9. Hukuk Dairesi 2014/22993 E. , 2015/34535 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. İŞ MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2014
NUMARASI : 2011/481-2014/97
Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ücret alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davacının davalı şirkete ait işyerinde 27/09/2006 - 02/07/2011 tarihleri arasında yurtiçi tır şoförü olarak çalıştığını, yıllık izinlerin kullandırılmadığını, ücretlerin ve fazla mesailerin tam olarak ödenmediğini, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız feshedildiğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla mesai, resmi tatil ve ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının iş sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiası ile ..Bölge Müdürlüğüne şikayette bulunduğunu, 04/07/2011 tarihinden sonra mazeretsiz olarak işe gelmediğini, işveren tarafından gönderilen ihtarnameye rağmen devamsızlığı nedeniyle iş akdinin kendi iradesi ile istifa etmek sureti ile sona ermiş sayılacağını, tazminatların hakedilmediğini, ödenmemiş işçilik alacağı olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının, davalı işveren nezdinde 27/09/2006 - 02/07/2011 tarihleri arasında yurtiçi tır şoförü olarak çalıştığı, davalı tarafça davacının mazeretsiz işe gelmediği iddia edilmiş ise de davacıya ait devamsızlık tutanaklarının delil olarak sunulmadığı, yaklaşık 5 yıl kıdemi olan ve tek geçim kaynağı maaşı olan işçinin işi bırakmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı kanısına varılmış, bu durumda davalı tarafça iş sözleşmesinin kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanılmayacak şekilde sona erdiğinin kanıtlanmadığı, davacının işveren tarafından haksız olarak işten çıkarıldığı, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanacağı, ödenmeyen işçilik alacakları olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla mesai, resmi tatil ve ücret alacaklarının tahsiline hükmedilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraflar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı işçi, aylık ücretinin net 1.127,00 TL olduğunu, ayrıca sefer başına 25,00 TL"den aylık ortalama 70 - 80 sefer yaptığını iddia etmiş, davalı işveren ücretin asgari ücret ve harcırah olduğunu savunmuştur.
Davacı tanığı ücret konusunda iddiayı doğrulamış ve davacının ayda ortalama 50 sefer yaptığını beyan etmiş, davalı tanığı davacının asgari ücret ile çalıştığını, yol ve yemek ücreti ile birlikte 1.050,00 TL aldığını, sefer başı 20,00 TL"den ayda ortalama 40 sefer yaptığını belirtmiştir.
Yapılan emsal ücret araştırmasında bildirilen ücret net 900,00 - 1.365,00 TL olup, bilirkişi tarafından 840,00 TL brüt ücret esas alınarak ve bordro, takograf, irsaliye ve kapı giriş formları incelenerek bu ücrete sefer başı 25,00 TL"den ayda ortalama 5.67 sefer eklenerek ücret tespiti yapılmış ve mahkemece de bu hesaba itibarla hüküm kurulmuştur.
Davacının ücret iddiası tanık beyanları ve emsal ücret araştırması ile doğrulanmıştır. Davacının aylık net ücrete ialveten sefer başına ücret aldığı ve yurt içinde aylık ortalama 50 sefer yaptığı sabittir. Bu nedenle kanıtlandığı için ücret net 1.127,00 TL kabul edilmeli ve sefer başı 25,00 TL"den davacının yaptığı aylık sefer sayısı 50 esas alınarak tazminat ve alacaklara esas ücret belirlenmelidir. İşçilik alacaklarının eksik belirlenen ücret üzerinden hesaplanıp hüküm altına alınması hatalıdır.
3-Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalabilmesini ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir.
Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder. Ancak kısmi davadaki miktar, kısmi davanın açıldığı dava tarihine göre geriye doğru belirlenen zamanaşımı süresini kapsar. Bakiye alacak talep edildiği tarihe göre, geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalıyor ise zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir. Kısaca kısmi davadaki alacak miktarı belirlendiği tarihten itibaren öncelikle ileriye doğru gerçekleşen alacak için mahsup edilmeli, bakiye alacak ise ondan sonraki süreyi kapsamalıdır. İlk kısmi davada belirlenen alacak mahsup edildikten sonra bakiyenin talep edildiği tarihten geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalan alacak, alacaklı lehine hüküm altına alınmalıdır.
Davalı işverenin ıslahla arttırılan miktarlar yönünden süresinde ileri sürdüğü zamanaşımı itirazına yönelik olarak aldırılan ek raporda zamanaşımına uğramayan kısım belirlendikten sonra bu kısma zamanşımından etkilenmeyen dava dilekçesinde istenen tutarların da eklenerek hüküm kurulması gerekirken, bu durum dikkate alınmadan hatalı hesap raporu ile hüküm kurulması isabetsizdir.
4-Ayrıca infazda tereddüde yol açacak şekilde, hüküm altına alınan alacakların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesi de ayrı bir bozma nedenidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 07/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.