Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, çekişmeli 106 sayılı kadastral parselin murisleri B. (Ç.) adına tespit ve tescil edildiğini, ancak, davalıların açtığı isim tashihi davası sonunda kayıt maliki B."in B.Ç. olduğuna karar verildiğini ve tapuda tashih yapıldığını, sonrasında da taşınmazın 5025 ada 2 sayılı imar parselinde paylandırıldığını ileri sürerek, anılan payın iptaliyle murisleri B.Ç.adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, 106 sayılı kadastral parselin tespit malikinin davacıların murisi Bekir Çetinkara olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılardan Tapu Sicil Müdürlüğü ve D. K.tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi M.raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, yolsuz tescil iddiasına dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davaya konu 106 sayılı parselin 1949 yılındaki kadastro işlemi sırasında tapu kaydına dayalı olarak ""İ.oğlu B. adına tespit ve tescil edildiği; taşınmazın gerek dayanak tapu kaydında gerekse kadastro tespit tutanağının edinme sütunundaki açıklamalarda, tespit maliki İ.oğlu B."in ""İsmail oğlu B. Ç."" olduğunun açıkça görüldüğü; davalıların sadece Tapu Sicil Müdürlüğünü hasım göstererek açtıkları 1999/746 esas sayılı dava sonunda, çekişmeli 106 sayılı parselin malik hanesindeki “İ.. O. B.” kaydının “İ.. O. B. Ç. olarak tashihine karar verildiği ve temyiz edilmeden 30.10.2001 tarihinde kesinleştiği; karardan önce taşınmazın 01.02.2001 tarihinde imar uygulamasına alındığı ve “İ.. O. B.” adına 5025 ada 2 sayılı imar parselinde 7667/218006 pay tahsis edildiği, sonrasında da 1999/746 esas sayılı karara dayanılarak kayıttaki “İ.. O. B.” adının “İ.. O. B. Ç.” olarak tashih edildiği anlaşılmaktadır.
Davacılar, çekişmeli taşınmazın gerçek malikinin miras bırakanları İ.. O. B. Ç. olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm davalılardan D.K.ile Tapu Sicil Md.lüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Gerçekten de, yukarıda değinilen olgular karşısında, taşınmazın davacıların miras bırakanı İ.. O. B. Ç."ya ait olduğu sabittir.
Öte yandan, taraf sıfatıyla yer almadıkları 1999/746 esass sayılı davanın davacılar yönünden bir bağlayıcılığı bulunmadığı da kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı Duran"ın diğer temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ne varki, iptal edilen tapunun miras payları oranında tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesi gerekirken; şahsiyetin ölümle son bulacağına ilişkin TMK.’nun 28. maddesi hükmü ile Devletin, bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek doğru sicile bağlama yolunda benimsediği genel ilke (dolu pafta sistemi) göz ardı edilerek taşınmazın ölü kişi (miras bırakan) adına tesciline karar verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de, hakkındaki dava husumetten reddedilen Tapu Sicil Müdürlüğünün harç, yargılama masrafı ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması sonucunu doğuracak biçimde hüküm kurulması da doğru değildir.
Davalıların, anılan hususlara yönelik temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.