17. Hukuk Dairesi 2013/18778 E. , 2015/4186 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların sürücüleri ve işletenleri olduğu aracın çarpışması sonucu gerçekleşen kazada davacıların yaya kaldırımında yürüyen ve kusursuz olan desteklerinin vefat ettiğini belirterek davacı Münevver için 40.000,00 TL diğer davacılar için ayrı ayrı 20.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... ve ... vekili, kazanın meydana gelmesinde kusurlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., kusursuz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen diğer davalı duruşmalara gelmemiş, cevap dilekçesi vermemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davacı ... için 4.000,00-TL davacılar ..., ... (....), ..., ... (...), ... ve ... için ayrı ayrı 1.000,00"er TL ki toplam 10.000,00-TL. manevi tazminatın kusur oranlarına göre 2.500,00-TL.sinin davalı ...dan, 7.500,00-TL.sinin ise davalılar ... ve ..."tan müştereken ve müteselsilen kaza tarihi olan 04/03/2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte alınarak davacılara verilmesine. Davacıların fazla ilişkin istemlerinin reddine, davalı ... yönünden HMK. 115/2 md.uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat sitemine ilişkindir.
Manevi tazminat, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat, bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan miktar kadar olması gerekir. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Somut olayın niteliği, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, olay tarihine göre paranın alım gücü gibi nedenler dikkate alındığında, davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarı az olup daha fazla manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de AAÜT uyarınca her bir davacı yönünden hükmedilen tazminat miktarları üzerinden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de isabetli bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile verilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 12/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.