Hukuk Genel Kurulu 2017/856 E. , 2017/1014 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” istemli davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 08.03.2010 gün ve 2008/420 E., 2010/54 K. sayılı karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11.12.2012 gün ve 2012/5745 E., 2012/7306 K. sayılı kararı ile;
"…Davacı vekili, yüklenici ... ile arsa sahibi ... arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği yapılacak dairelerin % 47,50"sinin yüklenici adına tescil edileceğini, yüklenicinin üstlendiği edimin bir kısmını taşeron sıfatı ile 10.12.2007 tarihli sözleşme uyarınca müvekkiline devrettiğini, müvekkilinin edimini ifa etmesine rağmen hakediş bedellerini alamadığını, bunun üzerine yüklenici hakkında takip başlatarak yetki belgesi aldıklarını ileri sürerek, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği yüklenicinin hak ettiği taşınmazların tespitine ve borcu karşılayacak miktarda taşınmazın yüklenici adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, iskân ruhsatının alınmaması ve binaların teslim edilmemesi nedeniyle yüklenicinin sözleşme gereği hak ettiği taşınmaz bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, yüklenici ile arsa sahibi arasında imzalanan 29.11.2002 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca inşası öngörülen tüm blokların genel iskanı alındıktan sonra tapuların aşamalı olarak yükleniciye devredileceği, yüklenicinin taahhüt ettiği işlerin % 75"ini yaptığı ve blokların hiçbirinde genel iskanın alınmadığı, yüklenicinin tescilini hak ettiği taşınmaz bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, İİK"nın 94/2. maddesine dayalı tescil istemine ilişkindir. Davalı arsa sahibi 09.01.2009 havale tarihli dilekçesinde arsa sahibi ve yüklenici arasında 11.01.2007 tarihli "ek sözleşme-ortaklık sözleşmesi""nin imzalandığını belirtmiş, davacı vekilinin 02.03.2010 havale tarihli dilekçesinde de söz konusu sözleşmenin dosyaya celbi istenmiştir. Buna rağmen, anılan sözleşme mahkemece dosyaya getirtilmemiş, Dairemizin 18.09.2012 tarihli geri çevirme kararı üzerine 11.01.2007 tarihli "ek sözleşme-ortaklık sözleşmesi" dosyaya eklenmiştir. Arsa sahibi ile yüklenici sıfatıyla ... ve Arif Yalçıntaş arasında imzalanan 11.01.2007 tarihli sözleşmede; " A blok bitirilmiş ve arsa sahibine teslim edilmiştir. Bu bloktan yüklenici ..."nin satış vaadi ile noterden verdiği ve mal sahibinin de muvafakat ettiği dairelerin tapusu yüklenicilerin muvafakatı ile satılan kişilere tapusu verilecektir. ... 29.11.2002 tarihli sözleşmeden dolayı daha önce yüklenici ... tarafından noter satış vaadi ile verilip mülk sahibi ..."ın muvafakat ettiği taşınmazlar yüklenici bilgisi ile hak sahiplerine, yüklenicinin hak ettiği diğer tapular yine yüklenicinin bilgisi ve muvafakatı ile ilgilisine verilecektir" şeklinde bir anlatıma yer verilmiştir. Bu sözleşmede arsa sahibi tarafından, yüklenicinin hak ettiği ve üçüncü kişilere satış vaadinde bulunduğu dairelerin tapusunun verileceği kabul edildiğine göre, mahkemece mahallinde bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak bu bloktan yüklenicinin hak ettiği, ancak üçüncü kişilere devretmediği daire bulunup bulunmadığı, diğer bloklar tamamlanmışsa tescil koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda bilirkişiden açıklamalı gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp oluşacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır…"
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava İcra ve İflas Kanununun 94. maddesi uyarınca icra müdürlüğünce verilen yetkiye istinaden açılmış olup, davacının borçlusu yüklenici ile arsa maliki arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye verilmesi gereken dairelerin tapularının iptali ile yüklenici adına tescili talep ve dava edilmiştir
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine ,Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı nedenlerle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekilince temyize getirilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, yerel mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı; burada varılacak sonuca göre A Blokta yüklenicinin hak ettiği ancak üçüncü kişilere devretmediği bağımsız bölüm bulunup bulunmadığı, diğer bloklar tamamlanmışsa bağımsız bölümlerin davalı yüklenici adına tescil koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda bilirkişiden rapor alınmasının gerekli olup olmadığı noktalaraında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davalılar arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile ek sözleşmede hangi pay ve bölümlerin yükleniciye, hangilerinin arsa sahibine ait olacağının belirlenmiş olması yükleniciye bırakılan paylar ile bağımsız bölümlerin inşaatın belli aşamalara ulaşması durumunda yükleniciye tapuda devredeceği veya üçüncü kişilere satışının yapılacağının düzenlenmiş olması nedeniyle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Ne var ki, Özel Daire bozma kararında yer alan “…Bu sözleşmede arsa sahibi tarafından, yüklenicinin hak ettiği ve üçüncü kişilere satış vaadinde bulunduğu dairelerin tapusunun verileceği kabul edildiğine göre, mahkemece mahallinde bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak bu bloktan yüklenicinin hak ettiği, ancak üçüncü kişilere devretmediği daire bulunup bulunmadığı, diğer bloklar tamamlanmışsa tescil koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda…” ifadesinde geçen “bu” ibaresinin maddi hataya dayalı olarak bozma kararında yer aldığı anlaşılmakla, belirtilen “bu bloktan” ibaresinin bozma kararından çıkartılması gerektiği ve “bu bloktan” ibaresinin “B Bloktan” şeklinde düzeltilmesi gerektiği Hukuk Genel Kurulunca kabul edilmiştir.
Hal böyle olunca bozma kararında belirtilen nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda açıklanan maddi hatanın giderilerek direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.