Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/1631
Karar No: 2017/1009
Karar Tarihi: 24.05.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/1631 Esas 2017/1009 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/1631 E.  ,  2017/1009 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 9. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.02.2010 gün ve 2009/793 E.-2010/185 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 20.09.2012 gün ve 2010/18749 E.- 2012/31071 K. sayılı kararı ile;
    "...A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, iş sözleşmesini emeklilik nedeniyle feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile yılık ücretli izin alacaklarını istemiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı, davanın reddini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı davalı temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Kıdem tazminatına uygulanması gereken faizin başlangıcı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin onbirinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. İş sözleşmesinin ölüm ya da diğer nedenlerle son bulması faiz başlangıcını değiştirmez. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarihtir.
    Emekliliğe hak kazanma belgesi işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için faiz başlangıcı sayılmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin yapıldığı tarihtir.
    İşe iade davası sonrasında işçinin süresi içinde başvurusuna rağmen işverence işe başlatılmadığı tarih fesih tarihi olmakla, kıdem tazminatı bakımından faiz başlangıcı da, işçinin işe alınmayacağının açıklandığı tarih ya da bir aylık işe başlatma süresinin sonudur.
    Kıdem tazminatı ödenmekle feri hak olan faiz hakkı da son bulur. Ancak kıdem tazminatının kısmen ödenmiş olması durumunda son taksit ödeninceye kadar faiz hakkı saklı tutulabilir. Davanın açılması da ihtirazi kayıt anlamındadır.
    Kıdem tazminatına uygulanması gereken faizi düzenleyen ilgili hükümde özel banka ile kamu bankası ayrımı yapılmamıştır. Yasada, “uygulanan en yüksek faiz” sözcüklerine yer verilmiş olmakla sözü edilen faiz oranının uygulanıp uygulanmadığı tespit olunmalıdır. Bankaların belli dönemlerde T. C. Merkez Bankasına uygulayabileceklerini bildirdikleri faiz oranı filen uygulanmış olmadıkça ücret dikkate alınmaz.
    Bankaların uyguladıkları faiz oranları bir ya da birkaç aylık veya bir yıllık vadelerle belirlenmektedir. Bunlardan en uzun vade bir yıl olup, en yüksek faiz oranı da bir yıllık mevduata uygulanmaktadır. Bu durumda kıdem tazminatı için uygulanması gereken faiz, ödeme gününün kararlaştırıldığı ya da temerrüdün gerçekleştiği zamanda bankalarca bir yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı olmalıdır. Aynı miktar için ikinci yılın başlangıcındaki en yüksek banka mevduat faizinin belirlenerek uygulanması, gecikme daha da uzunsa takip eden yıllar için de aynı yönteme başvurulması gerekir. Yıl içinde artan ve eksilen faiz oranları dikkate alınmaz. Yıllar itibarıyla faiz oranları değişebileceğinden kararda faiz oranının gösterilmemesi gerekir.
    Dava dilekçesinde belli bir faiz oranı ya da başka bir faiz türü gösterilmişse, istekle bağlılık kuralından hareket edilerek bu faiz oranını aşmayacak şekilde faize karar verilmelidir.
    Kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesini kabul eden işçi, bu konuda iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürüp kanıtlamadığı sürece faiz hakkından vazgeçmiş sayılır. Taksitlerin zamanında ödenmesi durumunda ayrıca faize hak kazanılamaz. Bu konuda daha sonraki taksitlerin ödemesi sırasında ihtirazı kayıt ileri sürülmesinin sonuca bir etkisi yoktur. Ancak, taksitlerden bir ya da bazılarının gününde ödenmemesi durumunda hak kazanılan kıdem tazminatının tamamı için faize karar verilmelidir. İşçinin taksitli ödemeyi öngören ödeme planını kabulü, ancak taksitlerin gününde ödenmesi halinde işveren yararına sonuç doğurur. Taksitler gününde ödenmediğinde işçinin taksitli ödeme anlaşmasıyla bağlı olduğunda söz edilemez. İşçi, işverence anlaşmaya uyulacağı varsayımı ile taksitli ödemeyi kabul etmiş sayılmalıdır. İş hukukunda işçi yararına yorum ilkesi de bunu gerektirir. Bu itibarla, kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesini öngören anlaşmanın işverence ihlali halinde işçi, kıdem tazminatının tamamı için fesih tarihinden itibaren faize hak kazanır. Daha önce yapılan ödemeler de Borçlar Kanununun 84 üncü maddesi uyarınca öncelikle faize ve masraflara sayılmalıdır.
    Kıdem tazminatı gecikme faizi niteliğinde olduğundan, faize faiz yürütülmesi mümkün olmaz. Dairemiz kararları bu yönde kökleşmiştir. (Yargıtay 9.HD. 27.06.2005 gün 2005/19196 E, 2005/22752 K.). Faiz alacağı başlı başına icra takibi ya da davaya konu olmuş olsa dahi, faiz niteliğini kaybetmediğinden ayrıca faize hak kazanılamaz.
