Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/14057
Karar No: 2011/3788

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/14057 Esas 2011/3788 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/14057 E.  ,  2011/3788 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : RİZE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/02/2006
    NUMARASI : 2000/439-2006/53

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, kayden maliki oldukları 934 ada 23 parsel sayılı taşınmaza davalının trafo binası yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp elatmanın önlenmesine ve yapının yıkımına, olmadığı taktirde 4.680.000.000.-TL’nin tahsiline karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında, bir kısım davacılar bakımından dava takipsiz bırakılmıştır.
    Davalı, davanın hak düşürücü sürede açılmadığını, dava konusu taşınmazın  o zaman elektrik işlerini yürüten idare olan  belediyece kamulaştırıldığını, yerin 20 yıldan fazladır fiilen trafo binası olarak kullanılmakta olup davanın dinlenme olanağı bulunmadığı, istenen bedelin fahiş olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “eksik araştırma ile karar verilmesi doğru değildir” gerekçesi ile bozulması üzerine bozmaya uyularak mahkemece, bir kısım davacılar bakımından davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi . raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Duruşma isteği dava değeri yönünden reddedildi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.    
    Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım, olmadığı taktirde tazminat isteğine ilişkindir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 23 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün davalı idare tarafından 1976 yılında trafo binası olarak kamulaştırılmasına karar verildiği, kamulaştırma tarihinde yürürlükte olan Kamulaştırma Yasasının 7. maddesinde yazılı şekilde araştırma yapılarak, kamulaştırma işleminin o tarihteki kayıt malikleri davacı veya davacı murislerine her hangi bir şekilde tebliğ edilmediği, dolayısıyla davacılar yönünden kesinleşen bir kamulaştırma işleminin bulunmadığı görülmektedir.
    Öte yandan, dava konusu 23 parsel sayılı taşınmaza davalı idarenin ne zaman trafo binasını yaptığının bilinmediği, tanık beyanlarına göre 1977 yılı sonlarında trafo binası yapmak suretiyle idarenin müdahale ettiği, elatma tarihi itibariyle taşınmazın davacılar ve murisleri adına tapuda kayıtlı olduğu, anılan yerin 1984 yılında yapılan kadastro çalışmalarında önceki tapu kayıtlarına istinaden davacılar adına 934 ada 3 parsel olarak tescilinin yapıldığı, trafo binasının ise beyanlar hanesinde gösterildiği, akabinde 1997 yılında 2981 Sayılı Yasanın 10/c maddesine göre yapılan imar uygulaması sonucunda 23 parsel olarak davacılar adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
    Mahkemece, taraf teşkili ve uygulama eksikliğine yönelik daire bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonunda bir kısım davacılar bakımından davanın açılmamış sayılmasına, diğer davacılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
    Ne varki, yapılan değerlendirmenin isabetli bulunduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
    Bilindiği gibi, 16.05.1956 gün, 1956/1-6 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca taşınmazına el konulan kişi elatmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, dilerse kamulaştırmasız elatılan taşınmaz bedelinin tahsili davası açabileceği de mümkündür.
    Diğer taraftan; 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Yasasına eklenen geçici 6. madde ile; kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihleri arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması hallerinde, hak sahiplerine idare ile uzlaşma ve uzlaşılmaması halinde dava açma hakkı tanınmış olup, idarenin Kamulaştırma Kanunun 38. maddesine dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açma imkanı kalmamış ise de, davada sözü edilen 5999 Sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gerekeceği açıktır. 
    Her nekadar, 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı yasa uyarınca tarafların uzlaşması esas ise de, dosya kapsamı ile tarafların uzlaşamayacakları sonucuna varılmaktadır.
    Bu durumda, eldeki dava ile tefrikine karar verilen idarenin açtığı tapu iptali ve tescil davası arasında HUMK."nun 45. maddesi uyarınca fiili ve hukuki irtibat bağının bulunduğu sabittir.
    30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 Sayılı Yasa ile 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasasına eklenen geçici 6. madde hükmü uyarınca, davacıların taşınmazın aynı bakımından bir hakları kalmayacağı, haklarının bedel olacağı gözetildiğinde, birleşen davanın davacısının elatmasının önlenmesine karar verilemeyeceği de kuşkusuzdur.
    Öyleyse, mahkemece idarenin açtığı tapu iptali ve tescil istekli dava yönünden verilen tefrik kararının doğru olduğu söylenemez.
    Hal böyle olunca; öncelikle tefrik edilen dosyanın eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra çekişmeli taşınmazın tüm maliklerinin davada yer almasının temini, asıl davada davacıların bedele yönelik istekleri de olduğuna göre davacıların payları gözetilerek tazminat isteği bakımından yukarıdaki ilke ve açıklamalar dikkate alınarak bir değerlendirme yapılması, sonucuna göre karar verilmesi ile ayrıca, 5999 Sayılı Yasa hükmü doğrultusunda 3194 Sayılı Yasanın 15 ve 16. maddesine göre çekişmeli yerin ifrazı mümkün ise ifraz edilerek idare adına tescili, ifrazı mümkün değilse bu bölüm hakkında idare adına irtifak hakkının tesisi cihetine gidilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davacıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,   31.03.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi