Esas No: 2021/3573
Karar No: 2022/211
Karar Tarihi: 24.01.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/3573 Esas 2022/211 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2021/3573 E. , 2022/211 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Bolu Ağır Ceza Mahkemesinin 27.09.2017 tarih ve 2017/22 - 2017/195 sayılı kararı
Suç :Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme
Hüküm : Sanıklar hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 53, 58/9, 63 maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarına dair hükümlere yönelik istinaf başvurularının esastan düzeltilerek reddi
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvurularının süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanıklar ve müdafiilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
I-Katılan T.C. ..., ... ile ... vekillerinin temyiz istemlerinin incelenmesinde;
A-... ile Hazine ve Maliye Bakanlığının:
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından;
B-Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığının:
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan;
Suçların niteliği itibariyle mezkur suçlardan doğrudan doğruya zarar görmedikleri ve bu nedenle davaya katılma haklarının bulunmadığı ve davaya katılmalarına ilişkin verilen kararlar da hukuki değerden yoksun olup, hükümleri temyiz yetkisi vermeyeceğinden, katılan T.C. ..., ... ile Hazine ve Maliye Bakanlığının bu suçlara yönelik temyiz istemlerinin, CMK'nın 298/1. maddesi gereğince REDDİNE,
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
II-HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
Ayrıntıları, Dairemizin 22.03.2019 tarih ve 2018/7103 E. 2019/1953 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir. Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve ... Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla, sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak, her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde, yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2. maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak, amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
III-DOSYA KAPSAMI İTİBARIYLA 15.07.2016 TARİHİNDE BOLU İLİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN EYLEM VE FAALİYETLER:
15 Temmuz 2016 tarihinde Yurtta Sulh Konseyi tarafından hazırlanan ve Tuğgeneral Mehmet Partigöç imzasını taşıyan sözde Sıkıyönetim Direktifinin saat 22:45 civarlarında Bolu 2. Tugay Komutanlığı Harekat Merkezine ulaştırıldığı, 15 Temmuz gecesi 2. Komando Tugay Komutanlığı nöbetçi amiri olan ...'ın harekat merkezinde görevli personel tarafından aranarak durumdan haberdar edildiği, bu haber üzerine harekat merkezine geçen Yüzbaşı ...'ın Sıkıyönetim Direktifini gördükten sonra 2. Komando Tugayı Kurmay Başkanı ...'ı ve 2. Komando Tugay Komutanlığı vekili Albay ...'ı aradığı, aynı Sıkıyönetim Direktifinin hemen hemen benzer saatlerde Bolu Jandarma Alay Komutanlığına da ulaştırıldığı, Sıkıyönetim Direktifinden haberdar edilen 2. Komando Tugay Komutanlığı Kurmay Başkanı Yarbay ...'ın haber üzerine birliğine intikal ettiği, İl Jandarma Alay Komutanı olarak görev yapan Albay ...'ın Sıkıyönetim Direktifini öğrendikten sonra direktiften Albay ...'ı da haberdar ettiği, Albay ...'ın bunun üzerine görevde bulunduğu Bolu 2. Tugay Komutanlığına değil, Jandarma Alay Komutanlığına geçtiği, ... ve ...'ın burada gönderilen Sıkıyönetim Direktifine uyulup uyulmayacağını bir süre aralarında değerlendirdikleri, daha sonra şahıslara ...'dan önce 2. Tugay Komutanlığı vekilliği görevini ifa eden ve fakat YAŞ kararlarını beklediği için Tugay Komutanlığında bulunan ve komutan vekilliği görevini 3 gün önce ...'a devreden Albay ...'nın da katıldığı, bu esnada geçici görevle Hakkari Şemdinli'de bulunan 2. Komando Tugay Komutanı ...'in hem ...'ı, hem Kurmay Başkanı ...'ı, hem de Alay Komutanı ve Garnizon Komutanı olan Albay ...'ı cep telefonlarından aradığı, ... ve ...'ın beyanlarına göre ...'in "Sıkıyönetim Komutanı olduğunu belirterek gerekli hazırlıkların yapılmasını" hem Tugay Komutan vekilinden, hem de Garnizon Komutanı olan Alay Komutanı ...'dan istediği, Tugay Kurmay Başkanı olan ...'ın Sıkıyönetim Direktifinden haberdar olur olmaz Tugay Komutan vekili ...'ı aradığı, ...'ın Kurmay Başkanı ...'a askerin kışlaya çağrılması ve KOKTOD düzenine geçilmesi emrini verdiği, ... tarafından verildiği anlaşılan personelin toplanması ve KOKTOD düzenine geçilmesine yönelik emirler doğrultusunda Kurmay Başkanı Yarbay ... ve nöbetçi amir Yüzbaşı ...'ın tüm askeri personeli içtima alanında topladıkları ve KOKTOD düzeninde görevi bulunan personelin bu düzene geçmesi işlemlerine nezaret ettikleri, KOKTOD düzeninde bulunması lüzumlu olan kompozit başlık, hücum yeleği, boş şarjör gibi askeri ekipmanların içtima alanında bulunan ve bu düzende görevi bulunan askeri personele dağıtıldığı, yine KOKTOD düzeninde bulunduğu belirtilen personel taşıyıcı araçların içtima alanına çıkarıldığı, Bolu İl Jandarma Alay Komutanlığında ve 2. Komando Tugay Komutanlığında bulunan nizamiye girişlerinin ve nöbet kulübelerinin tahkim edilmesi için gerekli emniyet tedbirlerinin askeri birliklerce alındığı, ...'ın Topçu Taburunda görevli olan Teğmen ...'yi nöbetçi amir Yüzbaşı ... aracılığıyla çağırarak rütbelilerden oluşan bir manga teşkil etmesi emrini verdiği, bu emir doğrultusunda Teğmen ...'nin rütbelilerden oluşan 9 kişilik bir manga teşkil ettiği, Yarbay ...'ın mangaya ilişkin hazırlıkların tamamlanması sonrasında söz konusu mangayı Tugay binasının yan tarafına çağırarak hazırlıklarını kontrol ettiği, manga personeline "Ben komutanınızdan emir alır, yalnızca komutanınıza emir veririm. Bundan sonra ben ve Teğmen ... dışında kimseden emir almayacaksınız. Dışarıya çıkabilirsiniz. Size Valiyi alma ya da koruma görevi verebiliriz" şeklinde bir konuşma yaptığı, oluşturulan manganın teçhizatlarıyla birlikte gecenin ilerleyen saatlerine kadar Tugay binası yakınında hazırda bekletildiği, bu esnada ...'ın Tugaydaki mühimmattan sorumlu personelleri yanına çağırarak Tugay mühimmatlarını güvence altına aldığı ve bir kısım mühimmat sorumlularına yanından ayrılmamaları konusunda talimat verdiği, Astsubay ...'i yanına çağırarak kendisi, şoförü ve habercisi için mühimmat istediğini söylediği, bu emir doğrultusunda Astsubay ...'in kendi sorumluluğu altında bulunan 800 adet mühimmatı cephanelikten alarak Kurmay Yarbay ...'ın emri doğrultusunda şarjörlere basıp, 5 adet hücum yeleğine yerleştirdiği, hücum yeleklerinden ikisinin Kurmay Başkanının makam araçlarından olan bir Land'a yüklendiği, Yarbay ...'ın şoför ... ve habercisi ... ile birlikte önce Tugayın 1 nolu nizamiye kapısını, arkasından da çöplük kapısı olarak tabir edilen 4 nolu nizamiye kapısını kontrol ettiği, 4 nolu kapının anahtarını nöbet kulübesindeki personelden talep ettiği, daha sonra tekrar Tugay binasının olduğu bölüme geldiği, nöbetçi amir ...'