    Somut olayda, davacı dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmuştur. Ancak yaşlılık aylığının bağlandığına ilişkin belgeyi davalı idareye sunup sunmadığı anlaşılamamıştır. Mahkemece davacının yaşlılık aylığının bağlandığına ilişkin belgeyi davalı idareye sunup sunmadığı araştırılmalı, işverene belge verilmiş ise bu belgenin işverene bildirildiği tarih, belge işverene ibraz edilmemiş ise faiz başlangıcı dava tarihi esas alınarak karar verilmelidir..."
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin davalı Bakanlığın Beşevler"de bulunan hizmet binasında 14.01.1999 tarihinden iş sözleşmesini emeklilik nedeni ile feshettiği 30.06.2005 tarihine kadar alt işverenler nezdinde temizlikçi olarak çalıştığını, kıdem tazminatı ile kullanmadığı yıllık izin ücretinin ödenmediğini, davalı Bakanlığın asıl işveren olarak işçilik alacaklarından sorumlu olduğunu ileri sürerek kıdem tazminatı ile yıllık izin ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

    Davalı vekili davanın süresinde açılmadığını, alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının davalı Bakanlığın işçisi olmadığından davanın husumetten reddi gerektiğini, kaldı ki davalı Bakanlık ile davacının çalıştığı şirketler arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece davacının davalı ... Bakanlığının Beşevler Kampüsü ve Diğer Hizmet Binaları Temizlik ve İlaçlama işini ihale ile üstlenen işverenler nezdinde 14.01.1999 tarihinde çalışmaya başladığı, yaşlılık aylığı almak için işyerinde ayrıldığı 30.06.2005 tarihine kadar 6 yıl 5 ay 17 gün çalıştığı, 30.06.2005 tarihinde en son çalıştığı şirketten ayrıldığı, aynı tarihli tahsis talep dilekçesi ile SGK"ya başvurarak yaşlılık aylığı bağlanması talebinde bulunduğu, SGK"nın 08.08.2005 tarihli gelir bağlama kararı ile davacıya 01.07.2005 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verildiği, iş sözleşmesinin tazminatı haketmeyecek şekilde sona erdiğinin davalı işverenlikçe ispat edilemediği, davacının 1475 s. İK"nun 14/4 üncü maddesine göre kıdem tazminatı almaya hak kazandığı, davalı Bakanlığın asıl işveren olarak işçilik alacaklarından sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, brüt 3.940,64 TL kıdem tazminatının akdin feshi tarihinden itibaren bankalarca bir yıllık mevduata uygulanan en yüksek banka mevduat faizi ile ve 1.335,78 TL yıllık izin ücretinin dava ve ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Davalı Bakanlık vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
    Davacı vekilinin maddi hata isteminin Özel Dairece reddi üzerine mahkemece önceki gerekçelere ilaveten davalı bakanlık tarafından dosyaya sunulan davacıya ait şahsi sicil dosyasındaki belgeye göre davacının yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli olan sigortalı hesap fişinin işverence doldurulup onaylandığı, bu belgenin işverence onaylanmış olmasının davacının yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli işlemleri başlattığının delili olduğu, tahsis için gerekli olan belgelerin onayı dışında ayrıca yaşlılık aylığı bağlanması için işverene başvurusunun gerekli olmadığı, kuruma ve işverene yaşlılık aylığı bağlanması için müracaat ettiğini gösteren ve işverence onaylanan sigortalı hesap fişinin tarihi de dikkate alındığında davacının yaşlılık aylığı bağlanması için 30.06.2005 tarihinde işlem başlattığı, davalı işverenin bu şekilde davacının yaşlılık aylığı bağlanması için müracaat ettiğinden haberdar olduğu, bu nedenle faiz başlangıç tarihinin 30.06.2005 tarihi olduğu gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme kararı davalı Bakanlık vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, yaşlılık aylığı almak için iş sözleşmesinin feshi halinde hak kazanılan kıdem tazminatına işletilecek faiz başlangıç tarihinin tespiti bakımından yaşlılık aylığı bağlandığına dair belgenin işverene ibrazının gerekip gerekmediği, işverence onaylı sigortalı hesap fişinin yeterli olup olmadığı ve bu hususta varılacak sonuca göre kıdem tazminatına sigortalı hesap fişinin düzenlendiği aynı zamanda davacı işçinin işten ayrıldığı tarihten itibaren mi yoksa yaşlılık aylığı bağlandığına dair belgenin işverene verildiği tarih araştırılarak sonucuna göre belgenin verildiği tarihten itibaren mi, böyle bir belge verilmemiş ise dava tarihinden itibaren mi faiz işletilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
    4857 sayılı İş Kanununun 120 inci maddesi uyarınca yürürlükte bırakılan 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının 4 üncü bendinde;
    "4. Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;
    ...Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.;
    3 üncü fıkrasında;
    "İşçinin birinci bendin 4 üncü fıkrası hükmünden faydalanabilmesi için aylık veya toptan ödemeye hak kazanmış bulunduğunu ve kendisine aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaat etmiş olduğunu belgelemesi şarttır. İşçinin ölümü halinde bu şart aranmaz.

