1. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/3753 Karar No: 2011/4523
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/3753 Esas 2011/4523 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı olan Ö. ve davacı olan O. arasında bir taşınmazın işlemiyle ilgili görülen davada, davacı Ö., taşınmazın davalıları tarafından boşaltılmadığını ileri sürerek el atmanın önlenmesi ve kira bedelinin tespiti ve tahsili istemiş, davalı O. ise taşınmazın kendisine iade edilmediğini iddia ederek tapu iptali ve tescil istemişti. Mahkeme, taşınmazın davacı Ö.'e ait olduğu gerekçesiyle el atmanın önlenmesi isteğinin kabul edilmesine karar verdi. Ancak, davalı O. tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının reddedilmesi talebi kabul edilmedi. Davacı O. yazılı bir belge ile iddiasını kanıtlamadığı için yemin deliline başvurdu. Mahkeme, davacının yemin verme hakkı olduğunu hatırlatarak, yemin edildiği takdirde iddianın kanıtlandığı, aksi takdirde kanıtlanamadığına dair karar verilmesi gerektiğini belirtti. HUMK'nun 337. maddesi uyarınca davacıya yemin hakkı verildi. Kararda, davacının iddiasının kanıtlı olmadığı belirtilerek birleştirilen diğer davanın sonuçlandırılması gerektiği vurgulandı. Kanun maddeleri olarak ise; Türk Medeni Kanunu'nun 6. Maddesi ve HUMK'nun 293 ve 337. maddeleri belirtilmiştir.
1. Hukuk Dairesi 2011/3753 E. , 2011/4523 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GERGER ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 14/10/2010
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada; Davacı Ö., satın almış olduğu 155 ada 1 parsel sayılı taşınmazı davalıların boşaltmadığını ileri sürerek, el atmanın önlenmesi ve kira bedelinin tespiti ve tespit edilecek bu bedelin tahsilini istemiş, bu dava R. Ç.tarafından O.Ş. aleyhine açılan elatmanın önlenmesi istekli dava ile birleştirilmiştir. Davalı O., aleyhine açılan el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istekli davaların reddini savunmuş, birleştirilerek görülen davası ile de “borçlarını ödeyememesi ve bu nedenle aleyhine yapılan icra takipleri ve icra işlemleri dolayısıyla taşınmazın icra yoluyla satılmasını istemeyen abisi davalı Ö.in desteğiyle taşınmaz üzerindeki haciz ve ipotekleri kaldırdığını, o sırada devam eden takipler olduğu için adına kayıtlı dava konusu 155 ada 1 parsel sayılı taşınmazı davalı Ö.emlik ettiğini ancak, aralarındaki anlaşma gereğince borçlarını kapattıktan sonra taşınmazın kendisine iade edileceğinin kararlaştırıldığını ancak iade edilmediğini üstelik muvazaalı bir şekilde davalı R.’e temlik edildiğini, bilahare taşınmazın tekrar davalı Ö.’e devredildiğini” ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazın kayden davacı Ö.’e ait olduğu gerekçesiyle birleşen 2009/21 esas sayılı dava dosyasındaki el atmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, diğer tüm istek ve davaların reddine karar verilmiştir. Karar, davalı-birleşen dava davacısı O.vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Asıl dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, birleşen dava tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, el atmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, O.tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine yönelik mahkeme kararı, O. tarafından temyiz edilmiştir. Birleştirilen davanın davacısı O.çekişme konusu taşınmazı borçlarından dolayı haciz tehlikesi ile karşı karşıya olması nedeniyle kardeşi olan Ö.’e satış göstermek suretiyle temlik ettiğini ileri sürmüş olup iddianın bu niteliğine göre taraflar arasındaki hukuki ilişkinin inançlı işlem olduğu sabittir. Hemen belirtilmelidir ki böylesi bir durumda TMK 6. maddesi uyarınca ispat külfeti kendisinde olan davacı O.’ın, iddiasını 05.02.1947 tarih 20/6 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı bir belge ile kanıtlaması zorunludur. Oysa davacı böyle bir belgesinin bulunduğunu bildirmediği gibi mahkemeye ibraz da etmemiştir.Diğer taraftan HUMK"nun 293. Maddesi hükmünün olayda uygulama yeri de bulunmamaktadır. Ne varki,iddiasını yazılı bir belge ile kanıtlaması gereken tarafın (Türk Medeni Kanununun 6. Maddesi) yemin deliline başvurabileceğinde kuşku yoktur. Davacı O. da dava dilekçesinde “…her türlü delil” demek suretiyle yemin deliline de başvurmuştur. O halde mahkemece; HUMK 337 ve takip eden maddeleri uyarınca davacıya, karşı tarafa yemin verme hakkının bulunduğunun hatırlatılması, yemin edildiği taktirde iddianın kanıtlandığı, aksi taktirde kanıtlanamadığı gözetilerek iptal ve tescil isteği yönünden bir hüküm kurulması, öte yandan, iptal davasının kabulle sonuçlanması halinde kayıt maliki Ö.açtığı elatmanın önlenmesi davasının da aktif dava ehliyetinin sona ereceği gözetilerek tapu iptal-tescil davası bakımından verilecek karara göre elatmanın önlenmesi davasının sonuçlandırılması gerekirken, anılan hususun göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi kabule göre de el atmanın önlenmesi isteği yönünden kabul edilen davada dava dilekçesinde gösterilen ve harcı ikmal edilen değer yerine keşfen belirlenen ancak harcı ikmal ettirilmeyen değer üzerinden davacı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir. Davalı-birleşen dava davacısı O.vekilinin değinilen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü, HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.