ın içtima alınındaki askeri personelin hazırlıklarını tamamlaması ve KOKTOD düzenine geçişin tamamlanması hususunda o günkü komutan ve nöbetçi amir sorumluluğunu aşacak düzeyde gayret ve heyecan ile personelin bir an önce gerekli düzeni almasına uğraştığı, Yarbay ...'ın harekat merkezine geçerek burada tutulan Ceride kayıtlarını inceledikten sonra kendi el yazısıyla tuttuğu Ceride kayıtlarının daha önce tutulan kayıtlar yerine ikame edilmek üzere sisteme işlenmesini bu görevi yapan askeri personele dikte ettiği, içtima alanında bekleyen askerler arasında Tugay Komutanı ...'in Şemdinli'den yola çıkarak Bolu'ya doğru gelmekte olduğu ve Bolu ve Düzce'den sorumlu Sıkıyönetim Komutanı olduğuna dair söylentilerin dolaşmaya başladığı, saat 03:00'e kadar içtima alanında bekleyen ve KOKTOD düzenine geçişe ilişkin eksiklikleri tamamlamaya çalışan 2. Komando Tugay Komutanlığı personelinin Tugay Komutan vekili ...'ın 03:00 civarlarında Tugaya gelmesi sonrasında yemekhaneler bölgesine gönderildiği ve sabaha kadar burada bekletildiği, askerin kışla dışına çıkma girişiminde bulunmadığı ve fakat Sıkıyönetim Direktifinin ulaştığı 22:45 saatinden 03:00 saatine kadar içtima alanında hazır halde bekletildiği dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır.
IV-SANIKLARIN EYLEMLERİ VE HUKUKİ DURUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
A-SANIKLARIN EYLEMLERİ:
1-Sanık ... yönünden;
Sanık ...'in olay tarihinde Tuğgeneral rütbesiyle Bolu 2. Tugay Komutanı olarak görev yaptığı, 15 Temmuz 2016 tarihinde birliği ile birlikte geçici görevle Hakkari Şemdinli'de bulunduğu, sözde Sıkıyönetim Direktifini ve Bolu- Düzce Sıkıyönetim Komutanı olduğunu belirten atama listesini öğrenmesini müteakip, önce Bolu 2. Komando Tugay Komutanlığı vekili ...'ı arkasından Bolu İl Jandarma Alay Komutanı ...'ı, Bolu İl Emniyet Müdürü ...'yı ve Düzce İl Jandarma Komutanı ...'i arayarak, Sıkıyönetim Direktifine uyulması yönünde gerekli hazırlıkların yapılması talimatını verdiği, sanığın aradığı kişilere Vali ve Belediye Başkanlarının görevden alınması ve yerlerine atanacak kişilerin araştırılması hususunda talimat verdiği, kendisinin Hakkari'den yola çıkarak Bolu'ya ulaşmak üzere olduğunu beyan ettiği, sanığın söz konusu talimatlarını ilettikten sonra Hakkari Şemdinli'den Van'a ulaşarak oradan da Bolu'ya intikal etmeyi düşündüğü fakat helikopter talebinin 3. Tümen Komutanı ... tarafından karşılanmadığı, bunun üzerine sivil araçla gitmeyi talep ettiği, bu talebinin de kabul görmemesi üzerine aynı gün Şemdinli'den Yüksekova istikametine yapılması planlanan bir KTM konvoyuna katılarak Yüksekova'ya ulaşmaya çalıştığı, bu esnada sanığın Bolu'ya doğru hareket ettiğini öğrenen Kolordu Komutanı Korgeneral ...'in, Tümen Komutanı ...'i arayarak sanığın Şemdinli'den ayrılmaması konusunda talimat verdiği, bunun üzerine ...'in de sanık ...'in KTM konvoyu ile Şemdinli'den ayrıldığı bilgisini ileterek Yüksekova'ya kadar gelmesine müsaade edilmesini talep ettiği fakat bu talebin de ... Paşa tarafından kabul edilmemesi sonrasında sanığın KTM konvoyundan indiği, sanığın yeniden Şemdinli'ye intikali hususunda imkanların araştırıldığı sırada KTM konvoyunun da iptal edilmesi üzerine sanığın aynı yolla yeniden Şemdinli'ye geri döndüğü, sabah saatlerinde de gözaltına alındığı, sanık hiçbir şekilde Sıkıyönetim Direktifine uyma ve bu doğrultuda emirler verme gibi bir girişiminin olmadığını ifade etmişse de tanık beyanlarıyla da doğrulandığı üzere Bolu'da bulunan askeri birlik komutanlarını, İl Emniyet Müdürünü ve hatta Düzce İl Jandarma Komutanını aramak suretiyle Sıkıyönetim Direktifine uyulmasına yönelik talimatlar verdiği,
2-Sanık ... yönünden;
Sanık ...'ın olay tarihinde Yarbay rütbesiyle Bolu 2. Tugay Komutanlığında Kurmay Başkanı olarak görev yaptığı, sözde Sıkıyönetim Direktifine ekli atama listesinde Bolu ve Düzce Sıkıyönetim Komutanı olarak atanan ve darbe teşebbüsüne aktif katılımı bulunan ... ile yapmış olduğu görüşme sonrasında ve ...'ın personelin kışlaya çağrılması ve KOKTOD düzenine geçilmesine yönelik emirleri doğrultusunda Bolu 2. Tugay Komutanlığı kışlasında darbe teşebbüsüne destek olabilme adına gerekli hazırlıkları yaptığı, bu kapsamda askerin KOKTOD düzenine geçirilmesi için gerekli çalışmaları kontrol ettiği, askerin kışla dışına çıkabilmesi için olası giriş çıkış ihtimallerini değerlendirmek için mühimmat temin ederek 2. Tugay Komutanlığı kışlasının nizamiye kapılarını kontrol ettiği, daha sonra kendi el yazısı ile hazırladığı ceride kayıtlarını resmi ceride kayıtları haline getirmeye çalıştığı, bu hususta Harekat Merkezi personeli olan ...'e emir verdiği ve gece saat 24.00 civarlarında Sıkıyönetim Direktifine uyulmaya başlandığına yönelik kaydı içeren kendi el yazısı ile oluşturulmuş ceride kayıtlarının resmi ceride olarak mahsus sisteme işlenmesi işlemine nezaret ettiği, Teğmen ... vasıtasıyla rütbelilerden oluşan 9 kişilik bir manga teşkil ettiği ve bu mangaya gerekirse Bolu valisinin alınması görevinin verileceğini söylediği, darbe teşebbüsünün başarısız olmasını müteakip sabah saatlerinde yeniden harekat merkezine giderek ceride kayıtlarının eski haline getirilmesi emrini verdiği, tanık ...'in sanık hakkında ''hareket merkezine ilk geldiği sırada henüz Sıkıyönetim Direktifinin içeriğine dahi bakmadan bu işin dönüşü yok bu direktife uyuyacağız dediğini'' beyan ettiği, bu kapsamda sanığın Anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacını güden FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün 15 Temmuz 2016 tarihinde "Yurtta Sulh Konseyi" adı altında oluşturduğu askeri cunta ile hazırlanan Sıkıyönetim Direktifine bağlı kaldığı ve bu cuntanın kendisine vermiş olduğu emirleri yerine getirmeye çalıştığı,
3-Sanık ... yönünden;
Sanık ...'ın olay tarihinde Yüzbaşı rütbesiyle Bolu 2. Tugay Komutanlığında nöbetçi amir olduğu, 15.07.2016 tarihinde saat 22:45 civarlarında sözde Sıkıyönetim Direktifinin harekat merkezindeki personel tarafından kendisine iletildiği, Sıkıyönetim Direktifini alan sanığın durumdan Tugay Komutan vekilini ve Kurmay Başkanını haberdar ettiği, Kurmay Başkanı ...'ın saat 23:30 civarlarında Tugayın harekat merkezine geldiği, burada bulunan tanık ...'in beyanına göre "bu işin şakası yok, Sıkıyönetim Direktifine uyacağız" diyen diğer sanık ...'ın bu beyanını duyduğu halde, sanık ...'ın Sıkıyönetim Direktifiine uyulmamasına yönelik herhangi bir aktif eylemde bulunmadığı gibi aksine personelin kışlaya çağrılması ve KOKTOD düzenine geçilmesi konusunda istekli bir tavır sergilediği, sanık ...'ın askerin kışla dışına çıkmasını temin maksadıyla Tugayın giriş çıkış kapılarını kontrolü esnasında kullanmak üzere mühimmat talep ettiği, sanığın ...'