    11 inci fıkrasında ise;
    " (Değişik : 29/7/1983 – 2869/3 md.) 13 üncü maddesinde sözü geçen  tazminat ile bu maddede yer alan kıdem tazminatına esas olacak ücretin hesabında 26 ncı maddenin birinci fıkrasında yazılı ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler gözönünde tutulur. Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi   sebebiyle   açılacak  davanın sonunda hakim gecikme süresi için, ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmeder. İşçinin mevzuattan doğan diğer hakları saklıdır.
    hükümlerine yer verilmiştir.
    Kıdem tazminatı, yasada belirtilen asgari bir çalışma süresini dolduran işçinin iş akdinin yine yasada sayılan nedenlerden biriyle son bulması halinde, işçiye (veya mirasçılarına) kıdemi ve ücreti dikkate alınarak işverence ödenmesi gereken bir miktar paradır. Kıdem tazminatı iş akdinin son bulduğu her durumda değil, yasada öngörülen hallerde belirli bir kıdeme sahip olan işçilere kıdemleri oranında ve son ücretleri gözönünde tutularak ödenir ( Süzek, S.: İş Hukuku, Yenilenmiş 11. Baskı, 2015, s.754).
    4857 sayılı İş Kanununun 120 inci maddesi ile yürürlükte bırakılan 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesine göre iş sözleşmesi işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanununun 25/II inci maddesinde sayılan nedenler dışındaki bir nedenle feshedilmiş ise ya da işçi iş sözleşmesini aynı kanunun 24 üncü maddesinde belirtilen nedenlerden dolayı feshetmiş ise kıdem tazminatına hak kazanır.
    Ayrıca 1475 sayılı İş Kanununun 14/1 fıkrasına göre erkek işçi iş sözleşmesini muvazzaf askerlik nedeni ile; kadın işçi evlilik nedeni ile feshetmiş ise işçiye kıdem tazminatı ödenmesi gerekir.
    İş Kanununun 14 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının 4 üncü bendine göre iş akdinin işçi tarafından "bağlı bulunduğu kanunda kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla" feshedilmesi de kıdem tazminatı hakkının doğumuna yol açar. Kıdem tazminatı hakkının doğabilmesi için işçinin iş akdini feshetmesi yeterli olmayıp ayrıca aylık veya toptan ödemeye hak kazandığını ve kendisine aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurduğunu belgelemesi de zorunludur ( Süzek, S.: İş Hukuku, Yenilenmiş 11. Baskı, 2015, s. 761,762 ).
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı, davalı Bakanlığın asıl işverenliğinde değişen alt işverenler işçisi olarak 14.01.1999 tarihinde başlayan çalışmasını 30.06.2005 tarihinde emekli olmak için işyerinden ayrılarak sonlandırmıştır. Başka bir anlatımla emekli olmak için işyerinden ayrılmıştır. Bu fesih şekline göre davacının kıdem tazminatına hak kazandığı açıktır.
    Bununla birlikte 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası gereği işverenin kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü, davacı işçinin aylık veya toptan ödemeye hak kazanmış bulunduğunu ve kendisine aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaat etmiş olduğunu belgelemesi şartına bağlıdır.
    Bu durumda davacının çalıştığı son alt işveren olan şirket tarafından imzalanmış ve onaylanmış sigortalı hesap fişi davacı işçinin toplu ödemeye hak kazandığını gösteren bir belge olmayıp sadece emeklilik nedeni ile işyerinden ayrıldığını göstermeye yarar bir belgedir.
    O halde hak kazanılan kıdem tazminatına işletilecek faiz başlangıç tarihinin tespiti bakımından davacının yaşlılık aylığı bağlandığına ilişkin belgeyi davalı idareye sunup sunmadığının araştırılması gerekir.
    Ne var ki Özel Daire bozma kararındaki "...Kıdem tazminatı gecikme faizi niteliğinde olduğundan, faize faiz yürütülmesi mümkün olmaz. Dairemiz kararları bu yönde kökleşmiştir. (Yargıtay 9.HD. 27.06.2005 gün 2005/19196 E, 2005/22752 K.). Faiz alacağı başlı başına icra takibi ya da davaya konu olmuş olsa dahi, faiz niteliğini kaybetmediğinden ayrıca faize hak kazanılamaz." şeklindeki kıdem tazminatının gecikme faizi olduğunun ve faize faiz yürütülmesinin mümkün olmadığına ilişkin ifade yerinde değildir.
    Hal böyle olunca Özel Daire bozma kararındaki "...Kıdem tazminatı gecikme faizi niteliğinde olduğundan, faize faiz yürütülmesi mümkün olmaz. Dairemiz kararları bu yönde kökleşmiştir. (Yargıtay 9.HD. 27.06.2005 gün 2005/19196 E, 2005/22752 K.). Faiz alacağı başlı başına icra takibi ya da davaya konu olmuş olsa dahi, faiz niteliğini kaybetmediğinden ayrıca faize hak kazanılamaz." şeklindeki paragraf çıkarılarak değişik bu gerekçe ile direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ile BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.05.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi