulu raporunun geçerlik süresinden söz edilmekte olup son bendinde "evvelce özürlü sağlık kurulu raporu vermiş olduğunun tespiti halinde tekrar rapor verilmez kullanım amacına uygun olarak düzenlenmiş ve bu yönetmelik hükümlerine göre alınmış olan sürekli raporlara sahip kişilerden Kurumlarca yeniden rapor istenilmez" ifadeleri yer almaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; Davacının dava dilekçesine ekli olarak sunduğu 30.05.2008 tarihli Gelir İdaresi Başkanlığı cevabında davacının Adana Numune Hastanesinden aldığı 21.4.2008 tarihli raporunun incelenmesinde çalışma gücünün % 19 unu kaybettiğinin Maliye Bakanlığından alınan 20.5.2008 tarihli yazıdan anlaşıldığından, 193 s. Gelir Vergisi Kanunu nun 31. md uyarınca sakatlık indiriminden faydalanması için çalışma gücünün en az ( % 40) ını kaybetmesi şartı arandığından, davacının ücretlerinin vergilendirilmesinde sakatlık indirimi uygulamasından faydalandırılmasının mümkün olmadığının belirtildiği, 04.11.2009 tarihli Bölge Sağlık Kurulu kararında ise davacıya malüllük aylığı bağlanmasına esas teşki edecek oranda iş gücünü kaybetmiş durumda sayılmasını gerektiren bulgu mevcut olmadığı, yine YSK" nın 05.02.2010 tarihli kararında ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde çalışma gücünün 2/3" ünü kaybetmemiş olduğundan malul sayılamayacağına karar verildiği, dava açılmasından sonra alınan 24.06.2011 tarihli Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile de 05.02.2010 tarihli kararda bir değişiklik olmadığına karar verildiği, 29.01.2014 tarihli Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu" nun 29.01.2014 tarihli yazısında “davacının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Ek: 1 Arıza hastalık listesi A-3 fıkrasına göre beden çalışma gücünün en az % 60’ ını kaybetmiş olduğu, malul sayılması gerektiği, 85 /9529 karar sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü Ek–1 A-4 maddesi kapsamında beden çalışma gücünün en az 2/3" ünü kaybetmiş olduğu ve maluliyet başlangıcının 30.10.2012 tarihinden itibaren olduğuna” dair görüş bildirdiği, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu" nun ise 05.03.2015 tarihli " Davacının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ek1 bölüm A3 madde kapsamında çalışma gücünün en az %60"ını kaybettiği, 31/05/1985 tarih ve 85/9529 karar sayılı Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü Ek1 Bölüm A4 madde kapsamında çalışma gücünün en az 2/3"ünü kaybettiğine ve ve maluliyet başlangıç tarihinin Çukurca Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi nin 31.10.2012 tarih ve 720 sayılı raporunun düzenlendiği tarih olduğuna” dair karar verdiği, davacının şahsi sicil dosyası istenmediği gibi tahsis talep tarihinin de sorulmadığı anlaşılmaktadır.
193 Sayılı yasanın öngördüğü sakatlık indiriminden yararlanabilmek için bu yasada belirtildiği üzere Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanması suretiyle sakatlık oranının belirlenmesi gerekir. SGK tarafından iş kazası ya da meslek hastalığı nedeniyle gelir bağlanmasında ve maluliyet aylığı bağlanmasında ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümleri uygulanmaktadır. Her iki mevzuatın meslekte güç kayıp oranının belirlenmesinde kullandığı ölçütler farklıdır. Vergi indiriminden yararlanılacak sakatlık oranın 193 sayılı Yasanın öngördüğü yöntemle belirlenmesi gerektiği açıktır. Hal böyle olunca Mahkemece Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu" nun Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğünde belirtilen yöntemlere göre belirlediği maluliyet oranına değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş, öncelikle davalı kurumdan davacının şahsi sicil dosyası getirtilerek tahsis talebinin olup olmadığını araştırmak, var ise; tahsis talep tarihi itibariyle vergi indiriminden yararlanacak şekilde çalışma gücü kaybı oranını % 40 ve üzerinde kaybedip kaybetmediğine dair davacının özürlülük oranını belirlemek, itiraz halinde Adli Tıp Kurumundan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanması suretiyle davacının çalışma gücü kayıp oranının ne olacağına ilişkin rapor alınmak, bu rapor ile Devlet Hastanesi ile Hakem Hastanesi raporları arasında çelişki olursa Adli Tıp Genel Kurulundan çelişkiyi giderici rapor almak ve sonucuna göre bir karar verilmekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,23.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.