ın bu mühimmat talebinden haberdar olduğu, ... ile yanındakilerin cephanelikler bölgesine girdiklerini tanık ...'un kendisini arayarak söylediği halde sanığın, ...'in mühimmat alacağından haberdar olduğunu belirterek mühimmat alınmasına nöbetçi amir olarak rıza gösterdiği, bölüğü geçici görevle Hakkari'de bulunan bir müfreze personeline mevzuata aykırı olacak şekilde mühürlü olan depolarını açmaları ve silahlı olarak içtima alanında hazır bulunmaları konusunda baskı uyguladığı, hatta müfreze personelinin silahlarının depoda bulunduğunu belirtmiş olmalarına rağmen "o zaman cephaneliğinizin kilidini patlatmaya hazır olun" şeklinde beyanda bulunarak bu yöndeki amacını açıkca ortaya koyduğu, dijital materyallerinden elde edilen whatsapp görüşmelerinde birliğin bir an önce KOKTOD düzenine geçirilmesi konusunda gayret sarf ettiğinin anlaşıldığı, yine bu görüşmeler sırasında KOKTOD düzeninin o aşamasında lüzumlu bulunmamasına rağmen şehir haritalarını sorduğu, sonrasında da "hazır haberini bekliyorlar bizden" dediği, bu itibarla birliğin dışarıya çıkarılması için birilerinden emir aldığı hususunun ortaya çıktığı, sanığın eylemlerinin ortaya çıkarılması için beyanlarına başvurulan tanıkların, ...'ın o gece içtima alanında son derece heyecanlı ve telaşlı bir şekilde hareket ettiğini beyan ettikleri, sanığın "dışarıya çıkabiliriz, Bolu'yu, Düzce'yi ele alabiliriz, ... Sıkıyönetim Komutanı ilan edildi, Hakkari'den yola çıktı, Bolu'ya gelmeye çalışıyor, dışarı çıkarsanız kimseye acımayacaksınız, mavi bere, bordo bere fark etmez, emirlere uymayanlar derdest edilecek, emir verilirse dışarı çıkacağız" gibi sözlerle sözde Sıkıyönetim Direktifi çerçevesinde hareket ettiğini beyan ettiği,
B-SANIKLARIN HUKUKİ DURUMLARI:
Mahkumiyet hükmü kurulan sanıkların mensup oldukları örgütün yönetimi tarafından planlanıp, örgütsel faaliyet kapsamında icra edilen Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna ilişkin olarak; olay tarihinde ortaya koydukları davranışlar itibariyle planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek konusu suç teşkil ettiği açıkça anlaşılan emirler doğrultusunda ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştiren sanıkların, suçun icrasında üstlendikleri rol, suçun icrasına ilişkin etkin, fonksiyonel katkıları da göz önünde bulundurulduğunda, fiil üzerinde ortak hakimiyet kurduklarının kabulü ile sanıklar hakkında TCK'nın 309. maddesindeki Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan mahkumiyetlerine dair kurulan hükümlerde bir isabetsizlik bulunmamakla,
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, sanıkların üyesi olduğu silahlı terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs amacına yönelik olarak vahamet arz eden eylemleri gerçekleştirdiği, sanıkların sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüğe göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip, incelenen dosya kapsamına göre Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunun sübutunun kabul edildiği ve bu kapsamda sanıkların savunmalarının inandırıcı gerekçelerle reddedildiği anlaşılmakla, sanıklar ve müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden, CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davalarının esastan reddiyle mahkumiyet hükümlerinin ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi gereğince
dosyanın Bolu Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.