Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1589
Karar No: 2019/4381
Karar Tarihi: 07.09.2019

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/1589 Esas 2019/4381 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2019/1589 E.  ,  2019/4381 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü vekili Avukat ... tarafından, davalı Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı aleyhine 07/07/2009 gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26/01/2011 günlü Dairemizin 03/11/2013 gün ve 2012/18525-2013/17586 sayılı ilamıyla bozulması üzerine yerel mahkemece verilen 24/06/2014 tarihli direnme kararının Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07/02/2019 gün ve 2018/4-841-2019/89 sayılı ilamıyla direnme kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla davanın esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesi üzerine 6763 sayılı Kanunun 45. maddesi ile 6100 sayılı HMK"na eklenen geçici 4/1. maddesi gereği temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili; turizm teşvik belgesi sahibi olan dava dışı şirkete, ilgili mevzuat gereği indirimli tarife uygulanmakta iken davalı Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı"nın mevzuat değişikliğine dair yazısı üzerine indirimli tarife yerine normal tarife uygulanmaya başlandığını, bunun üzerine dava dışı şirketin açtığı alacak davasında, ticaret mahkemesi kararı üzerine, müvekkili şirketin normal tarife ile indirimli tarife arasındaki farkı dava dışı işletmeye ödemek zorunda kaldığını belirterek, dava dışı işletmeye ödenen taminatın davalı idareden rücu yolu ile alınması isteminde bulunmuştur.
    Davalı Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı vekili; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını ve kendilerine husumet düşmeyeceğini belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen 26/01/2011 tarihli ilk karar, Dairemizin 13/11/2013 gün, 2012/18525 esas ve 2013/17586 karar sayılı ilamı ile, rücuen tazminat davalarında zamanaşımı süresinin bir yıl olduğu, zamanaşımı süresinin ödeme tarihinden başlayacağı ve davanın açıldığı tarih itibariyle bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun düşmediği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu ve eldeki davada bu süresinin dolmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine karar verilmiş; direnme kararı üzerine de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 28/02/2018 gün, 2017/4-1471 esas ve 2018/416 karar sayılı ilamı ile ödeme tarihinden dava tarihine kadar bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gözetilerek, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuş ise de davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine bu defa Hukuk Genel Kurulunun 07/02/2019 gün, 2018/4-841 esas ve 2019/89 karar sayılı ilamı ile davacı vekilinin isteminin Kanun’dan doğan alacak olduğu kabul edildiğine ve bu istemin rücuen alacak veya rücuen tazminat ile
    ilgisi bulunmadığına göre, 818 sayılı BK’nun 60. maddesinde (6098 sayılı BK’nın 72. maddesi) yer alan zamanaşımı kurallarının uygulanma imkânı olmadığı gibi, Kanun’dan doğan bu dava için ayrıca zamanaşımı süresi öngörülmediği dikkate alındığında, 818 sayılı BK’nun 125. maddesindeki (6098 sayılı BK’nın 146. maddesi) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği belirtilerek yerel mahkemenin direnme kararının yerinde olduğu gerekçesiyle, davalının temyiz itirazlarının esastan incelenmesi için dosya Dairemize gönderilmiştir.
    08/06/2011 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 637 Sayılı Ekonomi Bakanlığı"nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"nin Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte Dış Ticaret Müsteşarlığı merkez, taşra ve yurtdışı teşkilatları ile Hazine Müsteşarlığından Bakanlığa devredilen Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü ile Teşvik ve Uygulama Genel Müdürlüğüne ait her türlü taşınır, taşıt, araç, gereç ve malzeme, her türlü borç ve alacaklar, yazılı ve elektronik ortamdaki her türlü kayıtlar ve diğer dokümanlar ile kadro ve pozisyonlarda bulunan personel hiçbir işleme gerek kalmaksızın Ekonomi Bakanlığına devredilmiş sayılır. Mülkiyeti Hazineye ait veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan Maliye Bakanlığınca, Dış Ticaret Müsteşarlığına tahsis edilmiş taşınmazlar hiçbir işleme gerek kalmaksızın tahsis amacında kullanılmak üzere Ekonomi Bakanlığına tahsis edilmiş sayılır.” hükmü ve yine bu Kanun Hükmünde Kararname"nin geçici 2. maddesinin 6. fıkrasında ise “Mevzuatta Dış Ticaret Müsteşarlığına, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezine ve Hazine Müsteşarlığının bu Kanun Hükmünde Kararname ile Ekonomi Bakanlığına devredilen birimlerinin görevleri nedeniyle Hazine Müsteşarlığına yapılmış olan atıflar Ekonomi Bakanlığına yapılmış sayılır.” hükmü yer almaktadır.
    Eldeki davanın açıldığı tarihten sonra yargılama sırasında yürürlüğe giren bu hüküm gereğince, Hazine Müsteşarlığının her türlü borç ve alacakları hiçbir işleme gerek kalmaksızın Ekonomi Bakanlığına, bilahare 10 Temmuz 2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Ekonomi Bakanlığı bünyesindeki "Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü" Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı"na devredildiğinden, mahkemece, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının usule uygun biçimde davaya dahil edilip taraf teşkilinin sağlandıktan sonra davaya devam edilmesi gerekirken Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı aleyhine sonuçlandırılması doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıdaki açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 07/09/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi