8. Hukuk Dairesi 2011/1024 E. , 2011/5595 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ve müşterekleri ile Hazine ve Dereboğazı Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 16.06.2010 gün ve 179/1775 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı yaklaşık 1000 m2’lik bahçe niteliğindeki taşınmazın vekil edenlerin murisi ile onların zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, bağ ve bahçe niteliğinde olduğunu açıklayarak dava konusu yerin muris ...’nin veraset belgesindeki payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı köy tüzel kişiliği temsilcisi cevap dilekçesinde dava konusu yerin davacılar tarafından kullanıldığını bildirmiştir.
Mahkemece, teknik bilirkişi Mehmet Yiğit’in 20.5.2010 havale tarihli raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 670,06 m2’lik yerin veraset belgesindeki payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil davasıdır.
Mahkemece, kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
...Kadastro Müdürlüğünün 19.4.2010 tarih ve 1167 sayılı karşılık yazılarında 1986 yılında yapılan ve kesinleşen tapulama çalışmaları sırasında dava konusu yerin taşlık olarak tapulama harici bırakıldığı açıklanmıştır. Taşınmazın belirlenen bu niteliğine göre imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde yer alan imar ve ihyaya ilişkin tüm olumlu ve olumsuz koşulların araştırılıp belirlenmesi zorunludur. Bundan ayrı çifte tapunun önlenmesi açısından dava konusu taşınmaza ilişkin teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenerek dava konusu yerin tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, TMK.nun 713/4 ve 5. fıkraları gereğince yöntemine uygun bir biçimde yerel ve gazete ilanlarının yapılması, son ilan tarihinden itibaren üç aylık yasal sürenin beklenilmesi gerekmektedir.
Mahkemece, 21.4.2010 tarihli 15 bentten ibaret yargılama oturumu ara kararları ile tarafların tüm delillerini bildirmeleri için kendilerine 10 günlük süre verilmesine, 27.4.2010 günü saat 14.00’de yerinde keşif yapılmasına, 400 TL keşif avansının en geç keşif gününe kadar vezneye yatırılmasına, valilik makamında üç kişilik yerel bilirkişi listesinin bildirilmesinin istenilmesine, denilmiş ve aynı yargılama oturumu onbeş nolu ara kararı ile de, ara kararları noksansız olarak yerine getirildikten sonra çekişmeli taşınmaz başında uzman bilirkişiler aracılığıyla 17.5.2010 günü saat 14.00’de keşif yapılmasına, 350 TL keşif avansının en geç keşif gününe kadar mahkeme veznesine yatırılmasına karar verilmiştir. Ara kararının üç nolu bendi uyarınca taşınmazın yerinin ve miktarının belirlenebilmesi için açıklanan 27.4.2010 günü keşif yapılmıştır. Bu keşifte sadece teknik bilirkişi dinlenilmiştir. Aynı yargılama oturumunun onbeş nolu ara kararı uyarınca da 17.5.2010 tarihinde de yeniden keşif yapılmış, bu keşifte ise bir yerel bilirkişi ile davacı tanıkları ve uzman bilirkişi ziraat mühendisi ile teknik bilirkişi dinlenilmiştir. Yerel bilirkişi keşif yerinde re’sen seçilmiş, davacı tanıkları da keşif yerinde hazır olduklarından mahkemece dinlenildiği anlaşılmıştır. 21.4.2010 tarihli yargılama oturumunun oniki nolu ara kararı ile valilik makamından istenen üç kişilik yerel bilirkişi listesi jandarma tarafından 24.5.2010 tarihli yazılarıyla listenin mahkemeye gönderildiği, havale yapılmadan dosya arasına konulduğu görülmüştür. Görüldüğü gibi istenen yerel bilirkişi listesi gelmeden, mahkemece keşfin yapıldığı anlaşılmıştır. Tarafların tanıklarını bildirmeleri için kendilerine 10 günlük süre verilmiş, ancak bundan başka tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri konusunda herhangi bir süre verilmemiştir. Verilen süre kesin süre olmadığına göre bu konuda ikinci bir imkanın tanınması gerekirdi.
Saptanan bu olgular karşısında aynı yargılama oturumu ara kararı ile iki keşif gününün belirlenmesi, birinde taşınmazın yerinin ve miktarının saptanması için keşif yapılmasına karar verilmesi, ikinci keşfin ise, yerel bilirkişi ve tanıkların dinlenilmesi suretiyle yapılması, usul ve kanuna aykırı olduğu gibi usul ekonomisine de aykırı düşmektedir. (HMK. m. 30, HUMK. m. 77, Anayasa m. 141/son) Davaların görülmesinin en az masrafla yapılması usul hükümleri gereğidir. Bu nedenle tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri için kendilerine süre ve imkan tanınması, kesin süre verilecek ise doğuracağı hukuki sonuçların hatırlatılması, yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243 ve 244. maddeleri gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, aynı Kanunun 259 ve 290/2. fıkrası uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle tanıkların ve yerel bilirkişilerin keşif yerinde dinlenilmeleri, dava konusu taşınmazın davacıların miras bırakanı ve davacılar tarafından hangi tarihte imar ve ihyasına başlandığı, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdükleri ve hangi tarihte tamamladıkları hususları ile zilyetlik koşullarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde HMK.nun 261. maddesi gereğince aykırılığın giderilmesi, davacıların miras bırakanı ...1993 yılında ölmüş bulunduğundan ve dava tarihine kadar davacıların bağımsız 20 yıllık zilyetlikleri bulunmadığından muris ...bakımından da miktar araştırmasının yapılması, murisin belgesizden taşınmaz edinip edinmediğinin Tapu Sicil ve Kadastro Müdürlüklerinden, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil davalarının ise, bulundukları yerden getirtilerek, 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca miktar sınırlamaları yönünden göz önünde bulundurulması, teknik bilirkişiden dava konusu taşınmazın baraj nedeniyle yapılan kamulaştırma paftası kapsamında kalıp kalmadığı, ayrıca kabulüne karar verilen ve A harfi ile gösterilen krokide maviye taralı yerin bir kısmının komşu 546 ve 1328 sayılı parseller kapsamında kalıp kalmadığı ve bitişikte bulunan K.Maraş Elmacık köy yoluna da bir tecavüzün olup olmadığı konusunda teknik bilirkişiden açıklama istenilmesi, ondan sonra tüm delillerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile usul ve kanuna aykırı verilen keşif günleri sonucu alınan raporlara ve delillere dayanılarak hüküm kurulması yerinde değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici madde 3’ün yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 31.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.