17. Hukuk Dairesi 2015/1686 E. , 2015/4071 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkili nezdinde Grup Özel Sağlık Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan ..."nın 4.10.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda yaralandığını, yaralanma nedeniyle yapılan 2.244,61 TL tedavi masrafının 26.10.2011 tarihinde müvekkili tarafından karşılandığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 2.244,61 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı SGK. vekili, davanın görev, husumet, zamanaşımı, hukuki yarar yokluğu ve esas yönünden reddini savunmuştur.
Mahkemece; 2918 sayılı yasanın 109/4. maddesi gereğince, trafik kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakkının kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak 2 yılda zamanaşımına uğrayacağı, eldeki rücu davasının 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, ödeme belgesinin 7.10.2011 tarihli olup, 24.3.2014 dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sağlık sigortası poliçesi uyarınca hak sahibine ödenen tedavi giderinin 6111 sayılı Kanun uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumundan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Rücu davası, sigortalının kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. Bu nedenle sigortacı tarafından açılan rücu davası aslında bir tazminat davasıdır. Zamanaşımı yönünden sigortalı için uygulanacak hükümler sigorta şirketi için de uygulanacaktır. Yine aynı nedenle zamanaşımı sigortalı için hangi tarihte işlemeye başlamış ise sigortacı için de aynı tarihte başlar ve aynı tarihte dolar. Zamanaşımı süresini düzenleyen 2918 sayılı KTK’nin 109/2. maddesinde davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğmuş olması ve Ceza Kanununda bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacının sigortalısının yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasının, cezayı gerektiren bir eylem niteliğinde bulunması, bu eylemle ilgili ceza davasının sekiz yıllık zamanaşımı süresine tabi olması, 4.10.2011 kaza tarihinin üzerinden sekiz yıl geçmeden 24.3.2014 tarihinde davanın açılması karşısında, zamanaşımının gerçekleşmediği açıktır.
Bu durumda mahkemece, zamanaşımı def’i reddedilip, davanın esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı sigorta şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı sigortaya geri verilmesine, 10.3.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.